Zirveye çıkmak mümkün olsa bile zirvede sürekli yaşanmaz; zirve dardır, rahatsızdır, uzun süre yaşamaya elverişli değildir. S. 15.
Zirveye çıkmak, fiziksel, ruhsal ve mental bir deneyimdir. Zirveden indikten sonra fiziksel kısmı geride kalır ancak deneyimin ruhsal ve mental kısmı kalıcıdır. S. 16
Yaşam başarısını belirleyen zirveye çıkarken yapılan yolculuktur. Bu yolculuk sırasında verilen mücadele, aşılan zorluklar, gelişen beceriler ve sonucunda gelişen yeterlilik duygusu önemli olandır. S. 16
Olgunluk yolculuğu, kişinin hayatı boyunca sorumluluk üstlenmesi ve bunun için hazzını ertelemesiyle gerçekleştirilir. S. 17
Hazza dayalı bir hayatın hikayesi olmaz. Konfor ve varlık içinde yaşanan bir hayat, kişiye potansiyelini tanıma, onu geliştirme ve gerçekleştirme imkanı vermez. S. 18
İnsanın ne istediğini bilmesi ve anlaşması için iç sesini duyması önemlidir. Hızlı ve kalabalık bir yaşam genellikle buna engel olur. S. 19
Kişinin günlük etkinliği, hedefine dönük zaman kullanımı ve çaba içeriyorsa, hedefin gerçekleşme şansı yüksektir. S. 19
Lewis Terman araştırması önemli; insanlar genellikle korelasyon ile nedensellik arasındaki farkı kaybeder; böyle olunca, ilgisi olmayan olaylar, kişiler, şeyler arasında nedensellik bağı kurar. s. 24 (Bu kitap büyük ölçüde Terman araştırmasının güncel ve yerel versiyonu gibi çalışılmış.)
Araştırmalara göre mutlu olanlar, daha uzun yaşama; daha uzun yaşayanlar ise daha mutlu olma eğilimindedir.
Sağlıkla ilgili en büyük yanlış, aileden gelen kalıtsal özellikleri gereğinden fazla önemsemektir. Genetik miras önemlidir ancak abartılmaktadır. s. 30 Ayrıca, modern tıbbın, insanın hayatı çok uzun yıllar değiştirdiği doğru değildir; belirleyici olan hayat tarzıdır. Sağlıklı yaşam yolu ve sosyal destek, zengin bir sosyal çevre insanı uzun yaşatan ana faktörlerdir. Risk faktörleri önemlidir ancak her risk faktörünün mutlaka gerçekleşeceği doğru değildir. s. 32. Fiziksel olarak aktif olmak, iyi, sağlıklı ve uzun bir hayat için temel belirleyicidir. Ancak buradaki aktiviteden kast edilen, sosyal çevrenin, günlük alışkanlıkların ve rutin düzenin kişiyi hareketli kılmasıdır; yoksa sportif aktivite değil. Gündelik yaşamı aktif geçirmek gerekir; önemli olan budur. s. 34
Yoğun stres, bağışıklık sistemini baskılar ve kanser gibi bağışıklık sistemi hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olur. Stres aynı zamanda kalp damar hastalıklarının da temel nedenleri arasındadır. Ancak bunun çözüm yolu tamamiyle stressiz bir yaşam şekli değildir; bu da insanı kötü etkiler. s. 35 (Önemli olan insanın üstlendiği sorumluluk ve mücadeleleri, hayatının bir parçası olarak kabul edip, güçlükleri kendi bedenine yansıtmamayı öğrenmesidir.)
Bir araştırma şu insanların, başlarına gelen olaylara rağmen sağlıklarını korumayı başardıklarını ortaya koymaktadır:
- İşlerine ve sosyal yaşama aktif bir şekilde katılan ve bundan keyif alan insanlar.
- Mücadele ve değişiklikten zevk alan kişiler.
- Hayatlarını ve çevrelerindeki koşulları kontrol ettiğine inanan kişiler
- Gelecekle ilgili olarak olumlu beklenti içerisinde olan insanlar.
- Hayata hosgörü ile bakan ve esnek olan insanlar.
- Yakın çevreleriyle olumlu bir ilişki içerisinde olan insanlar.
Özellikle şu altı kişilik özelliği son derece önemlidir:
- Kararlılık, sabır ve sıkı çalışma,
- Yakın arkadaşlık bağları ve çevreyle yakın ilişkiler
- İlginç ve zorlayıcı bir iş
- Amaçlarının peşinden gitmek
- Hayatından memnun olmak ve hayatında anlam bulmak
- Başarı duygusuna sahip olmak
Bu özelliklere sahip olan kişilerin daha sağlıklı, mutlu ve başarılı yaşamlar sürdükleri gözlenmiştir.
Vicdan özellikle önemlidir; Terman araştırmasına göre, vicdan ve sorumluluk sahibi vatandaşlardan oluşan bir toplumda, amaç sahibi bireylerin, içlerinde bulundukları toplulukla bütünleşmeleri, o toplumun bireylerinin uzun ömürlü olma ihtimalini artırmaktadır.
Sonuç olarak, sağlıklı bir yaşam sürmenin hazır bir reçetesi yoktur ancak araştırmalar aktif (sıkı çalışmaktan kaynaklanan anlamlı bir hayat sürmek) ve sosyal ilişkileri sağlam bir hayat sürmenin temel faktörler olduğunu ortaya koymaktadır. s. 38
Yaşlandıkça, biyolojik olarak iyiye giden hiç bir şey yoktur. s. 41 Ancak yaşlılığın duygusal ve zihinsel olgunluk kazanmak gibi olumlu tarafları da vardır. Ayrıca insanın sivri yönleri törpülenir, hırsları azalır ve uzlaşma duygusu gelişir.
İçinde yaşadığımız hızlı değişimle dolu çağ, bizden önceki nesillerin hiç bir şey bilmediği anlamına gelmez. Genç nesil, teknolojiye son derece hızlı bir şekilde adapte olmakla her şeyi bildiğini ve yaşamın kendileri ile birlikte başladığını sanıyor. s. 43 Gençlik önemlidir ancak yanlarında onlara yol gösterecek yaşlı, bilge insanlar da olmalıdır.
Kişilik, bireyin, toplumla ilişki kurarken ortaya koyduğu karakteristik ve sistematik özelliklerdir. s. 49 Günümüzde geçerli olan kişilik kuramı "Beş Faktör - Big Five" olarak adlandırılır. 1. Duygusal Denge - Nevrotiklik, 2. İçe - Dışa Dönüklük (başarı yönelimi ve sosyallik), 3. Uzlaşılabilirlik, 4. İhtiyatlılık, 5. Deneyim İhtiyacı.
Duygusal dengesi yüksek olanlar sakin, özgüvenli ve baskıyla başa çıkabilen kişilerdir. Ama bu kişiler genellikle başarısızla baş etmekte sorunlu ve geri bildirim almayı sevmeyen kişilerdir. s. 49. Duygusal düzeyi düşük olan kişiler ise sorumluluk sahibi, mükemmeliyetçi ve titiz kişilerdir; ancak duygu durumları değişkendir, çevrelerini sürekli sorgulama eğilimindedirler ve bu kişilerle geçinmek zordur.
Nevrotiklik, küçük bir uyarana, gereğinden büyük bir tepki vermektir.
Yüksek uzlaşma özelliği, sağlıklı kalmaya ve uzun yaşamaya katkı sağlar. s. 53 Saldırganlık ve öfke ile koroner kalp hastalığı ve ölüm oranları arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Ortalama bir uzlaşılabilirlik düzeyi sağlık için yararlı olup, bir taraftan insanlarla iyi geçinirken, diğer taraftan da kişinin kendi çıkarlarını koruması en uygun yoldur. s. 54
İhtiyatlılık düzeyi yüksek olan insanlar uzun yaşam konusunda daha yüksek bir şansa sahiptir. s. 54 Çocukluklarında dikkatli, düzenli ve tertipli olan insanlar, yetişkin hayatlarında da sabırlı, tutumlu, ayrıntılara özen gösteren, sorumlu bireyler olup daha uzun yaşadıkları gözlemlenmiştir.
Deneyim ihtiyacı ise entelektüel merak, estetik duyarlılık, özgürlükçü değerler ve duygusal farklılaşmaya yönelik bir eğilimi ifade eder. s. 56. Bu özelliğin kuvvetli olması ile sağlıklı ve uzun bir yaşam arasında olumlu bir bağ vardır. Bir başka araştırma ise deneyim ihtiyacı, ihtiyatlılık ve dışa dönüklüğün de uzun ve sağlıklı yaşam ile olumlu bir ilişkisini bulmuştur.
Akademisyenler genel olarak, yetişkinlik dönemi hastalıklarının bir çoğunun kökeninin, çocukluk döneminin erken basamaklarında yaşanan gelişimsel ve biyolojik olumsuzluklara bağlı olduğunu düşünür. s. 71 Çocukluk dönemi olumlu geçen bireylerin daha uzun ve sağlıklı yaşadığı görülmüştür.
Annenin verdiği bakımın kalitesinin, uzun vadede, bireylerin sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmesi ile doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir. s. 73. Benzer şekilde, çocukların, erken değil doğru zamanda eğitim yaşamına atılmalarında da büyük önem vardır; çocukların, kendisini göstermesi baskısı ile karşı karşıya bırakılması da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. s. 75.
İyimser insanların, daha uzun ve sağlıklı yaşama olasılıkları daha yüksek. S. 81 Ancak bu iyimserliğin ölçüsünün, hayalcilik ya da gereken önlemlerin alınmaması noktasına ulaşmaması gerekir. Aksi takdirde ibre tersine döner. Diğer yandan felaket tellalarının da daha kısa ve sağlık sorunları ile birlikte yaşama olasılığı yüksektir. (Yani iyimser olacaksın ama bu iyimserlik, ayakları yere basan, gerekli önlemleri almayı da içeren bir iyimserlik olacak; ihtiyatsızlık boyutuna varmayacak, risklerin herkes için geçerli olduğunu unutmayacaktır.)
Geniş bir sosyal ilişki ağına sahip olanlar, genellikle daha uzun yaşar. s. 92. Sosyal ilişkilerin en büyük yararı, başka insanlara yardım etmekten kaynaklanır. Çevresindeki kişilere yardım eden kişilerin daha uzun yaşadıkları saptanmıştır. Özellikle aile ve akrabalık bağlarından ziyade arkadaşlık bağları bu yönden daha önemlidir. s. 93. İyi ilişkiler, özellikle arkadaşlık ilişkileri, bizi mutlu ve sağlıklı tutar.
Sosyal ilişki ağı geniş olanlar, dar olanlara kıyasla aile, arkadaş, toplum, cemaatle daha mutlu hissediyorlar; bedensel olarak daha sağlıklılar ve daha uzun yaşıyorlar. Yalnızlık ise toksik bir sonuç veriyor. Ancak bir yandan bu ilişkilerin kalitesi de çok önemli; iyi ve sıcak ilişkiler olması, mümkün mertebe kuvvetli çatışmalar barındırmaması gerekiyor. Kaldı ki iyi ilişkiler sadece psikolojik değil fiziki sağlığı da olumlu etkilemektedir. Mutlu yaşayan kişiler, genellikle aile ve arkadaşlık ilişkilerine yatırım yapan kişilerdir. s. 96.
Evlilik, yaşam süresini uzatan önemli bir faktördür; özellikle erkeklere daha fazla yaramaktadır. s. 101. Bir erkek ne kadar uzun evli kalırsa o kadar uzun yaşama ihtimali olmaktadır. Yine de son yıllarda bekar erkeklerin de yaşam süreleri uzmaya başlamıştır. Ancak bunun için evlilikte, doyum düzeyinin önemli olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Uyumsuz ve çatışmalı evliliklerde eşler daha çok sağlık sorunu yaşar.
40-50'li yaşlarda boşanan erkeklerin hayatı genellikle sağlık, kariyer ve sosyal yaşam bakımından çok daha kötü seyreder. s. 105.
Çocukların hayatındaki en büyük iki travma, anne babanın boşanması ya da birisinin ölmesidir. s. 109. Boşanma, çocuk için, ölümden daha travmatiktir. Anne babası boşanan çocukların, yaşamlarının, anne babası boşanmayan çocuklara göre, ileride daha kısa olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte özellikle çatışma oranı yüksek evliliklerin devam ettirilmesinin, çocuğa daha da zarar verdiği görülmüştür. Bir başka deyişle, çocukların hatrı için sorunlu, stresli ve çatışmalı bir evliliği devam ettirmek doğru değildir ve çocuğa daha çok zarar verir.
Bir evcil hayvan beslemek ve onunla sevgi bağı kurmak, insanın hayatına neşe ve sevinç getirir, olumlu duygular yaşatır ancak bunun uzun yaşam süresiyle bir ilişkisi bulunamamıştır. s. 116. Beslenen hayvan türü de sonuçları etkilememektedir.
Orta yaşlarda etkin olmak, sağlıklı ve uzun bir hayat açısından değer taşır. Çocukluk ve gençlik yıllarında yapılan ve sonra bırakılan sporun uzun hayat üzerine etkisi yoktur. s. 127.
Düzenli fiziksel egzersiz ile sağlıklı, uzun yaşam arasında ilişki olduğunu gösteren bir çok araştırma bulunmaktadır. Ancak bu egzersizin haftalık sayısının 3-5 arasında ve düşük - orta tempoda gerçekleştirilmesi ön koşuldur. Bunun ötesinin faydası gösterilmediği gibi zararı da olabilir. s. 130.
İnsanı hasta eden stres değil bunun niteliği ve insanın bu stresle nasıl baş ettiğidir. s. 135. Mesleklerinde çok başarılı olanlar genellikle daha uzun yaşar. s. 138. Diğer yandan düşük ihtiyatlılık meslekte başarısızlığa yol açar, bu da ölüm riskini artırır.
Emeklilik ve yaşam süresi ile ilgili olarak da şöyle bir ilişki vardır; çalışılan işin aşırı yıpratıcı olmaması kaydıyla, daha geç emekli olan kişilerin, daha erken emekli olan kişilere nazaran daha uzun yaşadıklarını araştırmalar göstermektedir. s. 139.
Kişilik ve meslek uyumu son derece önemlidir. s. 141. Anlam duygusu buldukları, önem verdikleri işte çalışan kişiler, hayatın ve işin kolayına kaçan, baskıdan uzak duranlara kıyasla verimli ve başarılı olmakta, sağlıklı ve uzun yaşamaktadır. s. 142.
İnsan, "anlam" arayan bir canlıdır; bu anlamı dinde, bilimde, sanatta, felsefede arar; bunlardan sadece din, anlam arayışının kesin cevaplarını verdiği iddiasındadır. s. 146. Buradaki temel sorular: Neden varım? ve Ne olacağım? sorularıdır.
Dindarlık, zararlı alışkanlıklardan uzak tutması, kişiyi sosyal bir çevre içerisinde, yakınları ile sevgi, saygı çerçevesinde yaşamaya sevk etmesi gibi nedenlerle insan hayatını uzatan faktörlerden bir tanesidir. s. 148.
Farklı meditasyon türleri, (bilinçli farkındalık - mindfulness dahil) yaşanan ana odaklanmayı sağlar, farkındalığı artırır, olumlu zihinsel değerlendirmeye imkan verir, kontrol duygusu doğmasına ya da kontrol ihtiyacından vazgeçmeye zemin hazırlar. Böylece kişi kendisini duygusal durumunu yargılamadan, içinde bulunduğu durumu yönetebilir hale gelir. s. 150.
Mutluluk değerlendirilirken, hayat kalitesi ve iyilik hali kavramları ile birlikte değerlendirilir. Hayat kalitesinden kasıt, insanın kendi yaşamının değerlendirilmesidir; iyilik hali ise sosyal çevrenin, bireye olan etkisini anlatmaktadır; ör. toplumun iyilik halinden bahsedilir, bununla bir bütün olarak toplumun işlevselliği ve devamlılığı işaret edilir. Kişi, hayatın kendisine sunduklarının ne kadar çok farkında olur ve tadını çıkartırsa, o kadar doyumlu bir hayat yaşar. s. 166.
Mutluluğu etkileyen 6 temel faktör vardır; 1. içinde yaşanılan toplum, 2. iş ortamı, 3. sosyal hayat, 4. ekonomik koşullar, 5. ev (barınma imkanları), 6. kişisel algı (benlik algısı) s. 168.
Mutluluk, yaşadıklarımıza yönelik olumlu algımızdan doğar. Burada iki temel anlayış ortaya çıkmaktadır, genellikle Latin Amerika ülkeleri, mutluluğu, andan alınan haz ile tarif ederken, Avrupa ülkeleri ise biraz daha geçmişe yönelik olarak, kişinin yaşadığı olaylardan aldığı ve geçmişe yönelik olarak hatırladığı anıları mutluluk algısında ön plana çıkartır. (yaşayan benlik / hatırlayan benlik ayrımı) Genellikle yaşayan benlik mutluluk algısına sahip haz odaklı toplumların, yaşama ve geleceğe de daha iyimser baktığı gözlenmiştir. s. 169
Yaşam standardı, gelirle yakından ilişkilidir. Fakirlik düzeyindeki gelir, yaşam kalitesini olumsuz etkiler ancak fakirlik düzeyinin üzerine çıkıldığında, yaşam kalitesi ve mutluluk, doğrudan gelirle yükselir hâle gelmez. s. 173. Parayla mutlu olmaya çalışmak, çoğu zaman insanı beklentilerinden uzaklaştırır. Mutlu olmayı, sahip olunacak objelere bağlayan kişiler, genellikle amaçlarına ulaşamaz çünkü yeni objenin verdiği sevinç en fazla sekiz ay içerisinde oradan kalkar; halbuki, sevilen kişilerle birlikte tatil, keyifli sohbetler gibi anlar uzun zaman unutulmayacak sevinçli hatıralar bırakır ve mutluluğa daha çok hizmet eder. s. 174
Kriz dönemlerinde insanlar genellikle üç kesime bakar; i. bilim insanları, ii. medya, iii. kamu görevlileri; bu üç kesimin, kendi üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmeleri, toplumların, krizleri daha kolay yönetmelerine ve atlatmalarına yardımcı olur.
Kişinin zihinsel ve duygusal açıdan tatmin edecek sohbetlere gireceği yakın arkadaşlara sahip olması, iyilik haline ve mutluluğuna katkı yapar. Hayatından memnun ve mutlu insanlarla dolu bir çevrede bulunmak da mutluluğu olumlu yönde etkiler. s. 186. İnsanın zeka ve entelektüel seviyesinin belirlenmesinde, en çok görüştüğü beş arkadaşının ortalaması etkili olur.
Ortak değer ve heyecanları paylaşacak bir gruba katılmak (kitap okuma grubu, dağcılık grubu, fotoğrafçılık grubu vb.) insanların mutluluğunu artıran unsurlar arasındadır. s. 187 Hangisi önemli olduğundan bağımsız olarak insanın bir dine inanması gibi maneviyatını artıran etkenler de anlam duygusunu ve iç huzurunu geliştirir. Burada önemli olan, insanın, kendini aşan bir amaca hizmet ettiği duygusunu yaşamasıdır. İyilik yapmak, görenden çok yapan için doyum sağlayıcı ve tatmin edici bir faaliyettir.
İnsanın yaşadığı ev, mutluluk algısı konusunda oldukça önemli bir etkiye sahiptir. s. 191. Bunun temel koşulları ise gurur, kimlik, konfor, güvenlik ve kontroldür. İnsanlar evleriyle gurur duymak ister; nedeni ise gerek evin seçimi, gerek yapımı gerek dekorasyonu gibi bu süreçte kişinin verdiği önemli katkıdır. İnsanlar ayrıca, dış dünyanın dışında vakit gösterdikleri evlerinde rahat yaşamak isterler. Yine ev, insanın kimliğinin bir uzantısıdır; insanlar sevdikleri tarzları, renkleri, stilleri yaşadıkları evlere yansıtır. Benzer şekilde insanlar yaşadıkları evin hem konum olarak hem da yapım olarak güvenli olmasını, kendisini dış dünyanın tehlikelerine karşı yeterince korumasını ister.
Evin düzenlenmesine yapılan katkılar, evle ilgili gurur duygusunu ve evden elde edilen mutluluğu artırır. Ayrıca ilerleyen yaşla birlikte evde geçen vakit artar ve evden kaynaklanan mutluluk yükselir. Ev, bu nedenle de önemlidir. Diğer yandan eve sahip olmak, sanılanın aksine, bire bir belirleyici değildir; oturulan evde kiracı olunduğunda da kontrol imkanı varsa mutlululuk meydana gelir. Evin büyüklüğü de bu anlamda önemli ama mutlak bir ölçüt değildir; ana kriter evin ferah olmasıdır.
Birkaç pratik örnek ise şunlardır; evin yemek odasına önem verin; ailenin belirli zaman ve yemeklerde bu masa etrafında buluşmalarını sağlayın ve bu zamanın keyifli geçmesini sağlayın. Evde, TV, tablet gibi ekran başında geçen saatlerin sayısını sınırlayın. Balık, kuş, kedi, köpek gibi evde beslenebilecek hayvanların bir çok yönden olumlu etkisi vardır. Evin bir köşesini, aile üyelerinin başarılarını yansıtan bir köşeye çevirin; alınan ödüller, imza atılan başarılar; önemli kariyer anlarını gösteren fotoğraflar vb. Bu, hem aile bireylerinin doyumunu yükseltir, hem de ailedeki gençler için olumlu ve örnek rol modelleri, tablolar oluşturur. Eve, ikili üçlü arkadaş gruplarını davet edip nitelikli sosyalleşmeyi amaçlayın. Yerleşmek için bir ev seçerken mutlaka ama mutlaka yeterince gün ışığı almasına önem verin; karanlık ve güneş almayan evlerden uzak durun. Eviniz bahçeli ise bunu değerlendirin ve mutlaka, küçük de olsa kendinizin ilgileneceği bir bahçeniz olsun; ekin, dikin, çapalayın, budayın, sulayın, çiçek, sebze, meyve yetiştirin; bu hem ruh hem beden sağlığı için son derece faydalıdır. Yatak odanızı, kaliteli bir uykuya göre düzenleyin. Günde altı - yedi saatten az uyumayın. Az uyku hızlı yaşlandırır. Evinizi boyarken klasik renklerin dışına çıkın. S. 196.
İnsanlar en büyük değişikliklere bile en geç altı ay, bir yıl arasında alışır. Bundan sonra en güzel şeyden bile eskisi kadar zevk almaz. Bu nedenle gerçek mutluluk, kişinin kendi emekleriyle inşa ettiği, farkındalığı ile tadını çıkarttığı bir yolculuk sonucunda gelişir. S. 197.
Kişinin sınırlarını zorlayan, yeteneklerini ortaya koymasına fırsat veren, değerleriyle uyumlu, başarı duygusu yaşatan bir iş uzun vadede insanı mutlu eden bir iştir. s. 198. Kişi, yaptığı iş ile hayattaki varlık sebebi ile arasında bir bağlantı kurabiliyorsa, anlamlı bir iş yaptığı duygusunu yaşar. İş motivasyonu, kişinin yaptığı işten zevk alması, işin kendisini geliştirip kendinden bir şeyler katmasına imkan vermesi, kendisini aşan bir amaca hizmet ettiğine inanması ölçüsünde artar; duygusal ve ekonomik baskı altında azalır. Uyumlu iş arkadaşları da işten alınan doyumu artırır. Ayrıca kendini başarılı bulmak ve değer verildiğini hissetmek de genellikle alınan ücretin önünde gelir. Bir yöneticinin özellikle bu hususlara dikkat etmesi gerekir. s. 199.
Yolda geçen zaman, uzun çalışma saatleri, kısa tatil süreleri, işten sonra sosyalleşme imkanlarının sınırlı olması, kötü nitelikli yönetici, öğrendiklerini öğretememek çalışanların işten aldığı doyumu ve performansı düşüren temel etkenler arasındadır. s. 200. (Mentörlük - tersine mentörlük kavramları önemlidir.)
İyi bir yöneticinin özellikleri şunlardır: Yaklaşılabilirlik - yöneticiye sorunların kolaylıkla iletilebilmesi; geri bildirim - yöneticinin, çalışanı doğru ve yanlış yaptığında uygun şekilde bilgilendirmesi; beklentiler - yöneticinin, çalışandan beklentilerini açık bir şekilde ortaya koyup, çalışanı bu hususlar üzerinden değerlendirmesi, delegasyon - çalışana gerektiği ölçüde yetki devri ve işinde serbestiyet vermesi, mikro yönetimden kaçınması, gelişim - yöneticinin, çalışanı, gerektiği noktada gelişimi yönünde desteklemesi; dinleyici - iletişime ve dinlemeye açık olması, güven - çalışana güven vermesi, ilgi - çalışanlara, insan olarak değer vermesi. s. 201.
Gelir düzeyi ve mutluluk arasındaki ilişki bakımından, insanlar, çoğunlukla, kendi gelirlerinin, içinde yaşadıkları çevreyle olan göreceli ilişkisini değerlendirdiğini göstermektedir. s. 204. Bir başka ifade ile insanlar, çevrelerindeki insanların gelir durumunu, kendi gelir durumları ile karşılaştırarak buna göre mutlu ya da mutsuz olmaktadır.
Belirli bir düzeye kadar, gelir, yaşam doyumu üzerinde önemlidir; ancak belirli bir düzeyin üzerine çıkıldığında, hedonistik uyum devreye giriyor ve artık bu etki son derece azalıyor. s. 205.
Mutluluk, önemli ölçüde, tatmin bulma, başkalarına iyilik yapma, yakınlık kurma ve arkadaşlık kapasiteleri ile ilişkilidir. S. 207.
Sahip olma yolu ile mutluluğa ulaşmak çok mümkün değildir, insan, sahip olduğu şeyden ortalama dokuz aydan sonra sıkılmaktadır. Yapmak, nispeten sağlıklı bir mutlu olma yoludur; spor yapmak, sevilen bir dost ile sohbet etmek gibi. Kişinin kendisini aşan bir amaca hizmet ediyor olması ise en büyük mutluluk kaynağıdır; sosyal bir yardımlaşma derneğinde çalışmak gibi.
Şu hususlar insanın hayat doyumunu artırır: Komşularını tanıyıp onlarla iyi bir ilişki içinde olmak, iş için yolda tüketilen zamanın az olması, bir sosyal kulübün üyesi olup ayda en az bir kez bir araya gelmek, insanlarla iletişime için veren bir işte çalışmak, tatmin edici bir cinsel yaşam, gün içerisinde tam sessizliğe vakit ayırmak, iyi bir beraberlik ya da evliliğe sahip olmak, çocuk sahibi olmak ve onunla vakit geçirmek, televizyon ve sosyal medya başında az vakit geçirmek. S. 210.
Hayatını kaybedenlerin en büyük beş pişmanlığı: 1. Keşke bu kadar çalışmasaydım, 2. Keşke başkalarının ne dediğine bu kadar önem vermeseydim, 3. Keşke duygularımı dile getirseydim, 4. Keşke arkadaşlarımdan kopmasaydım, 5. Keşke daha mutlu olsaydım. S. 210.
Mutlu olmak bir seçimdir ve bunu sağlayan bir zihin yapısına sahip olmak ve buna giden bir yolu benimsemekten geçer. S. 211.
İnsanı motive eden şey mutlu olmak değil, hayatıyla ilgili başarılı sonuçlar alacak davranışlar konusunda istekli olmaktır. S. 214.
Para, zaman, başarı, cinsellik ve mutluluk, insanın sürekli üzerlerine düşündüğü beş kavramdır. S. 216
Araştırmalar parayı ve zamanı kendisi için değil başkaları için harcayanların daha mutlu olduğunu ortaya koymuştur.
Mutluluğu etkilediği bilinen altı alan: İş ortamı, içinde yaşanılan toplum, sosyal hayat, finansal koşullar, ev ve benlik algısıdır. S. 219.
İnsan, yaşadıklarını değil, yaşadıklarına yüklediği anlam duygusunu hatırlar. s. 220.
İş hayatı, insanlara anlam duygusu bulmaları için önemli fırsat verir; bu nedenle işten elde edilen maddi ve manevi tatmin duygusu çok önemlidir. İşten alınan doyumu belirleyen üç faktör vardır: 1. Pleasure - işten alınan keyif, Progress - Gelişmek ve işe kendinen bir şey katmak, 3. Purpose - Yaptığı işte anlam bulmak. İş ortamında iyi arkadaşlar önemlidir. Ayrıca insanlar işte başarı duygusu yaşayarak takdir görmek ister. s. 221.
Potansiyel, baskı altında ortaya çıkar. s. 222
Freud: Mutlu yaşamın anahtarı sevmek ve çalışmaktır.
Kimse, kimseye yaşamayı öğretemez ve hayat reçete edilemez.
Yüksek rekabet, tam bir odaklanmayı gerekli kılar. Hiç bir işte yüksek başarı sadece mesai saatleri içerisinde yapılan bir çalışma ile gelmez; bundan daha fazlası gereklidir. s. 224. Yürekten adanma, başarının temel koşulları arasındadır.
İnsanın dört temel enerjisi vardır; bedensel, zihinsel, duygusal ve manevi enerjiler. Başarıya odaklanmış bireyler canlı, güvenli, mücadeleci, neşeli ve odaklanmış şekilde hareket eder. İnsanın verimli ve başarılı olması ancak yüksek ve olumlu enerjiyle mümkündür.
İş bakımından önemli olan, insanın, anlamlı bulduğu bir işte çalışmasıdır; ancak böyle bir iş kişiye eziyet gibi gelmez. s. 226.
Çetin Altan: İnsanın, işini yaparken aldığı zevk, işinden kazandığı parayı harcarken aldığı zevkten fazlaysa, işte anlam duygusu buluyor demektir.
İnsan, enerjisini nereye koyarsa, hayatı o alanda gelişir. Enerjisini hobilerine ve sosyal ilişkilerine koyan, ödülünü bu alandan alır. Enerjisini işine koyan kişi ise ödülünü mesleki hedeflerine ulaşarak alır. Başarı, kişinin kendisi için koyduğu hedefe ulaşması; mutluluk ise elde ettiği başarıyı sevmesi ile gelir. s. 228.
Kişi, hayatta kendisini aşan bir amaca hizmet etmez, sadece kendi sahip olacaklarına odaklanırsa, neye sahip olursa olsun bir tatminsizlik hissi yaşaması kaçınılmaz olur. s. 231.
Genç anne - babalara öneri: Tatilinizi sadece çocuklarınız ile geçirin ve üzerinde zaman baskısı olmadan çocuklarınızı dinleyin, tanımladığınız aile değerlerini onlara bu zamanlarda aktarın; özellikle bir sorun yaşanan zamanda değil. s. 231.
Değerler, davranışlarımızın nedenini oluşturur. Kişi, değerlerinin farkına varıp bunlara göre davranarak anlamlı bir hayat yaşar. s. 232. Kişinin kendi iç dünyasına yapacağı yolculuğun önemli bir parçası, insan ilişkilerini derinleştirmek için atacağı adımdır.
Topluma bir şekilde katkıda bulunmak, mutlu ve anlamlı yaşamanın önemli koşullarından bir tanesidir.
Mutluluk bir duygu durumu; iyimserlik ise öğrenilebilir bir beceridir. İnsan her zaman mutlu olmayabilir; ancak olumlu, iyimser bir bakış açısı, öğrenildikçe insanı mutsuz durumlarından tekrar uygun zaman ve şekilde mutlu duygu durumuna döndürmeyi başarır. Ancak iyimserlik tek başına önemli değildir, mutlaka yanında ihtiyatlılık duygusu eşlik etmelidir. İyimserlik duygusu, ölçüsüz bir fevrilik - ataklıkla birlikte gelirse sonuçları daha ziyade olumsuz ve başarısızlık olur. s. 236.
Mutluluk bir hedef değil yolculuktur, süreçtir. Kalbini açabileceği bir ya da iki arkadaşı olan kişilerin daha mutlu oldukları gösterilmiştir. Yalnızlık ve izolasyon yıkıcıdır, zehirlidir. Başkalarına yardım eden kişiler, daha az depresiftir. Zamanlarını ve paralarını, az da olsa, başkaları için harcayan kişiler kendilerini daha iyi hisseder. Çevrelerine kibar ve nazik davranan kişiler de bunun olumlu karşılığını görürler. s. 239
Olumlu yaşam biçimi alışkanlıkları arasında en başta gelenler fiziksel egzersiz, sağlıklı beslenme, gün ışığından ve güneşten yararlanma, yeterli uykudur.
Flow State - Akış Hali: Kişinin yeteneklerine ve becerilerine uygun, ancak sınırlarını zorlayan bir amaca ulaşma meşguliyeti içinde yaşadığı keyif verici duruma verilen ad. s. 240. Akış hali, kişiyi, zaman ve mekandan kopartır, performansı yükseltir, kişinin uzun dönemli ve anlamlı amaçlarına ulaşmasını mümkün kılar. Bu durumda etkinliğin kendisi, etkinliğinin sonucunun yerini almıştır.
Maneviyat da, yani kişinin kendisini aşan bir amaca hizmet ediyor olması da mutluluğu artıran temel nedenler arasındadır.
Güçlü Yönlere Odaklanmak Yaklaşımı: Marcus Buckingham tarafından geliştirilen yaklaşım; insanın zayıf olduğu alanlar yerine becerilerinin yüksek olduğu alanların üzerine gitmesini söyler. Başarılı insanların çoğu, enerjilerini, güçlü oldukları yöne yoğunlaştıran kişilerdir. s. 241.
Şükretmek ve elindekinin kıymetinin farkında olmak önemli bir özelliktir. Bu hususa özellikle önem verilmelidir.
Başarı belki önemlidir ama başarızlık, ondan alınacak dersleri bilince en az onun kadar önemlidir. Başarısızlık insanı üzer ama bu şekilde kişiyi derinleştirir, bilgelik yolunda ilerlemesini sağlar, benzer durumda olanlara karşı empati geliştirmesine yardımcı olur. Diğer yandan insanın, neden böyle olduğu konusunda düşünmesine ve kendisini geliştirmesine fırsat verir. Özsaygı, özyeterlilik kavramları çok önemlidir. Özsaygısı yüksek kişiler, kendilerini sadece başarıları ile tanımlamaz; özyeterlilikleri yüksek kişiler ise önceki başarısızlıklarından ders alıp benzer durumlarla karşılaştıklarında bu sorunları daha kolay çözerler. s. 246.
Başarı, genellikle, kişinin yetenekli olduğu alanda çok çalışması ile ortaya çıkar. s. 247. Başarının sonucu olarak da kendine güven gelir; tersi sıra doğru değildir.
Kendinden emin olmak ve yaptıklarının doğruluğundan hiç şüphe duymamak iyi bir şey değildir. Aksine, kişinin kendisiyle ilgili bir miktar şüphe duyması, yaptıklarına eleştirel bir gözle bakması, olumsuz geri bildirimler için çevresine fırsat vermesi yararlıdır. s. 251.
Pozitif Psikoloji - Martin Seligman geliştirdi; der ki her seferinde illa ki kişisel sorunun kök çözümüne inip bunu tamir etmeye çalışmak uzun süreli, yorucu ve kimi zaman sonuçsuz kalan bir çabadır. Bunun yerine, eldeki durumdan hareket edip bunu geliştirmeye çalışmak, çok daha iyi sonuçlar verir. s. 253. Eğer eldeki sorunla ilgili tespitler, bu sorunun tümüyle başedilmesinin çok zor olacağını ortaya koyuyorsa, sorunu tamamiyle ortadan kaldırmaya çalışmak yerine olumsuz etkilerini ortadan kaldıran ya da azaltan bir yaklaşımı denemek çok daha doğrudur.
Yatkınlık, az gayretle sonuç almaktır. Kişinin yatkın olduğu alanlarda çalışması performansını artırır; tersine, kişinin yatkın olmadığı alanlarda ondan başarı beklemek, ulaşamayacağı hedefler koymak onu olumsuz etkiler ve performansını düşürür; potansiyelini ortaya koymasına engel olur. s. 254.
Psikolojik sermaye önemlidir; bu yönden güçlü bir kişi, zorlayıcı görevlerle başa çıkmak için kendine güven duyar, şimdi ve gelecek için başarılı olacağına inanır, hedefine ulaşmak için direnç gösterir, problemler karşısında esnek davranır ve uyum gösterir. s. 256. Böyle bir kişi, iş hayatında potansiyeli ölçüsünde yüksek performans gösterir; kendisini işine adar, sorumluluklarını yerine getirir. Bir kurumda bu tür kişilerin sayısını artırmak gerekir.
Konfor alanından yüksek performans çıkmaz. s. 256. Hiçbir yanlış kendi kendine düzelmez; insanlar zorlanmadan potansiyellerini ortaya koyamaz. Yöneticiliğin inceliği, insanların onurlarını zedelemeden yanlışlarını düzeltmek ve zorbalık etmeden onları zorlamaktır. İnsan, potansiyelini ve psikolojik sermayesini sorumluluk alarak geliştirir. Güçlüklerle mücadele etmek, zorlukların üstesinden gelmek, başarısız olunca geri çekilip değerlendirme yapmak ve soruna bir başka açıdan yaklaşmak insanları yılmaz kılar.
İşe alım süreçlerinde, öğrencilik ve sonrasında, sürekli olarak aktif bir şekilde sorumluluk alarak görevler yerine getiren adaylara ağırlık vermek çok daha başarılı sonuçlar verir. s. 257.
Yılmazlık, bir zorluk ve sıkıntılı bir durumla mücadeleden sonra eski haline dönmektir. Yılmaz insanlar, karmaşık durumlar ve güçlüklerle yaptıkları mücadeleden gelişerek çıkarlar. Yılmazlık ve mücadele özelliği, kişinin gelecekte çıkacak sorunlardan çekinmemesini sağlar ve onların üstüne gitme cesareti verir. s. 259. Yılmaz insanlar duygularını yönetebilmeleri ile öne çıkar; hedef ve başarıya odaklanarak mücadeleden vazgeçmezler. Bir sorunu çözmekte başarısız olunca geri çekilip başarısızlıktan ders alarak tekrar sorunun üzerine giderler. Başarısızlıkta başkalarını suçlamak yerine sorumluluk alırlar ve bundan ders çıkartıp geleceği planlarlar.
Yılmazlık, psikolojik sermayenin diğer bileşenleri olan umut, olumlu tutum ve iyimserlikle birleşerek hayat başarısının temel belirleyicisi olan özyeterliliği oluşturur. s. 259. Özyeterlilik, kişilerin bir işi yaparken, başaracakları konusundaki temel inanç düzeyidir. Özyeterliliği yüksek insanlar konfor alanlarının dışına çıkar, sorumluluk alır ve başarı gösterir. Özyeterlilik özellikle geçmiş deneyim ve örneklerden yola çıkarak zorluk ve engellerin üstesinden gelmek anlamındadır. s. 260.
Hayat bir nehirdir, içinde başarılar olduğu kadar başarısızlıklar da vardır; bu herkesin kaderidir. Duygular bize birşey söyler, doğaları gereği olumlu ya da olumsuz değildir, onları bu şekilde biz niteleriz. Özellikle olumsuz dediğimiz duygular aslında bize bilinçli olarak fark etmeyebileceğimiz bir şey söylemeye çalışıyordur. Duygular, fırsat ve tehditleri fark etmemizi, davranışlarımızı buna göre düzenleme olanağı sağlar. S. 263
Korku son derece önemli duygudur, asla kötü değildir, insanı tedbirli olmaya iter. Korkusuzum diyen insan her türlü tehlikeye açık hâle gelir. Kaygı ise gerçek tehdit ile değil onun beklentisi ile ortaya çıkar. Belirli bir düzeye kadar kaybı önemli ve gereklidir; sürekli konfor alanında olan kişi ileriye gidemez. S. 264. Gerek korku gerek kaygı için önemli olan dozdur. Önemli olan insana korku ve kaygı veren şeyle zarar veren şey arasındaki farkı ayırdedebilmektir.
Pişmanlık ve hayal kırıklığı hayatın bir parçasıdır, herkes yaşar. Bunları yaşayan kişi dönüp hatalarının üzerinde soğukkanlı olarak düşünme ve aynı hataları tekrar etmeme fırsatı bulur; hedeflerini gerçekçi olarak koymasına imkan sağlar. s. 267
Üzüntü ve yas duyguları sağlıklıdır, önemlidir ve dozunda yaşanması gerekir. Özellikle bir ilişki üzerine sağlıklı değerlendirme yapma olanağı verir. Süresi üç ayı geçiyorsa bir uzmana danışmakta fayda vardır. Depresyon uzun süren üzüntü halidir; kişinin gündelik hayatını aksattığı ölçüde profesyonel yardım gerektirir.
Birçok insanın başarısının ardında, çevresinde gördüğü bazı kişileri bir alanda geçme isteği yatar. s. 267. Mutluluk, önemli ölçüde, insanın, çevresindeki hiyerarşi içerisinde kendisini nasıl hissetiğine bağlıdır. Ör. kişinin mutlak gelirinden ziyade, içerisinde bulunduğu çevreye göreceli geliri kendisi için daha önemlidir.
Kızgınlık ikincil bir duygudur. Genellikle ön planda gözüken kızgınlığın alt planında başka duygular vardır. Ör, kişiye yalan söylenmesi durumunda meydana gelen kızgınlık hissi ile haksızlığa uğradığı anladığı zaman hissettiği kızgınlık hislerinin gerçek nedenleri farklıdır. Farklı nedenlerden meydana gelen kızgınlık duygusunun kişi üzerindeki etki sonuçları da farklıdır; ör. engellenme duygusu yaşayan bir kişinin kızgınlığı onu engelleri yenmek yönünde hareketeye geçirmeye iter; halbuki kandırıldığını düşündüğü için kızgınlık yaşayan bir kişinin his ve eylemleri daha farklı olacaktır. İnsanları kızdıran gerçekte yaşadıkları değer, aklında, buna verdiği anlamdır. s. 269 Kızgınlık konusunda önemli olan kritik zarar verme eşiğini geçmemektir. Önemli olan haklı olmak değil haklı kalmaktır. Kızgınlığın, haklılığın nedeni olarak görülmesi hatalı olacaktır. Doğru kişiye, doğru zamanda ve doğru düzeyde gösterilen kızgınlık aynı zamanda çözüm odaklı ve yapıcı bir iletişim kurmaya da izin verir.
Olumsuz duygular öğreticidir; önemli olan bunların dozudur. Uygun dozda ve denetlenen şekilde yaşanan olumsuz duygular insan için geliştiricidir. s. 271. Olumsuz duygulardan sürekli olarak kaçınmaya çalışmak insanı geriletir. Benzer şekilde uzun süreli ve yoğun yaşanan olumlu duygular da insana zarar verir. Önemli olan kişinin yaşadığı duyguları tanıması ve bunlara nasıl karşılık verdiğini öğrenmesidir. Bunun için duygu düzenleme stratejileri önemlidir.
İnsanların mutsuzluğunda iki temel neden vardır; 1. beklentiler, 2. kendilerine kurdukları tuzaklar. İnsanı mutsuz eden ise üç tür beklenti vardır: 1. Hayalleri, 2. Çevresindekiler, 3. Geçmiş yaşantılar. s. 275. Temel olarak insanın gerçekle ilgili beklentileri, yaşadıklarına yüklediği anlamı aşarsa mutsuz olur. Beklenen mutluluk ile gerçekleşen mutluluk arasındaki fark, insanı mutsuz eder. İnsanlar, geçmişlerine yükledikleri anlam, geleceklerine yükledikleri değeri aşarsa mutsuz olur. Mutluluk, esas olarak beklentiler tarafından belirlenir. Bu beklentileri de kişinin hayal gücü, çevresindekiler ve geçmişte yaşadıkları belirler. Mutluluğun yolu, yaşanan ana yüklenen doyumu artırmaktır. İnsanın hayattan, çevresinden, olaylardan beklentilerini dengeli bir şekilde azaltması önemli bir etkendir.
Mutsuzluk Tuzakları: 1. Kusursuzluğu hedeflemek, 2. Kendini fazla önemsemek, 3. Hayatı gereğinden fazla karmaşıklaştırmak, 4. Olumsuz insanlarla çevrili bir ortamda yaşamak. 5. Gelecekle ilgili endişelenmek.
İş hayatı ve özel yaşam gerçekte birbirlerini yakından ilgilendirir ve etkiler. s. 283. Başarı için istemek önemlidir ama yeterli değildir; bunun için, insanın bedensel ve zihinsel kapasitesi ile çevresinin de bu istek ile uyumlu olması gerekir. İnsanın potansiyelini hayata yansıtmasının yolu, sahip olduğu güçlü alanlara odaklanması, isteklerini, çabasını ve özgüvenini buna göre şekillendirmesidir. Diğer yandan insan kendisine ve çevresindekilere olduğu gibi değil olmasını istediği gibi davranırsa kendisini ve onları bu yönde olmaya itecektir.
Odağımız gerçeğimizdir ilkesi önemlidir; insan hayatını değerlendirirken, sahip olduklarının kusurların, eksikleri, hatalarından ziyade olumlu yönlerine odaklanırsa bundan çok daha tatmin olur. s. 285
Şans ile talih karıştırılmamalıdır. Şans, insan iradesinin dışında gerçekleşir ve rastlantısaldır; talihi ise insan kendisi yaratır. Talihli insanların en önemli özelliği, hayata karşı olumlu bir tutum içerisinde olmaları ve etkileyemeyecekleri konular üzerinde vakit ve enerjilerini tüketmemeleridir.
Kendi talihlerini yaratan insanların özellikleri: s. 286
1. Şansla ilgili fırsatları artırın:
Talihli kişiler şans firsatlarını yaratır, onlara dikkat eder ve onlara doğru hareket eder. Kuvvetli bir ilişki ağı kurar ve bunu sürdürür. Hayata karşı sakin bir tutum içindedir. Tepki vermeden önce durur, düşünür ve sorarak başlar. Yeni yaşantılara açıktır.
2. Olumlu beklentiler içinde olun: Talihli kişilerin gelecekle ilgili beklentileri, hayal ve ideallerinin gerçekleşmesine yardımcı olur. Talihlerinin gelecekte de devam edeceğine inanır. Başarı şansı düşük de olsa, amaçlarına ulaşmak için gayret eder ve başarısızlık durumunda da mücadeleye devam eder. Hedefine ulaşmak için plan yapar ve eyleme geçer. Başkalarıyla girdikleri etkileşimin de talihli ve başarılı olacağına inanır.
3. Kötü talihi iyiye çevirin: Talihli kişiler kötü talihi iyi bir fırsata çevirebilirler. Kötü talihin olumlu tarafını görür ve buradan fırsat çıkartmaya çalışır. Hayatlarındaki olumsuz bir durumun, uzun dönemde olumluya hizmet edeceğine inanır. Kötü duruma takılmaz. Gelecekte daha kötü durumlarla karşılaşmamak için yapıcı adımlar atar.
4. Şikâyet etmeyin: Talihli kişiler değiştiremeyecekleri koşulları kabul eder ve çevrelerindeki kişilerin hayat enerjisini de olumsuz etkileyecek davranışlardan kaçınırlar. Enerjisini kontrol edeceği konular ve alanlar üzerine odaklar. Çevresindeki kişilerle ilişkilerinin duygusal dengesini nötr tutmak veya geliştirmek için her olumsuz mesaja karşılık üç olumlu mesaj verir. Çevresindeki insanlara, kendilerini değersiz hissettirecek açık ya da örtük mesajlar vermekten kaçınır. Tam tersine, kendilerini iyi hissetmelerine yol açacak açık mesajlar verir.
- Hiçbir yanlış kendi kendine düzelmez; mutlaka liderin bir müdahalesi gerekir.
- İnsanları zorlamadan yüksek performans elde edilemez.
Çalışanların özsaygılarını zedelemeden hatalarını düzeltmek, onları sınırlarını genişletmeye, zorbalık etmeden zorlamak, insanları yönetmenin inceliğidir. İz bırakan liderin özelliği, çalışanların bireysel özelliklerini fark ederek bunları ortaya çıkartmak ve geliştirmekteki becerileridir. s. 288.
Çocuk yetiştirirken fazla empati ve istediği herşeyi vermek onları şımartır, nedeni belli olmadan her şeye hakkı olduğuna inanan ve kendisini hayattan hep alacaklı hisseden bireyler yetişmesine neden olur. s. 291. Bu nedenle anne & babanın, kendi gençliklerinde yaşadıkları zorlukları çocuklarının yaşamaması için onlara her şeyi kolaylaştırması çocuklar için olumlu değil olumsuz bir durumdur. İnsanı ileride hayata tutunan, başarılı yapan şeylerden bir tanesi çocukluk ve gençliğinde aldığı sorumluluklar, kendisini ve ailesine yaptığı katkılardır. Çocuklara ve gençlere, mümkün olduğunca, yaşı ile uyumlu sorumluluk yüklemek ve bunu yerine getirmesini takip etmek gereklidir. Potansiyel, baskı altında ortaya çıkar. Ders çalışmaktan başka sorumluluk almayan, hiçbir baskı ile karşılaşmayan çocuğun, yetişkin hale geldiğinde bir anda bunların üstesinden gelmesini beklemek gerçekçi değildir.
İleride liderlik pozisyonuna gelecek kadınlar, çocukluk ve gençlik dönemlerinde, babaları tarafından zorlanmış (challanged) fakat kendilerini ifade etmelerine izin verilmiş, desteklenmiş ve teşvik edilmiş olanlardır. s. 293. Babanın kızını hem zorlaması hem de güven vererek desteklemesi gerekir.
Mutlu bir yaşam, hazzın peşinde değil anlamın peşinde geçirilen bir hayattır. İnsan, anlamlı bir yaşam sürdüğü sürece mutludur ve mutluluğu, haz duygusu ile karıştırmamak gerekir; haz kısa süreli mutluluk ise çok daha uzun süreli bir duygudur. Sürekli mutlu olmaya çalışmak için haz peşinde koşmak aslında mutsuzluk getirir. Diğer yandan insanın hayatında sürekli olarak mutlu olması gerekli olmadığı gibi bu mümkün de değildir. Anlam, kendini aşan bir amaçta gizli olduğu için, anlamlı bir hayat stres, gayret ve mücadele gerektirir. s. 297. Uzun dönemde anlam arayışı içinde olmak, haz peşinde koşmaktan çok daha derin bir doyum yaşatmaktadır.
Anlamlı bir yaşam şu üç özelliğe dayanır: 1. Amaç: Kişinin değer verdiği hayat amaçlarına motive olma ve odaklanma ölçüsü, 2. Kavrama: Yaşam deneyimlerini anlama ve onlara anlam verme becerisi. 3. Farkındalık: Varlığının önemli ve değerli olduğu fark etmek.
İyilik hali - well being, kendini sağlıklı ve mutlu hissetme durumudur. Akıl ve ruh sağlığı, yüksek yaşam doyumu, refah, anlam duygusu ve stresle başa çıkma becerileri bu kavramın içerisine girer. Yeni Zelana ve İngiltere gibi ülkeler, bu kavrama mevzualarında yer verip, bunu amaçlayan politikalar üretmeye başlamıştır. s. 301.
PERMA Kuramı: 2011 yılında yayınlanan Flourish isimli kitapta Seligman tarafından ileri sürülmüştür: Anlamlı bir hayat, beş farklı boyutta gerçekleştirilebilir: Positive Emotions - Olumlu Duygular: Mutluluk ve neşe dışında, heyecan, tatmin, gurur gibi duyguları içerir. Engagement - Bağlanma: kişinin ilgisini çeken ve onu geliştiren etkinliklere katılımı; "akış" içerisinde bulunduğu anları artırmasıdır, Relations - İlişkiler: Başkaları ile birlikte olmak, tecrübeler yaşamak, sağlıklı beraberlikler kurmaktır, Meaning - Anlam ve Amaç: Neden sorusunu sormak, cevabının peşinden gitmektir, Achievement - Başarılar: İnsanın belirli alanlarda edinimleri ve bir sonuç elde edemese bile bunun için verdiği mücadele anlamına gelir.
Kütüphane - Nitelikli Diğer Yazı ve Kitaplar İçin