Kitabın Goodreads ve Amazon Linkleri
Son Güncelleme: 10 Temmuz 2023; kitabı tamamladık.
Önemli Not - Kitaptan Önce Okuyunuz
Getting Things Done, iş dünyası danışmanı David Allen tarafından 2002’de yazılıp yayınlandığı günden bu yana bütün dünyada bir çok dile çevrilmiş, milyonlarca adet satmış, yapılan iş, uğraşılan projeden bağımsız olarak, sadece “metod” konusuna yönelmiş bir üretkenlik, verimlilik kitabıdır. Bu kitapta işlenen konu ve kavramlar ve özellikle “Second Brain - İkinci Beyin” kavramı, şimdi yirmi sene sonra Atomik Alışkanlıklar - James Clear, Building A Second Brain - Tiago Forte gibi çok satar kitaplar, Ali Abdaal gibi Youtuber’lar tarafından tekrar popüler hale getirildi.
Üzülerek söylemek istiyorum ki Türkçe’ye İş Bitirici adıyla çevrilen bu yapıt, son derece kötü tercümesi ile yetersiz tanıtımı ile Türk okuyucular ile hak ettiği ölçüde buluşamadı. Ben de uzun zamandır bu kitapta anlatılanların kendimce bir uygulayıcı olmam dolayısıyla, kendi sitemde ele almaya karar verdim ve kitabın aslı üzerinden çıkardığım notlarımı bu sayfa içerisinde yayınlıyorum.
Sitenin baş kısmında telif hakkı bilgilendirme notum var ancak bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek için tekrar ediyorum: Aşağıda yer alan notlar, benim şahsi okumam neticesinde kendimin çıkardığı, kendimce ifade edilen, Türkçe yayınlanan eserden herhangi bir cümle dahi almaksızın kişisel yorumlarım ile özgün bir eser niteliğinde olup, yabanı ya da yerli yayınevi ya da üçüncü şahıslar başta olmak üzere hak sahipleri bakımından herhangi bir telif hakkı ihlali oluşturmamaktadır; kendim de bu alanda çalışan bir avukat olarak bu yöndeki hususlara son derece riayet ettiğimin bilinmesini isterim.
Kitap üç kısım, onbeş bölümden oluşuyor; bunları üç haftalık bir program içerisinde yayınlamayı planlıyorum; aşağıda ilk üç bölümden oluşan ilk kısmı bulabilirsiniz; her hafta bir kısım ile yayını tamamlamak istiyorum. Bu içeriğin cep telefonu yerine tablet ya da bilgisayar ekranı gibi büyük bir monitör ile görüntülenmesi okumaktan aldığınız verimi artıracaktır. Umarım okurken keyif alırsınız ve siz de faydalanırsınız.
Güncelleme Tarihi: 04.08.2022
Getting Things Done - İşleri Halletme Sanatı’na Hoşgeldiniz
Getting Things Done (”GTD”), asıl olarak, içerik ve bunun yönetilmesi ile ilgilenir; bu içeriğin karşımıza hangi formatta çıktığı (dijital, fiziksel vb.) önemli değildir; bu nedenle teknolojik gelişmeler ile bir ölçüde bağlantılı olsa da metodik açıdan bağımsızdır.
Teknolojik gelişmeler, 1. anlamlı içerikleri yakalama, 2. organize etme ve 3. bunlara ulaşma yollarımızı çok geliştirdi.
GTD, bir iş yapma şekli değil, yaşam ve işin sürdürülmesine yönelik bir metottur. Ancak bu metodu hayata geçirirken insanlar iki konuda genellikle zorlanır; bu normaldir:
- Başlangıçta burada anlatılan bilgi ve metotlar, birçok kişi için fazlası ile kapsamlı ve uygulaması zor gelebilmektedir.
- Anlatılanların önemli olanlarının yaşama dökülmesi, özellikle yeni alışkanlıkların kazanılması, birçok insan için zor ve vakit alıcı olabilmektedir.
Bunlar doğrudur ama insan yaşamında anlamlı ve değerli olan pek çok şey, edinilmesi bakımından vakit ve emek alan süreçlerdir; bundan korkup geri durmamak ve üzerine giderek yaşama geçirmek gerekir; doğrusu budur. Bu teknikler, düzenli olarak takip edildiği sürece, kişinin günlük yaşantısı içerisinde doğal bir alışkanlık olacak ve bir noktadan sonra, fark etmeksizin, kendiliğinden en az enerji ve zaman ile yapılır hâle gelecektir.
GTD’nin davranışsal içerikleri, aslında çokları tarafından farkında olmaksızın bilinen niteliktedir. Bir şeyi 1. yazmak, 2. bunu ilerletmek için bir sonraki adımın hangisi olacağına karar vermek, 3. bu adım için bir hatırlatma oluşturmak ve 4. bu listeyi düzenli olarak gözden geçirmek, ne kadar zor olabilir?
Bu, aslında çocukluktan itibaren öğrenilmesi gereken bir metottur; bir çocuğun, 1. bilgiyi nasıl işleyeceğini, 2. sonuçlara nasıl odaklanacağını, 3. bu sonuçların meydana gelmesi için hangi adımları atacağını, küçük yaştan itibaren öğrenmesi son derece önemlidir.
Aslında zor da değildir; her insan, 1. nasıl odaklanacağını, 2. önemli şeyleri yazıya dökeceğini, 3. sonuçlara ve eylemlere nasıl karar vereceğini, 4. seçenekleri nasıl değerlendirip bilinçli karar vereceğini, aslında içten içe bilmektedir.
Birinci Kısım - İşleri Halletme Sanatı
Birinci Bölüm - Soruna Yeni Bir Yaklaşım
Önemli olan, herhangi bir şeyi yaparken, tüm dikkatimizi ona vererek, kesintisiz bir şekilde çalışmaktır.
Bu kitapta ortaya konulan teknikler üç temel prensibe dayanmaktadır:
- Yapılması gereken ya da şu anda veya ileride işimize yarayabilecek tüm bilgi ve belgeleri, aklımızın dışında, derli toplu bir yerde elimizin altında saklamak.
- Kendimizi, bu sakladığımız girdilere ilişkin olarak sürekli olarak karar verici durumda bulundurmak ve bir sonraki eylem adımı nasıl atacağımıza ilişkin bilgimizin ve seçeneklerimizin olması.
- Tüm bu girdileri koordine etmek, böylece aynı anda kendimize ve başkalarına karşı bulunduğumuz taahhütlerimizin farkında olmak,
Bu kitap, bu tür bir yüksek performanslı iş akış performansını sağlayacak kanıtlanmış metotlar içerir ve gerek iş gerek kişisel yaşama kolaylıkla uygulanabilir.
Günümüzde insanların çoğu, iş yaşamlarında, altından makul bir şekilde kalkabileceklerinin çok ötesinde bir iş yükü ile karşı karşıya; bugün artık işin, nerede başlayıp nerede bittiğinin sınırı kalmadı. Eski günlerde işler daha ziyade fiziksel nitelikteydi; ne zaman başlayıp biteceği, nasıl yapılacağı çok belliydi. Günümüzde, bir bilgi çalışanının iş hayatında durum böyle değildir.
Fiziksel bir işin verimliliğini ölçülebilir şekilde artırmak kolaydır; ya daha çok ya da daha uzun çalışmak yeterlidir; halbuki, zihinsel emek gerektiren bir projede, iyinin bir üst sınırı yoktur ve zihinsel emek gerektiren bir iş her zaman daha verimli, daha iyi yapılabilir. Bu durum modern insan için son derece yıpratıcıdır. Diğer yandan bilgi - iletişim teknolojilerinin son derece ilerlemiş olması da insanları sürekli bağlantıda tutarak, işten ayrı vakit geçirmelerine engel olmaktadır.
Buna karşılık mesleklerimiz ve yaşamlarımız sürekli olarak değişiyor. İşlerimizin son derece zor olması yetmezmiş gibi bu işlerin içerikleri ve isterlerinin sürekli değişmesi ve gelişmesi de bireyi son derece zor durumda bırakıyor. Önemli olan, bu değişimlere ayak uydurabilmektir.
Ne standart okul eğitimimiz ne geleneksel zaman yönetim modelleri ne de dijital, kağıt kalem not tutma yöntemleri günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Odaklanmış, rahat ve verimli bir çalışma yöntemi, yeni bir tarz düşünme ve metot gerektirmektedir; böyle bir metoda yönelik ihtiyaç büyüktür.
Geleneksel metotlar, ilk çıktığı dönemde faydalıydı çünkü endüstri ve hemen sonrası dönemde işin tanımı, yapılacağı zaman ve kapsamı netti. Ancak zamanın kendisi başlı başına iş haline gelince, kişisel ajanda ve takvimler bunu yönetmek için ön plana çıktı. Bugün birçok kişi hâlâ takvim ve e-posta kutusu üzerinden programını yönetiyor. Ardından, daha doğru karar verme ihtiyacına yönelik olarak insanlar önceliklerini seçeneklendirmeye ya da yapılacaklar listeleri kullanmaya başladılar.
Ancak takvim temelli bir çalışma yöntemi, önemli olmasına rağmen, gerçek ihtiyacımızın sadece bir bölümünü karşılar. Öncelik temelli seçimler ya da yapılacaklar listeleri de günümüz insanının karmaşık iş akış ve ihtiyaçlarına tam olarak cevap vermemektedir. Günümüz insanı her gün onlarca mesaj, e-posta, talep baskısı altında kalıyor. Yoğun talepler dizisi içerisinde, çok az insan, önceliklendirdiği işlere, ör. eşinin ya da patronunun araya yeni bir taleple araya girmesi gibi durumlarda, disiplinle devam edebilmekte, gerçekte ise bu tür listeleri düzenli olarak yerine getirmekte zorluk çekmektedir.
Bir başka yöntem ise, kişinin ana hedef ve değerlerini belirleyerek işlerini ve yaşamını buna göre sürdürmesi ilkesine dayalı “büyük resme odaklanma” metodudur. Ancak bu yaklaşım da uygulamada şu üç temel sorun nedeniyle etkili olamamaktadır:
- Gün & hafta içerisinde, ana ve büyük hedeflere yönelik çalışmaları bölen çok fazla büyük ya da küçük olay meydana gelir.
- Kişinin farkında olmadığı bilinçaltı direnci, bu tür yetersiz sistemlerin çalışmasına engel oluyor, bu da büyük projelerde kişinin önüne aşılması güç daha büyük zorlukların çıkmasına neden olur.
- Büyük hedef ve değerler, genellikle, kişinin ulaşması için oldukça fazla ve büyük değişimler ve yapılacak işler gerektirid ve kişiler bunun altından kalkmakta zorlanır. Günlük hayatın akışı, sürekli olarak bu tür yüksek hedef ve değerlere uygun olarak hareket etmeyi zorlaştırır.
Yaşama geçirmemiz gereken metod, hem gündelik iş akışını organize etmeli hem büyük resme odaklanırken hem de küçük detayları atlamamıza engel olmalıdır. Aynı zamanda her gün gelen yüzlerce girdiyi derli toplu bir şekilde yönetmeli ve bunun için gerekli olan zaman da gereğinden fazla tutmamalıdır. İşlerin akışını kolaylaştırmalıdır.
Bir şeye gereğinden az ya da fazla karşılık vermemize (vakit ve enerji harcamamıza) neden olan her şey aslında bizi kontrolü altında tutan şeydir de.
İçsel Taahhütlerle Etkili Bir Şekilde Baş etmek
Kişilerin yaşadığı stresin önemli bir bölümü, kendi kendilerine koydukları ya da kabul ettikleri ve düzenli idare edilip, yerine getirilemeyen taahhütlerden, sözlerden ortaya çıkar. İnsan, farkında olmadan bir çok söz verir ya da sözün altına imza atar; bilinçaltımız, özellikle yerine getirilmeyenleri alttan alta sürekli olarak takip eder. Bunlarla derli toplu şekilde baş edebilmek için, öncelikle tek tek kayıt altına almak, bunları netleştirmek, bizim için ne anlama geldiğini ortaya koymak ve bunları nasıl ilerleteceğimiz, kapatacağımız konusunda bir karar almak gerekir.
Taahhütleri düzgün yönetmek bir takım temel eylem ve davranışlar gerektirir:
- Öncelikle, bunlar kişinin zihninde ise, kişinin zihni temiz değildir. Kişinin, tamamlanmamış, yapılması gereken olarak tanımladığı her şey, zihninin dışında, güvenilir bir mecraya kaydedilmelidir. Bu mecrayı daha sonra tekrar düzenli olarak ziyaret edip içeriğini düzenleyeceğimiz için kullanışlı olması önemlidir.
- İkinci olarak, taahhüdünüzün, sözünüzün ne olduğunu çok açık bir şekilde belirlemeli ve süreci ilerletmek ve taahhüdü kesin olarak yerine getirmiş olmak için bununla ilgili ne yapacağınıza karar vermelisiniz.
- Üçüncü olarak, atmanız gereken adımlara, yerine getirmeniz gereken eyleme tam olarak karar verdikten sonra bunu, düzenli olarak inceleyip gözden geçireceğiniz bir hatırlatma listesine kaydetmelisiniz.
Bu küçük egzersizin şunu anlatıyor olması lazım; mevcut projenin - sorunun kendisinde hiç bir değişiklik olmasa bile, sadece bu duruma ilişkin detaylı bir belirleme yaparak, hangi sonuca ulaşmak istediğimizi netleştirmek ve bunun için atılması gereken ilk fiziksel adımı belirlemek ve bunu kayıt almak, zihnimizi bir parça dahi olsa rahatlatmış, bize bu konuda berraklık, odaklanma ve zihin barışı sağlamıştır.
Üzerine Düşünmek: Sadece bir sorunu çözmeye yönelik olarak durumu netleştirmek, istenen sonucu belirlemek, bir sonraki fiziksel adıma karar vermek ve bunu kayıt altına almak şeklindeki bir düşünme tarzı insan zihnini özgürleştirmek anlamında çok kuvvetli bir adımdır. Bir çok kişi sorunları veya durumları hakkında düşünür ancak bu şekilde etkili eylem ve sonuca yönelik olarak düşünmedikleri için bu, bilinçli ve odaklanmış bir düşünce değil aslında bir tepkiden ibarettir. Tepki otomatiktir, düşünmek ise değil; bilinçli şekilde odaklanmış bir çaba gerektirir.
Tamamlanmamış ve zihninizi meşgul eden şeyler hakkında daha bilinçli ve odaklanmış olarak daha çok düşünmelisiniz. Peter Drucker şöyle der: “Bilgi işinde, görev verilmez, kararlaştırılmalıdır. Bu işin sonucu olarak beklenen sonuçlar nelerdir? sorusu, bu alanda çalışan kişiler için doğru sorudur ve bu soruyu soranları üretkenliğe götürür. Bu soru riskli bir sorudur da. Genellikle doğru bir cevabı yoktur, bunun yerine seçenekler vardır. Eğer verimlilik, üretkenlik amaçlanıyorsa, sonuçlar net bir şekilde tanımlanmalıdır.”
Bir hayali gerçeğe dönüştüren en etkili araç, arzu edilen sonuçları tanımlamak için bilinçli ve odaklanmış bir şekilde düşünmek ve bunun için gerekli bir sonraki adıma karar vermektir; ancak çok az insan böyle yapmaktadır.
Genellikle, bir şeyin zihninizde çok fazla yer tutmasının nedeni, o şeyin aslında başka bir şekilde olmasını istiyor olmanız ancak nasıl olmasını istediğinizi net bir şekilde tanımlamamanız, bunun için gerekli bir sonraki fiziksel adımı - eylemi belirlememeniz ve - veya bunun sonuçlarını veya atılacak adımları düzenli olarak takip etmek için zihniniz dışında bir mecraya kayıt etmiş olmamanızdır. Bu şeyler bu nedenle hâlâ zihninizdedir. Bu düşünceler netleştirilene, karar verilene, bu karar ve adımlar, ihtiyaç duyduğumuzda tekrar erişeceğimiz bir mecraya kaydedilene kadar beyniniz bu şeyle uğraşmaktan vazgeçemez.
Araştırmalar göstermektedir ki zihniniz, bu açık kalan konulara sürekli takılı kalmakta ve düşünülenin aksine, bu durum, pozitif bir motivasyon aracı olmaktan çok insanın zihnini sürekli meşgul eden bir gürültü halini almaktadır.
Birçok organizasyon metodunun çalışmamasının nedeni, insanların, bu meşgul edici şeyleri, yukarıda anlatılan şekilde organize etmiyor olmasıdır. Ör. birçok yapılacaklar listesi, birtakım şeylerin yapılmasına ilişkindir ama tek başlarına bu listede yer alan şeylerin böyle listelenmesinin anlamlı sonuçları pek yoktur. Gerçekte insanlar, aslında, bunları yaparak çok da sonuca yönelik çalışmamaktadır.
Süreç: Eylemi Yönetmek
Zihninizi meşgul eden şeyleri yönetmenin yolu, eylemlerinizi yönetmekten geçer. Eylemi yönetmek, ana mücadeledir; zamanınızla ne yaptığınız, elinizdeki bilgi ile ne yaptığınız, vücudunuzla ne yaptığınız, dikkatinizle ne yaptığınız ve öncelikleriniz; işte bunlar sınırlı kaynaklarınızı yönetmekle ilgilidir. Asıl önemli olan ne zaman ne yapacağımıza ilişkin doğru kararı verebilmektir. Asıl iş, eylemlerimizi yönetmektir.
Ancak net bir şekilde tanımlamadığınız veya karar vermediğiniz eylemleri yönetmek oldukça zordur. Asıl sorun, bir durum ya da sorunu net bir şekilde tanımlayabilmek ve bunun için atılması gereken doğru adımı bulabilmektir. Bir çok insan bunda büyük zorluk çeker; çünkü, genellikle akıllarındaki bütün bir proje ya da sorunun kendisidir; halbuki bütün bir proje ya da sorun değil ancak bunun bir parçası bir seferde ilerletilebilir ve önemli olan doğru parçayı bulup bunu ilerletmektir.
Çoğunlukla sorun, zamanın azlığı değil, bir proje ya da sorunun net ve doğru bir şekilde tanımlanmaması ve bunu ilerletmek için gerekli bir sonraki adımın neler olduğuna karar verilmemiş olmasıdır. Bir konu, radara girer girmez takibe alıp onun hakkında düşünmek ve karar vermek, her zaman, onun sonuçlarıyla uğraşmaktan daha iyi bir fikirdir.
Bir şeyi halletmek, iki temel öğe içerir:
- Bir şeyi “halletmek” ile neyi kast ettiğimiz, (sonuç)
- Bunun için gerekli olan eylemin ne olduğu.
Aşağıdan Yukarı Doğru Bir Yaklaşımın Değeri
Her ne kadar, bu konuda çalışırken, öncelikle kişinin vizyonu ve amaçlarını tanımlayıp buradan aşağı doğru giderek buna yönelik plan ve eylemlere yönelmek ilk bakışta daha doğru gibi gözükmekteyse de tecrübeler bunun tam tersini göstermektedir. Çünkü insanların günlük programları, böyle bir yaklaşımı yerine getiremeyecek kadar yoğundur. Bunun yerine, aşağıdan yukarı, sondan başa doğru bir yaklaşım daha faydalıdır. Günlük sorunları çözmeye yarayan metodlar, işe yaradıkça kişileri rahatlatmakta ve zihinlerini huzurlu hale getirmekte; üretkenliklerini artırmaktadır. Önemli olan, öncelikle, eldeki sorunları düzgün ve verimli bir şekilde çözebilmek, oradan yukarıya doğru gitmektir. Kişi, günlük proje ve sorunlarını ilerlettiği ölçüde, rahatlamış zihni ile geri kalan zamanlarda, örneğin akşamları, yeni fikirler ve uygulamalar ile kendine gelecektir.
Yatay ve Dikey Eylem Yönetimi
Eylemler, yatay ve düşey olarak iki düzlemde yönetilmelidir. Gün içerisinde aklınıza gelen tüm eylemler ör. toplantıya hazırlık, dilekçe yazımı, ayakkabıları boyamak, akşam film izlemek vb. yani yapılması gerekli her şey, yatay düzlemde takip edilerek kayıt altına alınmalı, istendiğinde kolaylıkla detayını görebilmeli ve birinden diğerine kolaylıkla geçilebilmelidir. Dikey kontrol ise her birini ilerletmek için gerekli detaylı düşünme ve eylem adımlarıdır.
Yatay ve dikey eylem yönetiminin amacı aynıdır; bu amaç, şeyleri zihninizden çıkartmak ve onları halletmektir. Uygun eylem yönetimi, konular arasında derli toplu bir şekilde geçerek genel bir yaşam iş dengesi kurmaya katkıda bulunurken, uygun proje yönetimi ise bir konu üzerinde sağlıklı düşünme, karar verme ve eyleme geçmeyi sağlar.
Ana Sorun: Meşgul Eden Şeyleri Zihnin Dışına Çıkarmak
Asıl yapılması gereken, uğraşılması gereken şeylerin zihin dışında bir metod ile yakalanması ve organize edilmesidir. Bunun düzenli olarak yapılması, küçük konuların büyük meseleler haline gelmesini engeller. Ayrıca bunu sadece iş alanında değil; yaşamamızda bizim için önemli olan her alanda yapmalıyız.
Yarım konular, insanın akıl ve kısa dönemli hafızasında sürekli olarak yer kaplar ve onu rahatsız eder, önemli konulara odaklanılmasını engeller. Bunu engellemek için ilk yapılması gereken böyle bir konu ortaya çıktığında, hemen o konuyu, daha sonra düzenli ve kolay olarak ulaşabileceğimiz bir mecraya kaydetmektir; bu ilk adım dahi bizi rahatlatır.
İkinci Bölüm - İş Akışını Kontrol Etmenin Beş Adımı
İş akışı temelde beş adımdan oluşur; bu iş de olsa yaşam süreci de olsa böyledir. Bu beş adım yataydaki şeylere ilişkin olup, şunlardır:
- Dikkatimizi çeken şeyi yakalarız - CAPTURE (Yakala)
- Yakaladığımız şeyi tanımlar, açıklar, anlamını ortaya koyar ve bununla ne yapacağımıza karar veririz. - CLARIFY (Berrak hale getir, içeriğini netleştir)
- Sonuçları organize ederiz, ORGANIZE, (Organize et, düzenle) bu da bize,
- Üzerine düşünmek için seçenekler sunar - REFLECT (Üzerine düşün)
- Bunlara girişiriz. - ENGAGE (Eyleme geç)
Bu süreçler, verimli ve üretken bir çalışmanın zorunlu adımlarıdır; aslında bir çok kişi fark etmeksizin bunları yerine getirir; ancak fark ederek ve her adımı güçlü şekilde yerine getirerek ilerlemek çok daha faydalıdır.
İnsanlar genellikle, bu sürecin ilk aşaması olan 1. yakalama aşamasında takılır; akıllarında olanları bir türlü akılları dışındaki uygun bir mecraya dökemezler. Yine birçok kişi ikinci aşama olan 2. berraklaştırma, netleştirme bölümünde takılır; toplayıp yakaladıkları şeyleri bir türlü anlamlı bir bütün halinde değerlendiremez; bunlarla ne yapacaklarını bilemez; rastgele notlar her tarafa dağılmış durumdadır ve kişinin işlerini kolaylaştıracağına daha da aklını karıştırır. 3. Geri kalanlar, bu sonuçları nasıl organize edeceğini bilemez, bir şey yapacaklarını biliyorlardır ama neyi, nasıl yapacakları belli değildir, 4. bir kısım insanlar, her türlü derlenmiş bilgiye sahiptir ancak bunları bir türlü eyleme geçiremez ve 5. önceki dört seçenek düzgün çalışmamışsa, bir işe girişmek olan beşinci eylem maalesef istenilen sonucu üretmeyebilir, çünkü bu durumda ortaya çıkan sonuç, önceki aşamalardan geçilmediği için şans, tesadüf, umuda bağlı bir sonuç olacaktır.
Bu beş adımı, kişinin hayatına günlük olarak yerleştirmesi çok önemlidir; ancak asıl önemli olan hepsinin sürekli birlikte yapılmasına gerek olmadığıdır; doğrusu da kişinin ihtiyaçlarına göre belirli adımları ayrı ayrı yerine getirmektir. Bir gün veri toplar, bir gün bunları organize eder, bir gün üzerine düşünebilirsiniz.
1. Yakalama - Capture
Neyin yakalanacağına karar vermek çok önemlidir; her şey değil ancak bizim için önemli, ileride karşımıza çıkacak, enerji ve vaktimizi alacak bir konuya ilişkin şeyler yakalanmalıdır. Bir ipucu, kişiye içten içe eksik gelen ve değiştirilmek istenen konulara ilişkin şeylerin yakalanmasıdır; bu, kişisel sağlık ya da finans olabileceği gibi altı ay sonra teslim etmesi gereken bir ödev ya da girmesi gereken bir sınav da olabilir.
Bunları önümüze geldikçe aklımızın dışında bir mecraya yakalayarak kaydetmeli, üzerine düşünerek ne yapacağımıza karar vermeli ve yakalama mecrasını hemen boşaltmalıyız.
Yakalama mecraları basit bir kalem - defter olabileceği gibi, bilgisayarda düzenli olarak kullandığınız bir yazılım da olabilir; bunları birlikte kullanıyor da olabilirsiniz; fark etmez, önemli olan kişinin bunu kolaylıkla kullanabiliyor olmasıdır.
Yakalama sürecinin verimli çalışması için:
- Karşımıza çıkan her açık ucu mutlaka aklımızın dışında bir yerde yakalamalıyız.
- Yakalama mecramız, altından kalkabileceğimiz, bize zorluk çıkarmayacak kolaylıkta ve basitlikte olmalıdır.
- Bu yakalama mecrasını, içeriğini düzenli olarak analiz edip bu şeylere ilişkin olarak ne yapılacağına karar verdikten sonra temizlemeliyiz.
2. Açıklama, Tanımlama, Netleştirme - Clarify
Karşımıza çıkan şeyi yakaladıktan sonraki adımdır; bu adımın amacı, yakaladığımız şeyi tanımlamak, anlamlandırmak, berrak hale getirmek ve bu şekilde bu şey ile ne yapacağımıza ilişkin doğru bir karar vermektir. Üzerimize gelen şeyleri organize edemeyiz; bunları sadece yakalar ve işleriz. Organize ettiğimiz, eylemlerimizdir; bu eylemlerimiz ise, yakaladığımız şeyi açıklayıp, berraklaştırdıktan, tanımladıktan sonra vereceğimiz kararlara bağlı olarak ortaya çıkan eylemlerdir.
Yakaladığımız şey nedir? Bu şey ile ne yapacağız? İşte en temel iki soru budur ve yukarıdaki akış diagramında ifade edilmektedir. Bir şeyi yakaladıktan sonra gelen “Bu yakaladığımız şey nedir?” sorusunun doğal devamı, “Bu yakaladığımız şey, bir eylem ile mi sonuçlanacak?” sorusudur. Bu sorunun evet ya da hayır şeklinde iki temel cevabı vardır.
İlk cevap hayır ise o zaman bununla ilgili, geleceğe yönelik üç temel seçeneğimiz vardır; detayına sonra gireceğiz; 1. işe yaramıyordur, sil gitsin; 2. bir yandan gelişen bir konudur, takibin altında bulunması için dosyala, 3. aktif ya da takibimiz altında bulunan bir konu değildir ancak ileride belki bir konuda işimize yarayabilir; o zaman, aradığında bulacak şekilde arşivle.
İlk cevap evet ise, o zaman, bunu bir sonraki soru takip eder.
Eğer bu şey bir Proje ile ilgiliyse, yakaladığımız bu şeyi, “Projeler” listesine kaydetmeliyiz. Bunu daha sonra Haftalık Takip Listesi’nde takip ediyor olacağız. Atılacak bir sonraki adım nedir sorusu, yakaladığımız şeylere ilişkin en kritik sorudur. Bu sorunun cevabının dar, yakın vadeli, ilk gerçekleştireceğimiz fiziksel eylem olması gerekir.
Atacağımız adımı belirledikten sonra, temel üçlü bir seçim karşımıza çıkar:
Do It: Onu yap. Eğer yapılması gereken şey, iki dakikadan az bir sürede yapılacak nitelikteyse, ertelemeden hemen o iki dakika içerisinde yap.
Delegate It: Başkasına yönlendir, delege et. Eğer yapılması gereken şey, iki dakikadan uzun sürecekse, o zaman kendimize şu soruyu sormalıyız: Bu işi yapacak doğru kişi ben miyim? Eğer cevap hayır ise, o zaman işi doğru kişiye yönlendirin.
Defer It: Sonraya bırak. Eğer bu işi yapacak doğru kişi bizsek ve işin yapılması iki dakidan uzun sürecekse, o zaman, bu işi şu an için sonraya bırakıp, onu, Sonraki Eylemler listesine kaydederek takip etmemiz gerekir.
3. Organize Etme - Organize
Yukarıdaki şemanın çevresinde bulunan sekiz adet seçenek, bize atılacak adımlara ilişkin temel seçeneklerimizi sunar. Eylem gerektirmeyen şeyler için üç temel seçeneğimiz silmek, arşivlemek veya dosyalamaktır. Eylem gerektiren şeyleri derli toplu bir şekilde takip etmek için ise, bize şu listeler gerekir:
- Projeler Listesi,
- Proje Planları Deposu,
- Takvim,
- Sonraki Eylemleri Hatırlatma Listesi
- Beklenen Şeyleri Hatırlatma Listesi
Bu listeler, fiziksel olarak yazılarak takip edilmelidir; yazıldıkları yer bir defter olabileceği gibi ayrıca bilgisayarda tutulan bir dizi dosya da olabilir. Bu listeler, belirli bir zaman aralığında düzenli olarak gözden geçirileceği için kullanışlı birer mecra olmaları önemlidir.
Projeler: Bu çalışma kapsamında, Proje ile kastedilen, bir yıl içerisinde tamamlanabilecek ve birden çok aşama, eylem, adım gerektiren isteklerdir. Dolayısıyla, geleneksel anlamda bir proje olarak tanımlanmayabilecek ancak kişinin gerçekleştirmek istediği her şey, ulaşmak istediği her amaç bu çalışma kapsamında birer projedir. Bir yıllık süre için tanımlanmasındaki amaç, haftalık kontroller ile takibinin kolay olmasıdır. Tez yazmak, dil öğrenmek, kilo vermek vb. birer örnektir.
Projelerin, liste içerisinde, kendi aralarında herhangi bir önem ya da tarih sırası içerisinde bulunmaları zorunlu değildir. Önemli olan, bunların, bir proje takip listesi içerisinde, düzenli olarak takip edilebilecekleri bir mecraya kaydedilmiş olmalarıdır ki her biri için gerekli olan bir sonraki adımı kolayca belirleyerek yerine getirebilelim. Gerçekte, bir projeyi değil onun adımlarını yerine getiririz. Bu adımlar tamamlandıkça ortaya büyük portre çıkmaya başlar. Projeler Listesi, aslında, her bir proje bazında, atılacak olan sonraki adımları içeriyordur. Bu liste bir kez oluşturulduktan sonra ayrıca kendi içerisinde bölümlere ayrılabilir.
Proje Destekleme Materyali: Her bir proje için malzeme biriktirmeye başladıkça, bunları derli toplu bir mecrada takip etmek gereklidir. Bunlar öyle bir mecrada olmalıdır ki hem elimizin hemen altında, istendiği zaman bulunabilecek şekilde hem de gözümüzün dışında, dikkatimizi dağıtmayacak şekilde yer almalıdır.
Bir Sonraki Eylem Kategorileri: Bir sonraki eylemin ne olacağını belirlemek ve kayıt altına almak son derece önemlidir; özellikle bizim tarafımızdan sonraki bir tarihte yapılacak olan işleri hemen takvime bir yapma tarihine, ya da hemen yapılması gereken işler listesine ya da bir başka kişiden sonucu beklenen işler listesine kaydetmek gerekir.
Takvim: Takvimi, bir yapılacaklar listesi olarak kullanmak iyi bir fikir değildir. Bunun yerine, eylem listesine eklediğimiz bir eylemin hangi tarihte yapılacağını kaydetmek iyi bir fikirdir. Ör. 10 Ocak Pazar günü listemizi tutarken çamaşırları yıkama, mektup yazma gibi iki öğe ekledik; bunların son günü de 15 Ocak Cuma olsun; her iki iş için de 15 Ocak Cuma’ya son gün eklemek yerine, bunları yapacağımız spesifik tarihleri takvime eklemek çok daha doğru olacaktır, ör. 12 Ocak, şu saatler arasında, çamaşırları yıka; 14 Ocak şu saatler arasında mektubu yaz gibi; yine kendimize hatırlatma amacıyla 15 Ocak Cuma günündeki son gün hatırlatması her iki iş için de kalıyor olabilir ama öncesinde mutlaka bu işleri hangi gün, saatte yapacaksak takvime işleyerek (calendar blocking) kapatmamızda fayda vardır. (Do date / Due Date ayrımı)
Bir Sonraki Eylemler Listesi: Yapılması gerekli olan eylemlere ilişkin hatırlatmalar, takvimle birlikte doğrudan bir sonraki eylemler listesine gider. Bu liste bizim günlük eylem listemizdir ve çok önemlidir. Gerçekleştirilmesi iki dakikadan uzun sürecek ve mutlaka bizim tarafımızdan yapılması gereken her şey bu listede takip edilir. Bunun sayısının çok olması önemli değildir; ancak sayı 50’yi geçerse takip kolaylığı açısından bunları kategorilere bölmekte fayda vardır; ör. ev ile ilgili yapılacaklar; iş ile ilgili yapılacaklar vb.
Eylem Gerektirmeyen Şeyler Listesi: Eylem gerektirmeyen şeylerin de sonradan kullanılmak üzere, bir listede takip edilmesi gereklidir. Bunlar temel olarak üç kategoriye ayrılır.
Çöp: O anda ya da ileride kendinize bir değer katacağını düşünmediğiniz ilgisiz, önemsiz şeyleri silin, atın gitsin; bunları biriktirmek uzun vadede kişiye daha çok zarar verir.
Dosyala: Incubation - Kuluçkaya yatırma: Çöpe atılmayacak kadar önemli veya değerli ancak o anda yapılacak bir şey olmayan fikir, eylem veya planları bu kategori altında takip etmek ve zaman zaman ziyaret etmek gerekir. Ör. evde yapılacak bir dekorasyon fikri, izlenecek bir film, okunacak bir kitap, yazılacak bir makale, ödenecek bir vergi, yapılacak bir iş vb. Ya da yapmakta olduğumuz bir işe ilişkin sonradan kullanacağımız bir fikir.
Burası da kendi arasında temel olarak iki alt kategoriye ayrılmaktadır.
İlk kategori, genellikle bir proje olarak adlandırılabilecek, nispeten uzun bir sürede yapılabilecek iş veya eylemlere ilişkindir; ör. yeni bir kitap okumak / yazmak, bir dil öğrenmek / bir müzik aleti çalmaya başlamak / evi boyamak, video çekmek vb. gibi; bu tür projeler genellikle daha çok eylem ve alt adım gerektirir ancak kişinin o an zaman, imkan vb. hususları bunun için kısıtlıdır; dolayısıyla, bu listeyi düzenli olarak kontrol ederek doğru koşulların oluşup oluşmadığını kontrol etmek önemlidir.
İkinci kategori ise daha ziyade bir sefer yapılıp geçilecek ancak henüz vakti gelmemiş şeylerdir; ör. yılın belirli zamanlarında gerçekleştirilen vergi ödemeleri, doktor kontrolleri, dergi / dijital abonelik yenileme işlemleri vb. Bunları ayrıca bir takvimde takip etmek de faydalı olacaktır.
Arşivle: Reference Material: Bu bölüm ise çöpe atmak için değerli ancak herhangi bir eyleme bağlanmayacak bilgi, fikir, verileri vb. içerir. Ör. evi yenilerken yapılan işlemler, arabanın hangi tarihlerde hangi servise götürüldüğü, hangi işlemler yapıldığı, benzer şekilde kişisel sağlık kontrolleri, bunların tarihleri ve yapılan işlemler. Bu tür bilgiler, veriler kural olarak ileride gerçekleşecek herhangi bir eyleme bağlı değildir; ancak lazım oldukça kullanacak şekilde elimizin altında bir arşivde bulunması gereken şeylerdir; bu nedenle istediğimizde kolaylıkla ulaşabileceğimiz bir arşivde bulunması önemlidir.
Bu tür bir arşivleme sisteminin yönetiminin kolay olabilmesi için fiziksel ya da dijital bir sistem kullanılmasından bağımsız olarak, (1) konu bazlı bir arşiv sistemi ya da (2) referans bazlı bir arşiv sistemi üzerinden hareket edilebilir. ör. kişinin imzaladığı bütün sözleşmeleri salonundaki dolabın ilk çekmecesinde, faturaları, su faturalarını ikinci çekmecesinde arşivlemesi konu bazlı bir arşivleme sistemine örnekken, kişinin yazmakta olduğu kitaba ilişkin imzaladığı sözleşmeleri (yayınevi ile sözleşme, kendi menajeri ile sözleşme, sosyal medya yönetici ile sözleşme) ve bu kitaba dair yaptığı harcamalara ilişkin faturaları (ör. kitabı yazmak için satın aldığı yazılım ya da bilgisayara ilişkin faturalar, bu kitabın araştırmasını yapmak için fiziki olarak satın aldığı diğer materyallere ilişkin faturalar) üçüncü çekmecesinde arşivlemesi referans bazlı arşivlemeye örnektir.
Bu tür bir ayrım ve bu ayrımın sistematik olarak uygulanması, bir köşede birbirinden bağımsız olarak biriken arşiv materyalinin orta ve uzun vadede birikerek içinden çıkılmaz ve yönetilmez bir hâle gelmesine engel olur; bu nedenle, bir şeyi arşivlerken, mümkün mertebe bu şekilde bir sistematik ile hareket edilerek ilerlemek sadece faydalı değil aynı zamanda zorunludur da.
4. Üzerine Düşünme - Reflect
İnsanın, yaşamının çeşitli bölümlerinin nasıl gittiğine yönelik olarak düzenli aralıklarla, yukarıdan bir bakışla incelemesi, ardından eksiklik, aksaklık ve yapılması gerekenleri tespit ettikten sonra tekrar bunlara derinlemesine dalması ve bunları halletmesi gerekir. Bir çok kişi aslında neyin önemli olup olmadığını, neyin yapılması gerekip gerekmediğini bu haftalık olarak yapılması önerilen üzerine düşünme, yansıtma - reflection safhasında fark eder. Bu safha, insanın, kuş bakışı bir bakışla, yaşamında devam eden süreçlerin hangi aşamada olduğu, neden durdukları ya da ilerledikleri, ya da tam tersi, bunları durdurmak ya da ilerletmek için gerekli olan seçenek ve eylemlerin neler olduğuna karar vermek için gerekli olan aşamadır. GTD metodu buna ilişkin bütüncül bir yaklaşım sunar.
Neyi, ne zaman gözden geçirmek gerekir sorusunun cevabı genellikle ilk olarak takvimdir. Yukarıda anlatılan tarzda bir listeler bütünü oluşturan kişinin, belirli bir gün içerisinde yapması gereken şeyleri takvim üzerinde derli toplu gösterir. Bir şeyin yapılma tarih ve saatinin takvim üzerinde kaydedilmiş olması, kişiyi öncelikle bir sıkışıklık ve boğuntu hissinden kurtarır. Burada iyi bir alışkanlık, yapılması gereken o iş yapıldığında hemen takvime bakarak tamamlanan işi işaretlemek ve hemen bir sonraki işin ne olduğuna bakmaktır. Eğer takvim üzerinde o anda yapılması gereken başka bir iş gözükmüyorsa ve kişinin zamanı, enerjisi ve ortamı uygunsa, hemen, Bir Sonraki Eylemler Listesi’ni kontrol ederek, yapılması gerekli şeylerden uygun olan bir tanesini seçip yapması daha da güzel olacaktır.
Kritik Başarı Faktörü: Eylem gerektiren her şey, her projenin belirli aralıklarla ve düzenli olarak gözden geçirilmesi gerekir. Tecrübeler, en uygun gözden geçirme süresinin haftada bir olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sistem dahil, birçok şeyi günlük olarak yerine getirmek, yoğun zamanlarda zor olabilir; ancak hiç olmazsa haftada bir geriye bakıp neyin yapılmadığı, neyin fazla, neyin eksik olduğunu belirleyip bir sonraki haftayı buna göre düzenlemek son derece faydalıdır.
Gözden geçirme süresinin aralığı uzadıkça, hem gözden geçirmenin kendisi zorlaşır hem de sonuçlarını takip edip eyleme geçirmek de daha zor hale gelir. Kişinin, bir eyleme dayalı olarak takip ettiği bütün herşeyi, işi, yazdığı kitabı, okuduğu romanı, öğrendiği dili mutlaka haftalık olarak gözden geçirmesi zorunludur. Kişinin, takip ettiği eylemleri düzenli olarak gözden geçirmesi, bunlarla ilgili hatırlama ve hatırlatmaları ve yapılacakları da düzenli ve sistematik hale getireceği için kişide genel olarak bir bütünlük ve genele hâkim olma duygusu uyandırır.
5. Girişmek - Engage
Yukarıda belirtilen iş akış şemasının amacı, kişinin, herhangi bir zamanda ne yapacağına dair en iyi kararı verebilmesidir. Ör. Salı sabahı 10.00’da ne yapılacak? Müvekkil mi aranacak, dilekçe mi yazılacak, dizi mi izlenecek vb. Bu akış şeması, doğru eyleme ilişkin kararımızı, doğru olmasını ummaktan ziyade güvene dayalı olarak ilerletir.
Doğru eylem kararını belirlemek için üç temel model bulunmaktadır. Bu modeller, doğru cevabı kendisi vermemekle birlikte, buna ilişkin güvenilir metotları içerir.
- Doğru Eylemi Belirlemek için Dört Kriter Modeli
- Günlük İşleri Belirlemek için Üç Katmanlı Model
- Kişinin Kendi İşlerini Gözden Geçirmesi için Altı Seviyeli Model
Bu model, doğru eylemi belirlemek için, sırasıyla: i. bağlam, ii., gerekli süre, iii. gerekli enerji ve iv. öncelik kriterlerini içerir. Bağlam, işin yapılacağı yeri, zamanı ve eldeki olanakları anlatmak için kullanılır; ör. bir dosta telefon etmek bir toplantı sırasında uygun olmayacağı gibi, bir dostla telefonda konuşurken de dilekçe yazmaya çalışmak doğru olmayacaktır; her işin yapılacağı yer ve zaman farklıdır; benzer şekilde bir e-posta göndermek için de gerekli donanıma sahip olunması gerektiği açıktır; bu nedenle bir eylem seçilirken yer, zaman ve olanakların buna uygun olup olmadığı dikkate alınır. Gerekli süre, eylem seçimini belirleyen bir sonraki kriterdir. İş vardır yarım saat alır, iş vardır yarım gün; bu nedenle kişinin müsait olan vakti de hangi eylemi yapmayı seçeceğine etki eder. Gerekli enerji ile kastedilen ise kişinin sahip olduğu enerji seviyesidir; örneğin fiziksel aktivite gerektiren işler için günün erken saatleri daha uygun iken okumaya dayalı eylemler bakımından, akşam saatleri daha uygun olabilir. Son olarak, öncelik kriteri gelir; bir an için kişinin uygun yer ve zamanda, uygun enerji ve vakti olduğunu düşünelim; önünde beş ayrı parça iş olduğunda bunlar arasındaki öncelikle hangisini yapması gerekene neye göre karar verecektir?
Genel olarak iş yaparken, üçlü bir durum ile karşılaşırız. Bunlar i. Önceden tanımlanmış bir işi yapmak, ii. Tanımlanmamış o anda meydana çıkan bir işi yapmak ve iii. İşi tanımlamaktır.
Önceden belirlenmiş olan işler ya takvimden “Do Date - Yapılacak Tarih”, kriteri üzerinden ya da Sonraki Eylemler Listesi içerisinden seçilerek yapılacak olan işlerdir. Böylelikle belirli bir listeye göre hareket ederek işleri tamamlıyor oluruz. Spontane olarak önümüze gelen işler ise önceden kayıt altına almadığımız ancak günlük gelişmeler ile karşımıza çıkan işlerdir; bunları yapmak için o anda yapılacak olan diğer işlerden vazgeçiyor oluruz. İşi tanımlamak ise, gerek gelen konusunda, gerekse başkaca dağıtılmış bir şekilde aklımızda ya da parça parça notlarda yer alan iş ya da eylemleri, yukarıda anlatılan akış şemasına göre ne yapılacağına bağlı olarak bir yere kaydetmek ve bunların her biri için yapılabilir nitelikte bir sonraki eylemi tanımlama işlemidir. Bu süreci yerine getirirken, iki dakikadan kısa sürecek birçok işi yaparak temizlediğimizi ve ilerlediğimizi de görürüz. Bu aşamanın en önemli yanı, havada asılı duran ve yapılmak için bekleyen işlerin ne zaman yapılacağına dair kendinize kesin tarih ve saatler belirliyor olmanızdır. Böylelikle işleri tanımlamış olmanız, bu işleri yaparken, bir üstteki alt başlıkta belirtilen en uygun bağlam, süre, enerji kriterline uygun seçimler yapmanızı da sağlayacaktır. Son olarak dikkate alacağımız husus ise yapacağımız işin standardı, niteliği ve hedefleridir.
Başladığınız projeleri tamamlayın, verdiğiniz sözleri tutun, taahütlerinize uygun olarak yaşayın - ancak bundan sonra bilinçaltınız ve bilinciniz ferahlığa ulaşabilir, bu da sizi kendinizi tamamlanmış hissetmeye götürür. John Roger.
Öncelik kriteri, hangi işin daha evvel yapılması gerektiğine dair iyi bir kriterdir ancak tek başına yeterli değildir. İnsanın önceliklerini iyi tanımlayabilmesi için işini iyi bilmesi gerekir; bunun tanımlayan altı farklı bakış açısı bulunur. Kademeli bir şekilde bu bakış açıları şu şekildedir; bunları sanki ileriye doğru baktığınızda, önünüzde duran ve yukarıdan aşağıya doğru inen gökyüzünün katmanları gibi düşünün:
Ufuk - 5: Amaç ve ilkeler,
Ufuk - 4: Vizyon,
Ufuk - 3: Hedefler,
Ufuk - 2: Dikkat Alanı ve Sorumluluklar,
Ufuk - 1: Mevcut Projeler, Zemin Seviyesi - Mevcut Eylemler
Zemin Seviyesi - Mevcut Eylemler: Bu eylemler, karmaşık bir şekilde önünüzde yapılmayı bekleyen tüm işlerin listesidir; buna mesleki işler de girer, kişisel ya da ailevi işler de. Toplamının onlarca adet olması şaşırtıcı değildir.
Ufuk - 1: Mevcut Projeler: Kişinin önünde yapılması gereken işlerin büyük çoğunluğunun ait olduğu büyük kümedir. Bunların büyük bölümünün kısa dönemli sonuç doğuran etkilerinin peşinde oluruz; ör. yeni bir bilgisayarı kurmak, bir dava dilekçesi yazmak, eşimizin doğum günü için bir hediye seçmek ya da dişçiye gitmek gibi.
Ufuk - 2: Dikkat Alanı ve Sorumluluklar: Kişi, proje ve eylemlerini, rolleri, ilgi alanları, sorumluluklarına göre belirler. Bu alanlar kişinin sonuç elde edip belirli standartlara ulaşmak istediği alanlardır. Temel olarak iş yaşamında, stratejik planlama, idari destek, hizmetiçi eğitim, piyasa araştırması, müşteri ilişkileri gibi alt alanlar bu alandaki eylemlerimizi tanımlar. Kişisel yaşamda ise sağlık, aile, kişisel finans, uhreviyet gibi alanlar benzer sonuçlar doğurur. Tüm bu alanlar tamamlanacak işler değil, aksine, iş ve kişisel yaşamlarımızı sürdürürken belirli standartları muhafaza etme, belirli yükümlülükler altına girme gibi hususlarda karar verirken göz önünde bulundurduğumuz kriterlerdir. İş ve kişisel yaşama yönelik olarak belirleyip listeleyeceğimiz bu alan ve kriterler, yükümlülükler, hangi eylemi hangi öncelikle yerine getireceğimiz konusunda karar alırken bize önemli ölçüde yol gösterir.
Ufuk - 3: Hedefler: Kafamızı bir parça günlük yaşamın koşturmacasından yukarı çıkarıp yaşamımızın değişik alanlarında bir - iki yıl sonra hangi hedeflere ulaşıp hangi şeyleri yapıyor olmak istediğimize ilişkin hedefleri sağlıklı bir şekilde belirlemek, bugün yapmakta olduğumuz şeylerin bir kısmını bırakmayı bir kısmını değiştirmeyi, rafine etmeyi bir kısmını ise eklemeyi ve bu şekilde istikametimizi daha doğru belirlememizi sağlayacaktır.
Ufuk - 4: Vizyon: Yaşamımızın üç - beş yıl ilerisine bakıyor olmak ise bize çok daha farklı bir değerlendirme yapma imkanı sunacak ve daha büyük konular üzerinde kararlar almamızı sağlayacaktır. İçsel faktörler, uzun dönem kariyer hedefleri, ailesel yükümlükler, kişisel sağlık ve gelişim gibi alanları içerirken, dışsal faktörler ise daha geniş çerçevede çalıştığımız şirket, yatırım yaptığımız kişisel alanlar gibi alanları içerir. Bu alanlara ilişkin yapacağımız olumlu ya da olumsuz tahmin ya da öngörüler, bugünden, yaptığımız işleri, temel seçimlerimizi değiştirmemize neden olabilir.
Ufuk - 5: Amaç ve ilkeler: Bu ise en üstten bakıştır; büyük resim bakışı olarak da ifade edilebilir. Bu dünyadaki yaşam amacımız nedir, yaşamın anlamı nedir; bizim için mutluluk ile kastedilen nedir, ailemizin, dostlarımızın bizim için anlamı nedir gibi soruların cevaplarının arandığı daha varoluşsal bir alandır. Kişinin yaşamına ilişkin aklında belirlediği tüm hedef, amaç, ilke, değer, projeler, eylemler bu bakış açısının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Ör. kendisi için maddiyatı öncelikli olarak tanımlayan bir kişi için buna yönelik eylemler seçilirken ruhaniyete önem veren bir kişi için ör. iş seçiminde din adamlığı daha ön plana çıkacaktır. Bu anlamda, kişinin, zaman zaman en üstten bir bakışla yaşamında hangi ilke ve değerlere önem verdiği, kendisini mutlu eden şeyleri, anlam arayışına ilişkin soruları değerlendirip bunun sonuçlarına yönelik olarak hedef ve eylemlerini belirlemesi doğru olacaktır.
Burada ifade edilen her bakış açısının illaki sürekli kişi tarafından göz önünde bulundurulmasını beklemek ya da kişinin önünde yapılmayı bekleyen her eylemin illa ki bu katmanlardan bir tanesine ait olmasını beklemek elbette doğru değildir. Ancak bu katmanlı yaklaşım ve düşünce tarzı yine de insana genel anlamda doğru sorumluluğu ve bunun için gerekli doğru eylemi seçmek bakımından iyi bir araç kümesi sunmaktadır.
Üçüncü Bölüm - Projeler ile Yaratıcı Bir Şekilde Baş Etmenin Yolu - Proje Planlamanın Beş Aşaması
Rahat bir kontrolün iki temel anahtarı vardır; bunlar 1. Net bir şekilde belirlenmiş sonuç ya da projeler ile bunları ilerleten net tanımlı bir sonraki eylem adımları, 2. Güvenilir bir sistem içerisinde yer alan ve düzenli olarak gözden geçirilen hatırlatıcılardır. Buna yatay dikkat adını veriyoruz.
Dikey Dikkatin Geliştirilmesi
İnsana genel olarak lazım olan yatay dikkattir. Bununla birlikte, belirli durumlarda, dikey dikkatin kuvvetli bir şekilde kullanılması gerekebilir. Dikey hareket tarzında uzmanlaşmak ve buradan çıkan sonuçları kişisel diğer alanlara taşımak önemli ikinci adımdır.
Küçük şeyleri yaparken, büyük şeyler hakkında da düşünmelisiniz; böylece bütün küçük şeyler gitmeleri gereken doğru yolda ilerler. Alvin Toffler
Doğal Planlama Modeli
İnsan, en iyi planlama aracına sahiptir; zihin. Bir düğün organizasyonu olsun, bir kitap yazmak olsun, yerine getirilecek hemen her iş ya da proje temel olarak şu beş aşamadan oluşur:
1- Defining purpose and principles | 1- Amaç ve ilkeleri tanımlamak |
2- Outcome visioning | 2- Sonucu zihninde canlandırmak |
3- Brainstorming | 3- Konu üzerinde düşünmek ve fikir üretmek |
4- Organizing | 4- Organize etmek |
5- Identifying next actions | 5- Sonraki eylemleri belirlemek |
Bu aslında bir kağıt ve kalemle yapılabilecek çok basit bir şeydir; her ne kadar bir konu üzerinde detaylı ve toplu olarak düşünülmesini gerektiren büyük projeler söz konusu olabilse de genellikle kişinin, uygun bir zamanında, yalın bir şekilde vakit ve emek ayırarak yerine getirebileceği bir eylemdir. Bir yandan da bu ihtiyaç en çok kişiler için vardır, çünkü birçok büyük proje vb. iş dünyasında bir şekilde ilerletiliyordur; tam ya da eksik, bize lazım olan bu metodun, yalın ve etkili bir şekilde, kişisel dünyamıza uyarlanmasıdır. İnsanlar zaten genellikle bu planlama işini doğal olarak yapar, tek başına bu bile üzerlerinden bir yük alır.
Bir akşam yemeği planı üzerinden örnek verelim. Öncelikle bu yemeğin amacını düşünürüz, bir iş görüşmesi mi yapacağız, arkadaşlarımızla samimi bir ortamda bir araya mı geleceğiz ya da birlikte olduğumuz kişi ile baş başa romantik bir yemek mi yiyeceğiz? Öncelikle amacımızı belirledik, niyetimiz, amacımızı belirler ve hemen ardından buna ilişkin ilkeler geldi. Bunlar da örneğin yemeğe ayıracağımız bütçe, seçeceğimiz mutfak türü, sigara içilen bir yer olup olmadığı vb. şeklindedir. Amaç ve ilkelerimiz, planlama sınırlarımızı belirler. Amaç ve ilkelerin belirlenmesinin ardından zihin, kendiliğinden, bu yemeğin nasıl geçeceği, muhtemel sonuçlarının neler olacağı konusunda sonuçlar üretmeye başlar. Bu, yukarıda belirtilen iki numaralı kavram olan, sonucun zihinde canlandırılmasıdır. Bu canlandırmanın ardından ise insanın aklına doğal bir şekilde, kaçta gidelim, hava nasıl olacak, yemekte ne giysem gibi diğer sorular gelir. Bu aşama ise yukarıda konu üzerinde düşünmek ve fikir üretimi olarak adlandırılan safhadır. Bu aşamada zihnimiz, varmak istediğimiz amaç ile mevcut durumumuz arasında bir boşluk olduğunu görmüş ve doğal bir şekilde bu boşluğu doldurmak için belirli bir hiyerarşi içerisinde olmaksızın düşünce üretmeye başlamıştır. Bu aşama, planlamanın, nasıl aşamasına cevap vermektedir. Bu soru ve düşüncelerin sayısı arttıkça bunları organize etmek gereği duyarız. Bu da genellikle konu - öncelik - meydana gelme sırasına göre değişir. Örneğin, yemeğe giderken ne giyeceğiz, davet edeceğimiz kişileri ne zaman arayacağız, restauranta taksi mi yoksa kendi aracımız ile mi gideceğiz gibi soruları ya konu ya öncelik ya da meydana gelme sırasına bağlı olarak düşünürüz. Son olarak, yemek fikrinde kararlı isek, bunu hayata geçirmek için gerekli sonraki eylemi düşünür ve buna karar veririz; önce restaurant’ı mı yoksa arkadaşımızı mı arayacağız, ya da önce gitmek isteğimiz restaurant’a mı karar vereceğiz; hemen sonraki eylem nedir, bunu netleştiririz.
Örnekte görüldüğü üzere, konusu ne olursa olsun, bir sonucu elde etmeye yönelik doğal planlama süreci bu şekilde ilerler. Bir şeyi yapma isteği aklımıza gelir, sonucu gözümüzde canlandırırız, konuya ilişkin fikirler üretir ve bunları organize ederiz ve bu şeyi hayata geçirmek için bir sonraki fiziksel adımın ne olacağını belirleriz; bunların hepsini doğal bir şekilde ilerletiriz.
Yine de bu doğal planlama metodunun birçok kişi tarafından düzenli ve detaylı olarak işletilmediğini bilmekte de fayda vardır. Beş aşamalı bu metodun, elimizdeki projelere bilinçli bir şekilde uygulanması bile, pek çok takılmış, bekleyen projenin derli toplu bir şekilde ilerletilmesini kolayca sağlayacaktır; kitapta ilerlemeden siz de mevcut bir projenizi ele alıp bu beş aşamalı yaklaşımı uygulayıp lütfen kendiniz deneyin.
Şimdi daha detaylı olarak bu beş aşamanın içeriğine bakalım.
1- a. Purpose - Amaç: Ulaşılmak istenen sonuç, varılmak istenen hedefe ilişkin amaç aşaması, aynı zamanda eldeki uğraş, iş, projenin anlamını da belirler. Bu yemeğe gitmeyi neden istiyoruz? Bu toplantıyı düzenlemek neden önemli? Bu kitabı yazmayı neden istiyoruz? Bir sonuca ulaşmaya yönelik anlam duygusunu ortaya koymak son derece önemli olmakla birlikte, çoğu zaman, vakit ilerledikçe, o uğraş içerisinde amacın kaybolduğu, insanların neyi, neden yaptıklarının takibini bıraktığı, bu nedenle de kendilerini anlamsız bir koşturmaca içerisinde buldukları ve sonuçta o amaca ulaşılamadığı çokça görülür. Bu nedenle, ilk başta sorulan Bunu neden yapıyorum? Ulaşmak istediğim sonuç ne? sorularının sıkça ve belirli aralıklarla üzerinde düşünülüp gerçekten o hedefe, amaca ulaşmak için doğru adımların atılıp atılmadığı üzerine düşünmek son derece önemlidir.
Amaç sorusu bize ulaşmak istediğimiz başarıyı tanımlar, bu başarıya ulaşmak için vermemiz gereken doğru kararlar için kriterler belirler, bunun için bize gerekli kaynaklarımızı belirlememizi sağlar, amaca ulaşmak için bizi motive eder, odağımızı berraklaştırmamızı sağlar ve bu amaca ulaşmak için mümkün opsiyonlarımızı geniş tutmamızı, bunlar arasından gerektiğinde seçim yapma özgürlüğümüzü verir.
Başarı tanımı, o uğraşı yerine getirirken vardığımız ara duraklarda hangi noktada olduğumuzu, başarıya ulaşıp ulaşmadığımızı bize söyler, bizi gereksiz emek ve vakit harcamaktan kurtarır. O uğraşı yerine getirirken vermemiz gereken kararları daha sağlıklı, doğru ve amaca uygun olarak vermemizi sağlar. Bu kararları verirken elimizde bulunan sınırlı kaynakları, uğraşa yönelik olarak daha verimli bir şekilde tahsis etmemizi kolaylaştırır. Uğraşı gerçekleştirirken karşımıza zorluklar çıktığında motivasyonumuzun yüksek kalmasını sağlar. Aynı şekilde dikkatimiz dağıldığında ya da bu uğraşı neden yaptığımızı unuttuğumuzda dikkatimizi toparlayıp tekrar işe koyulmamızı sağlar ve son olarak uğraşı yerine getirirken her seferinde o sonuca ulaşmak için gerekli olan farklı tercihler arasında değişim yaparak yanlış olanları bırakıp doğru olanlara ilerlememize olanak sağlar.
b. Principles - İlkeler:
Basit, berrak amaç ve ilkeler karmaşık ve akıllı davranışa yol açar. Karmaşık kural ve düzenlemeler ise basit ve aptalca davranışlara neden olur. Dee Hock
Benzer şekilde, ilkeler de bir projenin genel çerçevesini belirlemek için son derece önemlidir. Amaç bizi ulaşacağımız sonuç konusunda hazırlıklı tutarken, ilkeler de bu amaca doğru hareket ederken dikkate alacağımız değer ve standartlarımızı belirler. Ör. karnı acıkmış olan çocuğumuzu yemeğe götürecek isek fast food’dan kaçınıp onu sağlık bir restaurant’a götürmek buna örnektir; ya da kamuda takılmış bir projenin ilerlemesini sağlamak için bir takım kolaylaştırıcı adımları atıp atmayacağımız da bizim değer ve standartlarımız ile ilgilidir. Amaca doğru hareket ederken takip edeceğimiz ilkeleri belirlemek bizi aynı zamanda doğru olmayan, etik dışı yollara da sapmaktan çoğu zaman kurtarır.
2. Outcome Visioning - Sonucu Zihinde Canlandırmak: Bir işe başlarken ulaşmak istediğimiz amaç, hedef ve buna ilerlerken takip edeceğimiz ilkeleri belirlemek doğrudur ancak ulaşmak istediğimiz sonucu somutlaştırıp berraklaştırmak da bunun bir sonraki olmazsa olmaz adımdır. Aksi takdirde bir durağa vardığımızda, gerçekten ulaşmak istediğimiz sonuca ulaşıp ulaşmadığımızı gözden kaçırabiliriz. İlk ilke olan purpose - hedef, amaç kriteri neden sorusunu cevaplarken, sonucu zihinde canlandırmak ne sorusunu cevaplar.
Odaklanmanın Gücü: Tüm araştırmalar zihnin, bir konu üzerinde yoğunlaştığı zaman çok daha verimli ve nitelikli sonuçlar ürettiğini göstermektedir. Özellikle ileriye doğru odaklanma ör. bir sporcunun çıkacağı müsabakayı zihninde canlandırması ya da bir iş insanının, katılacağı bir iş toplantısını hayal etmesi, zihni, sanki bu olaylara gerçekten katılıyormuş şeklinde düşündürmekte ve buna göre hazırlamaktadır. Bu konuda Amerikan Bilimsel Dergisi’nde yayınlanan 1957 tarihli bir çalışma, “The Reticular Activating System” ismini taşımakta, algıda seçicilik kavramını işlemekte ve insanların, yoğunlaştıkları konularda zihinlerinin sürekli çalışarak insana bu alanda farkındalık, sonuç, bilgi ürettiğini ortaya koymaktadır.
Sonuçları Berraklaştırmak: Yukarıdaki ilkenin bir temel sonucu olarak, kişi ancak detayları üzerinde zihninde yaptığını, gerçekleştirdiğini hayal ettiği şeyi, sanki gerçekten o sonuca ulaşmış gibi görebilmektedir. Daha önce yapılmış olan bir şey üzerinde düşünmek kolaydır, çünkü kişinin iyi kötü o konuda bir fikri vardır; ancak hiç yapılmamış bir amaca, hedefe ulaşılmak isteniyorsa, kişinin sık sık bunun üzerinde detaylı olarak zihinsel görüntüleme çalışması yapması gerekir. Bunun için de mutlaka “clear outcome - berrak hedef” belirlemek gerekir; berrak yani, ulaşılmak istenen sonuç ulaşılabilir şekilde yer, zaman ve nitelik olarak tanımlanmalıdır; önümüzdeki üç gün içerisinde bu makaleyi yazacağım, bir hafta içerisinde bu dilekçeyi yazmış olacağım, yarın bu ekip toplantısını 14.00’te yapacağım ve ekibin şu şu üyeleri bu toplantıya katılacak, onlarla şu şu konuları konuşacağım ve onlardan şu şu konularda sonuç üretmelerini isteyeceğim gibi. Eğer sonuçlar son derece net bir şekilde tanımlanmazsa bunlara ulaşmak çok güç olacağı gibi ulaşılıp ulaşılmadığını da anlamak, denetlemek mümkün olmayacaktır.
3. Brainstorming - Konu Üzerinde Düşünmek: Kişi, neyi, neden yapmak istediğini netleştirdikten sonra zihni, kendiliğinden nasıl sorusu üzerinde düşünmeye başlar. Bu genellikle doğal ve içsel bir süreçtir. Ancak bu süreci yazılı olarak ilerletmek ya da zihinde belirenleri bir mecraya kaydetmek bize ummadığımız olasılıkların kapısını açabilir.
Fikirleri Yakalamak: Geçmişten bugüne akla gelen fikirleri kağıda döküp bunları organize etmek ve üzerlerinde çalışmak için birçok fikir ortaya çıkmıştır. Tony Buzan’ın ortaya attığı Beyin Haritaları bu metotlardan bir tanesidir. Kullanmaktan geri durmamak gerekir.
Distributed Cognition - Dağıtık Bilişim: Araştırmalar göstermiştir ki, bir konu üzerinde detaylı olarak düşünmek, kalem - kağıt, beyin haritası, bilgisayar programı gibi dış araçlar kullanılarak bir mecra üzerinde yapıldığı zaman zihin, bu konuyu çok daha iyi işleyebilmekte, kişiye, ortaya konulan fikirler üzerinden yeni fikirler üretebilmekte ve yaratıcılığı daha da artırabilmektedir. Buna Distributed Cognition - Dağıtık Bilişim adı verilmektedir. Basit bir anlatımla bu, kişinin zihnine üşüşen düşünceleri, kendi tercih ettiği, kullanımı ve erişimi kolay bir mecraya, kaydedip, bunları düzenli şekilde gözden geçiriyor olmasıdır. Bu nedenle örneğin, basit bir kağıt kalem kullanarak, yazarak çalışmak, konu üzerinde bir beyin haritası oluşturmak ya da bir toplantı sırasında beyaz tahta kullanmak çok iyi bir fikirdir; düşünce ve yaratma süreçleri mümkün mertebe, akla gelen fikir ve düşünceleri, bu tür mecralara kaydederek ilerletilmelidir.
Brainstorming Keys - Derin Düşünmenin Anahtarları: Bir konu üzerinde derinlemesine düşünerek fikir üretmenin temelde üç anahtarı vardır. Bunlar şu şekildedir:
i. Don’t judge, challenge, evaluate, or criticize: Asla yargılama, karşı çıkma, değerlendirme ya da eleştirmedir. Bir fikrin doğru olup olmadığı sonraki aşamadır; öncelikle konu üzerinde yeterince düşünce, değerlendirme üretilmelidir ki bunlar üzerinde gerekli konuşma, görüşme, analizler yapılabilsin. Bu nedenle bir konu hakkında derin düşünmeye başlarken ilk etapta kaçınılması gereken en önemli husus, bu fikirlerin ortaya çıkmasına engel olacak yaklaşımları geride tutmaktır. Elbette yargılama, eleştirme aşaması gelecektir ancak bunun sırası sonradır; öncelikle, ilk etapta, fikirler ortaya çekinilmeden, korkulmadan konulmalıdır. İlk kriter fikir havuzunu daraltmak değil genişletmektir.
ii. Go for Quantity, Not Quality: İlk başta niteliğin değil, niceliğin peşinden koşun. Bir fikrin iyi ya da kötü olduğunu baştan bilmenin imkanı yoktur. Halbuki bir konu üzerine ne kadar çok fikir, düşünce üretilirse bunlar arasından doğruyu, nitelikli olanı seçmenin daha kolay olduğu görülür. Dolayısıyla fikir üretimi aşamasında öncelik, iyi ya da kötü olduğuna bakmaksızın, çok sayıda fikir üretmektir.
iii. Put Analysis and Organization in the Background: Bir konu üzerinde fikir, düşünce geliştirme seansı işletilirken mümkünse, o fikirle bağlantılı diğer fikirlerin analizi ya da kapsamlı organizasyonel şematik düşünceler geri plana atılmalıdır. Bu, sonranın işidir. İlk etapta yapılması gereken o konu üzerinde yalın bir şekilde yaratıcı fikirleri, düşünceleri arka arkaya ortaya koymaktır. Bu fikirlerin analiz ve diğer fikirler ile olan ilişkisi sonranın işidir.
4. Organize Etmek: Bu aşama, yukarıda belirtilen şekilde, dışsal düşüncenin bir sonraki doğal aşamasıdır. Bir proje ya da konu üzerinde zihne doluşan tüm düşünceler kağıt, bilgisayar ekranı, büyük beyaz tahta gibi bir mecraya döküldüğü zaman, zihin bunlar üzerinde daha sağlıklı, kapsamlı ve yaratıcı şekilde çalışmaya başlar; aslında bu aşamada yaratıcılık şekil değiştirmiş olur. Kişinin gerek gant chart, gerek Notion gerek MS Project ya da basit bir akıl defteri kullanarak proje adımlarını öncelik, zaman, ekip, tarih, süre gibi alt adımlara bölerek organize ettiği aşama bu aşamadır. Bu aşama, derli toplu çalışıldığı ölçüde kişinin önündeki olanak ve tercihleri de artırır.
Organize Etmenin Temelleri: Bir projeyi organize etmenin temelleri genel olarak şu şekildedir:
Identify the significant pieces - Önemli birimleri tanımla Sort by (one or more): - Bunları aşağıdaki kriterlere göre sırala components - bileşenler sequences - işlem sıraları priorities - öncelikler Detail to the required degree - gereken kadar detaylandır
5. Sonraki Eylemler: Bir proje planlamasının hemen her zaman en son adımı, bu projeyi ilerletmek için bir sonraki fiziksel adımın ne olacağı sorusunu net bir şekilde ortaya koyabilmektir. Soru: Bir sonra atmamız gereken adım nedir? sorusu olmalıdır. Kişinin gerçekten yaşama geçirmeyi istediği projelerini net bir şekilde belirleyerek bunları yaşama geçirmek için bir sonraki adımları kararlaştırması, aslında, tüm organizasyon sürecinin %90’ını oluşturur. Kişi, bu temel iki soruya verdiği cevapla aslında bütün niyeti ve önceliklerini de ister istemez samimi bir şekilde ortaya koymaktadır. Bir sonraki adım nedir sorusunun cevabı net bir şekilde ortaya konulamıyorsa, bu aynı zamanda, yukarıda belirtilen proje adımlarının sağlıklı bir şekilde atılmadığının da göstergesidir. Bu durumda, tekrar bir önceki aşamaya geri dönmek en doğru seçimdir.
Temeller:
- Projenin, her bir hareketli parçası için, bir sonraki atılacak adımı belirle
- Eğer gerekiyorsa, planlama sürecinde, projede, bir sonraki atılacak adımı belirle
Bir projeyi ilerletmek için, eğer bir bileşenin tamamlanmasından bağımsız olarak, tüm aşamaları yönünden, projeyi ilerletmek adına atılması gereken tüm adımlar net bir şekilde belirlenmişse, bu artık, projenin planlanması aşamasının makul bir şekilde tamamlandığı anlamına gelir. Proje, birden çok bileşenden oluşuyorsa, her bir bileşen için, “Bu adımla ilgili olarak başka birisinin de yapması gereken bir şey ya da yapabileceği bir katkı var mı?” sorusu da sorulmalı ve bir sonraki eylem, gerekiyorsa, optimize edilmelidir.
Eğer kişi yine de projeyi ilerletmek için yeteri derecede planlama yapmadığı düşüncesinde ise, proje üzerinde yukarıda belirtilen şekilde brainstorming - düşünce üretmeye devam etmeli ve bundan çıkacak olan sonuçları mutlaka, atılması gereken bir sonraki eylem adımı olarak proje içerisinde belirlemelidir. Durum ne olursa olsun, bir projenin ilerletilmesi için gereken bir sonraki adımın, eylemin, fiilin ne olduğunun belirlenerek kayıt altına alınması, kişinin sakin bir şekilde projenin kontrolünün elinde olduğunu hissetmesi için sahip olunması gereken en önemli alışkanlıktır.
Eğer projenin ilerletilmesi için atılması gereken adım, meydana getirilmesi gereken sonuç, kişinin kendisinden değil de bir başkasından bekleniyorsa, bu takdirde, kimden ne beklendiği de net bir şekilde belirlenmeli ve kayıt altına alınmalıdır. Bir grup planlaması söz konusu ise grubun her üyesinin, her aşamanın bir sonraki adımını bilmesi zorunlu değildir; bunu grup lider(ler)inin bilmesi ve her bir üyenin kendisine düşen sorumluluğu bilmesi yeterlidir.
Bir projenin ilerletilmesi için sonraki adımın belirlenmesi, organizasyonel berraklık sağlar ve hayaller ile gerçeklerin birbirinden ayrılmasını sağlar; ayakların yere basmasına yardımcı olur, beklentileri gerçekçi kılar; zorlukların aşılması için daha önce düşünülmemiş fikirlerin de orta yere çıkmasını sağlar.
Kişinin Ne Kadar Planlamaya İhtiyacı Vardır?: Bunun ezbere bir cevabı olmamakla birlikte, iyi bir kıstas, o projeyi aklınızdan çıkartacak kadar kendinizi rahat hissettiğinizdedir. Bir konu insanın aklında yer ettiği müddetçe, kural olarak, halen eksik bir yanı olduğu ve üzerinde yeterince düşünülerek yukarıdaki şekilde bir mecraya dökülmemiş olduğu söylenebilir. Bunun genel bir nedeni ise sonuç ve atılacak adımların tam olarak tanımlanmaması veya bunlara ilişkin hatırlatıcıların uygun bir mecraya kaydedilmemiş olmasıdır.
Genel olarak bakıldığında kişinin gün içerisinde karşısına çıkan yapılacak işlerin, projelerin aslında %80’i basit bir şekilde sonucu düşünmek ve bunun için bir sonraki eyleme karar vermekle hallolur; bunların çoğunda ayrıca bir dış mecrayı kullanma gereği bile duymayız; ör. evde yenilecek balık için dışarıdaki bir balıkçıyı arayıp eve balık sipariş etmek böyledir. Geri kalanın %15’i bundan biraz daha kompleks işler içindir; örneğin kişi evleniyorsa düğün organizasyonu ya da uzun bir tatile gidiliyorsa buna ilişkin planlama gibi; bu tür daha kompleks projeler de genellikle bir kağıt kalem ile kolaylıkla halledilebilecek planlardır. Son olarak geri kalan %5’lik bir proje kapsamı vardır ki, örneğin kişinin yazacağı yüksek lisans tezi ya da baştan sona bir dil ya da müzik aleti öğrenmek ya da kişi, örneği, koşuyorsa, bir yarışa hazırlanmak gibi, o zaman oturup, yukarıda belirtilen beş aşamayı kullanarak kapsamlı bir planlama yapmak en doğru yaklaşım olacaktır.
Daha Fazla Berraklığa Mı İhtiyacınız Var? Eğer ihtiyaç duyulan daha fazla berraklık ise o zaman biraz durup o proje üzerinde biraz daha düşünce üretmekte fayda vardır. Bu projeye başta neden ihtiyaç duyduk, hangi sonucu elde etmeyi umuyoruz, buna nasıl ulaşacağız, buna ulaşmak için gerekli yollar, zaman, kişiler kimdir, nedir vb. İnsanlar çoğu zaman sürekli eylem içerisinde bulunmaktan bir süre sonra anlamı ve hedefi kaybeder; bunun için yapılması gereken durup, daha geniş bir ölçekten proje üzerinde düşünmektir.
Daha Fazla Eyleme Mi İhtiyacınız Var? Belki de ihtiyacınız olan bir şekilde eyleme geçmek ve artık istenen sonuçları üretmektir ancak bunlar bir nedenle olmamaktadır. Burada tekrar planlama adımlarının üstünden düşünmekte fayda vardır. İlk soru, istenen sonucun ne olduğu olmalıdır. Eğer istenen sonucun ne olduğunu net bir şekilde ortaya koyabilirsek ancak işler yine de sıkışmışsa, o zaman “nasıl” sorusu üzerinde durmakta fayda vardır. Nasıl sorusunun cevabı ise sakin bir zihin ile bu konuda brainstorming - fikir üretmek olabilir. Bu aşama da fikir üretemediyse, o zaman, tekrar organizasyon konusunda düşünmekte fayda vardır. Yine de işler yürümüyorsa o zaman, bir sonraki atılacak adım ne ve bunu kim yapacak sorusunun cevabı da son derece iş görecektir.
Üretkenliğinizi artırmak için aslında size gerekli olan yeni yetenekler değil, bunları uygulamaya dökmek için gerekli olan sistematik davranışlar bütünüdür.
Planlar sizi işlerin içine katar ancak sadece eyleme geçmek bunları gerçek kılar. Will Rogers.
İkinci Kısım - Stressiz Üretkenliği Hayata Geçirmek
Dördüncü Bölüm - Başlangıç: Zaman, Yer ve Araçları Ayarlamak
Bu bölümün konusu, ilk bölümde teorik çerçevesini oluşturduğumuz konuyu hayata geçirmek için pratik yöntemler üzerinde yoğunlaşmaktır.
Yaşama Geçirmek - Hepsi Ya da Bir Kısmı - İpuçları: Bu kitapta anlatılanların tümünü kişinin yaşamına geçirmesi zahmetli, karmaşık, vakit alıcı olabilir. Bu noktada hep ya da hiç şeklinde bir yaklaşım benimsenmemeli, aksine, kişinin faydalı bulduğu fikirleri yaşama geçirmesinin, başlı başına son derece önemli olduğu, bu nedenle ne alınabilir ve yaşama geçirilebilirse kârdır yaklaşımı benimsenmelidir. Bu nedenle, bu fikirleri hayata geçirirken, gerektiği noktada kitabın içerisinde ileri geri gidip ilgili bölümleri tekrar okumak da son derece normal ve hatta faydalıdır.
Önemli taktiklerden bir tanesi, akıllıca verdiğimiz kararları daha az akıllı olduğumuz zamanlarda kendiliğinden uygulamaya yönelik adımlar atmak, buna yönelik alışkanlıklar geliştirmektir; örneğin ertesi sabah işe götürülecek bir çantayı kapıya koymak ya da spor giysilerini elimizin altında bulundurmak gibi. Benzeri bir örnek, düzenli aralıklarla takvimi açıp önümüzdeki örneğin iki haftayı gözden geçirip yapılması gereken bir şey gördüğümüzde, onunla ilgili kararı yukarıda anlatıldığı gibi vermektir. Ya da benzer şekilde yerine getirmemiz gereken projeler üzerinde düzenli aralıklarla düşünmek, daha sonradan bunlarla aniden karşılaşmak ya da yapılacakları unutmak dışında bize derli toplu bir şekilde bu projeyi ilerletmek için gerekli adımları atmayı sağlar. Ve bunları yapmak herhangi bir bilgisayar yazılımı ya da karmaşık bir sistem de gerektirmez, çoğu için bir kalem kağıt yeterlidir.
Bu bölümde anlatılan metodu uygulamak için en doğru olan, bölünmeyecek şekilde üst üste iki tam günü bu işe ayırmaktır; bunun için de en uygun zaman ya bir hafta sonu ya da başka bir tatil zamanıdır. Kısım kısım ilerlemek de mümkündür ancak başlangıçta kişinin, yaşamındaki tüm açık uçlu şeyleri tespit edip bunlar ile ilgili olarak ne yapacağına karar vermesi vakit alır ancak sonunda buna değer.
Metodu uygulamak için gerekli ikinci adım uygun bir fiziksel yer yaratmaktır; bunun neresi olduğu önemli değildir, önemli olan, elinizde bir kağıt kalem ve ihtiyaç duyduğunuz araçlar ile rahatsız edilmeden çalışabileceğiniz fiziksel bir mekan olmasıdır; bu odanızın ya da işyerinizin bir bölümü olabilir.
Ayrıca, mümkünse, işyerindeki çalışma ortamınızın benzerini de mutlaka evinizde kurmaya gayret edin; bu şekilde çalışmaya kesintisiz olarak devam ediyor olmak size büyük fayda sağlayacaktır.
Diğer yandan çok seyahat eden bir kişiyseniz, yanınızda taşıyıp fırsat buldukça kullanacağınız mobil telefon, dizüstü bilgisayar gibi imkanlar size daha da fayda sağlayacaktır. Ancak bunu yaparken bu cihazlara bu sistemi & metodu çalıştırmak için gerekli uygulamaları kurmayı ve mümkünse bu cihazları sadece bu amaçlar için kullanıp gereksiz zaman ve emek harcamamaya da dikkat etmekte fayda vardır.
Mümkünse bu fiziksel mekanınızı başkasıyla paylaşmamaya da dikkat edin. Örneğin evde eşiniz ile ayrı çalışma mekanlarınız ve araçlarınız olsun. Burada ana fikir uygun olduğunuz zaman son derece kolay bir şekilde çalışmanın başına geçip elinizin altındaki araç gereç ve dosyalar ile vakit ve emek kaybetmeksizin bir önce kaldığınız yerden çalışmaya ve sonuç üretmeye devam ediyor olmanızdır.
Başlangıçta araç gereç olarak kalem, kağıt, dosya, zımba, ataç vb. kullanmak yeterlidir. Bir önemli ipucu, proje bazında aklımızdaki yapılacakları kağıda dökerken alt alt liste halinde değil, her birini ayrı bir kağıda başlık olarak yazıp bunu sonraki adımlarını ve tarihlerini vb. o kağıt üzerinde, alt alta yazarak ilerletmektir. Böylece her bir projeyi ayrı ayrı ve bağımsız olarak ilerletiyor oluruz. Bunun için boş A4 kağıtları son derece uygundur.
Kağıt kalemle çalışırken fiziksel olarak etiketler kullanmak son derece yararlıdır; bu nedenle elimizin altında hazır bulundurmakta fayda vardır; üzerinde çalıştığımız belgeler üzerinde, özellikle kenara ayırırken, ileride bulmamız için kolay olacak şekilde, bol bol etiket kullanmakta fayda vardır.
Benzer şekilde bir arada durmasında fayda olan belgeler için de yeterince dosya ve klasör kullanmak da faydalıdır.
Elinizin altında bir takvim bulundurmak son derece önemlidir, ancak daha önce belirttiğimiz üzere, takvimi, yapılacak işler listesi olarak değil, üzerinde önceden düşünüp karar verdiğimiz sonraki adımların yerine getirme tarihlerini kaydetmek için kullanıyor olacağız.
Tüm bu çalışmaları yaparken elimizin altında bir çöp kutusu bulundurmakta fayda vardır.
Bir sonraki aşama ise bu sistemi işletmek için bir akıllı deftere ya da benzeri bir bilgisayar programına ihtiyacınız olup olmadığıdır. Burada standart bir ölçüt yoktur, hangi şekilde çalışmak size kolay geliyorsa öyle devam etmek en doğrusudur. GTD metodunu uygulamak için kağıt kalem listeler ve dosyalarla ilerleyebileceğiniz gibi bunun için özel olarak geliştirilmiş yazılımları da kullanabilirsiniz önemli olan istenen sonucu üretmektir. Önemli bir ipucu da şudur, kullandığınız araçları ne kadar seviyorsanız bu araçlarla o kadar verimli ve üretken çalışırsınız.
Ancak bunu yaparken kullanılan araçları gözde büyütmemeli ve önemli olanın bizim için araçlar değil, GTD metodu olduğunu unutmamalıyız. Kullandığımız araçlar sadece GTD metodunu efektif bir şekilde çalıştırmak içindir; bu metot için de günün sonunda önemli olan, listeleri yönetme sanatıdır; listeleri nasıl oluşturup, işletir, gözden geçirir ve kolay işleyebilirsek bunun aracının ne olduğu önemli değildir.
Gerek fiziksel olsun gerekse dijital, iyi bir dosyalama sistemi yaratmak önemlidir. Bir iş akışını yaratmaya başlamadan önce yakalayıp, arşivlediğimiz ve üzerinde çalıştığımız şeylerin, bir sistem içerisinde dosyalanması, düzensiz bir şekilde etrafımızda uçuşmaması ve yakalandıktan sonra kendilerine ait olan yere kaldırılması gerekir. İyi bir dosyalama sistemi, akışı otomatik hâle getirir.
Önemli bir tavsiye, dijital ve fiziksel bir dosyalama sistemini birlikte kullanmak; bir kaydı tutarken, onu ararken, üzerinde oynama yaparken ya da arşivlerken hangisi kolayımıza geliyorsa o yoldan ilerlemektir. Çünkü bu sistemin bizi sıkmadan eğlenceli, hızlı ve kolay bir şekilde çalışıyor olması gerekir ki bunu döndürmenin kendisi bizim bakımımızdan zahmetli hale gelip de sistemi işlemez kılmasın.
Bu dosyalama sisteminin iyi tasarlanmış olduğunun bir göstergesi, basit bir kitap notu da işlense karmaşık bir projenin bir parçası da, yapılan işlemin içten gelerek hızlı, kolay ve keyifli bir şekilde yapılıyor olmasıdır. Bunu sağlamak için özellikle yalın ve hızlı tutmak için nasıl yapmak kolayınıza geliyorsa öyle ilerleyin. Şu öneriler işinize yarayabilir:
Genel Amaçlı Kullandığınız Notlarınız Hemen Elinizin Altında Bulunsun: Çevredeki restaurantların toplu telefonları, o hafta nöbetçi eczaneler, çocuğunuzun haftalık okul giriş çıkış saatleri gibi genel nitelikteki önemli bilgiler, illaki bir dosyada değil, bir arada, topluca, hemen elinizin altındaki bir iki çekmecede vb. bulunsun. Böylelikle bunları bulup kullanıp yerine kaldırmak için gereksiz zaman, enerji harcamak zorunda kalmazsınız. Bunların işi bitince kaldırıp atın; aksi takdirde gereksiz yere birikir ve faydadan çok zarar getirmeye başlarlar.
A - Z Arasında İlerleyen Bir Tek İndeks Dosyası Kullanın: İşlemeye başladığımız veriler dosya sistemi içerisinde sayı olarak arttıkça bunlara erişmek de daha zor olmaya başlar. Bu noktada işlerin kontrolden çıkmasının bir yolu olarak, tek bir alfabetik indeks kullanın ve bunun da fazla bir alt başlığı olmasın. Ör. B. Bahçecilik - Ağaçlar, B. Bahçecilik - Saksılar gibi. Aradığınız bir şeyin nerede olduğunu kolayca alfabetik endekse bakarak bulabilmelisiniz.
Bilgisayarların bu konuda bize kolaylık sağladığı, içerikleri farklı başlıklarla, farklı etiketlerle işaretlemeye izin verip sonradan bunlar içerisinde arama yapabildiği doğrudur; bununla birlikte karmaşık bir sistem bir süre sonra hem idare etmesi hem de aradığını bulması zor bir hale gelmektedir. Bu nedenle, dosyalama ve içerik sistemi için bir yazılım kullanılıyor da olsa bunu yine son derece yalın tutmakta büyük fayda vardır.
Özellikle dijital ortamda dijital araçları kullanarak çalışmaya alışmış kullanıcılar için en büyük tehlike, yakalamanın son derece kolay olup sıklıkla kullanılması; buna karşılık durmaksızın biriken dijital içeriğin bir süre sonra kişinin altından kalkmakta zorlandığı, daha da önemlisi pasif bir halde durarak, kişinin aktif bir şekilde bunları kullanmaksızın yaşamına devam ettiği durumdur. Kişinin aslında daha ilk başta bu şeyleri, başka bir şeyi üretmek için kullandığını düşündüğümüzde, pasif şekilde biriken içeriklerin kişiye bir fayda sağlamayacağı da açıktır. Dolayısıyla dijital olarak yakalanan içeriklerin dahi akıllıca işlenmesinde büyük fayda vardır.
Bu konuda son olarak, eğer belirli bir alanda yakalanıp biriktirilen içerik adet ve hacim olarak çoğalmadığı sürece bunu genel indeks içerisinde bulundurmakla yetinmek ve ancak büyüklüğü belli bir ölçünün üzerine çıkığı ölçüde bunlar için ayrıca bir alt başlık oluşturmakta fayda vardır.
Yeni Bir Dosya - Klasör Oluşturmayı Kolay Hale Getirin: Yakalanacak yeni bilginin farklı olması durumunda yeni bir dosya - klasörün altına girecek olması dolayısıyla, bunu kolaylaştırmak için elinizin altında ya fiziksel olarak dosyalar bulunsun ya da bilgisayarda kolaylıkla bunu yapabilir olun.
Yeterince Yeriniz Olduğundan Emin Olun: Dosyalarla çalışmanın doğru bir yolu, hiçbir zaman içlerini ağzına kadar doldurmamak ve mutlaka elimize alıp içerisinde arama yaptığımızda bize kolay bir çalışma imkanı sunmasıdır. Ağzına kadar dolu dosya ve klasörler, psikolojik olarak bizi, onlar içerisinde çalışmaktan iter; bunun için ara ara bu klasörleri gözden geçirip gereksiz olan içerikleri atmakta, eğer içerikleri doluyorsa hemen yeni bir klasör alarak rahat bir şekilde çalışmaya devam etmekte fayda vardır. Bunun için özel bir zaman ayırmaya da gerek yoktur; haftada bir on, on beş dakika, gerek fiziksel gerek bilgisayardaki dosyaları şöyle bir gözden geçirip ne olup bittiğine bakmak yeterli olacaktır.
Dosya ve İçeriklerinizi Mümkün Olduğunca Etiketleyin: İçerik yakalayıp biriktirdikçe, bu fiziksel de olabilir dijital de, ileride ona ihtiyaç duyduğunuzda içeriğinde ne olduğunu kolaylıkla anlayabilmeniz için, dosya veya klasörleri, içerikleri hemen ve etkili bir şekilde etiketleyip içeriğini tanımlanabilir hale getirin. Önemli kabul edip etiketlemeden bir köşeye attığınız içerikler düzenli bir şekilde dosyalanmış kabul edilmez; onlar sadece bir köşeye gelişigüzel bırakılmıştır, aslında bir işe yaraması da zordur.
Yılda En Az Bir Kez Gereksiz Dosyaları Silin: Evi düzenli olarak temizlemek gibi, yılda en az bir kez bile olsa aslında daha fazla ama en azından düzenli aralıklarla yakalayıp biriktirdiğimiz içeriklerin üzerinden geçmek unuttuklarımız için bir sonraki eylem adımını belirlemek, gereksiz olduğunu gördüklerimizi silip atmak, hata ve yanlışlık olduğunu gördüklerimizi tekrar ele almak son derece önemlidir. Bunu yapmazsak içeriklerin, dosyaların, klasörlerin ne kadar kısa süre içerisinde kontrolümüzden çıktığını fark edemeyiz bile.
Özellikle referans ve destek malzemeleri birike birike öyle bir yer kaplar ki bunlar ile derli toplu bir şekilde baş etmezsek sadece bunları kullanamamakla kalmayız diğer yandan diğer lazım olan şeylere erişimimizi de zihnen ve fiziksel olarak engellerler. Bu gibi materyal genellikle stratejik ve acil olarak elimizin altında bulunması zorunlu olmayan materyal niteliğinde olduğundan, bunları gerek fiziksel gerekse dijital olarak düzenli bir şekilde dosyalayıp gözümüzün önünden uzakta ve içlerinden bir şeye ihtiyaç duyulduğunda kolayca erişilebilecek şekilde bulundurmakta fayda vardır. Böylece hem sürekli gözümüzün önünde durarak zihnimizi bulandırmazlar hem de diğer önemli içeriklerin önüne geçmezler.
Bütün bunları yapıp yer ve zamanı ayarladıktan sonra metodu uygulamaya başlamadan önce son bir kez bu süre boyunca yapmanız gereken bir şey olmadığından emin olun ki bir kez uygulamaya başladıktan sonra kesintisiz bir şekilde başladığınız işi tamamlayabilin.
Beşinci Bölüm - Yakalamak: Şeylerinizi Kuşatmak
Bu bölümün amacı, şeyleri yakalamanın detaylarını belirlemektir. Yukarıda da belirtildiği üzere, vakit ayırıp, şeylerin tamamını yakalamak, bu işin ilk adımıdır. Bu nedenle fırsat oldukça yakalayıp kayıt altına alma meselesine mutlaka vakit ayırmak gerekir. İnsanın, yaşamındaki bütün “şey”leri kayıt altına alması “su gibi bir zihne” sahip olmanın ilk adımıdır.
Tecrübeler, bir insanın, yaşamındaki tüm fiziksel mekanlar, dolaplar, aklındaki hususlar vb. üzerinden giderek bunları kayıt altına alma sürecinin bir ile altı saat arasında bir zaman aldığını göstermektedir. Eğer, bu aşamada, yaşamınızda olan tüm şeyleri kayıt altına almazsanız, aklınızın bir köşesi, küçük bile olsa, geride kalan o parçalara gidecek ve zihninizin tam bir berraklığa kavuşması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, bu en önemli aşamada, hiç üşenmeden, yaşamınızdaki “şey”leri bir kez ve tam olarak kayıt altına almanız çok önemlidir; ilerdeki kayıt ve değişiklikler bu ilk kayıtlar üzerinden ilerleyeceği için bu kadar fazla vakit almayacaktır.
Yine de şunu unutmayın, ne kadar uğraşırsanız uğraşın, yaşamınızın %100’ünün düzenli bir şekilde kayıt altında olması hiçbir zaman mümkün olmayacaktır; ancak önemli olan bu değil, bir kez sizin için önemli olan şeyleri olabildiğince kayıt altına alıp bu kayıtları düzenli aralıklarla gözden geçiriyor olmanızdır.
Burada bir önemli nokta da, “şey”lerinizin ne olduğunu berraklaştırmaya çalışmadan önce bunları toplamayı tamamlamış olmaktır. Böylece 1. kişi, ne kadar yoğun bir bilgi ile baş ettiğini bilebilir, 2. buna göre yaptığı işin ne kadarını tamamladığını kolaylıkla görebilir, 3. sonraki adımlar olan berraklaştırma ve organize etme safhasına geçilince, bu safhanın ortasında kişinin karşısına çıkan toplanmamış “şey”leri toplamak için tekrar geriye dönülüp zaman ve emek sarf etmeye gerek kalmaz. Bu nedenle sabırlı olup bu aşamayı tamamlamak önemlidir.
Toplama aşamasındaki ilk adım, fiziksel olarak bir yeri incelemeye başlamak ve oraya daimi olarak ait olmayan şeyleri bir araya getirmektir. Örneğin, şeyleri şu dört kategori altında derleyebiliriz; bu kategori altında yer alan nesnelere herhangi bir eylem tanımlamaksızın yerinde bırakmamız doğru olur.
Kaynaklar: Düzenli olarak kullandığınız şeylerdir. Ör. kırtasiye malzemeleri ve kağıt, defter vb.
Başvuru malzemeleri: Bilgi edinmek için düzenli olarak başvurduğunuz şeylerdir. Ör. yemek broşürleri, takvim, iş kartları, telefon defteriniz vb.
Dekorasyon malzemeleri: Çerçeveli fotoğraflar, çiçek saksıları, benzer nitelikli dekoratif objeler.
Araç - Gereç: Bilgisayar, lamba, telefon gibi kullandığınız demirbaşlar.
Bu dört başlık altında yer almayan her şeyi, sepetinize atmaya başlayın. Bu şeyler, kütüphanenizde yer alan kullanılmayan eşyalar olduğu gibi, bilgisayarınızda olan ve çoktan silinmesi gereken kimi eski kayıtları da içerir.
Bu sürece başladığınızda, sığdırmaya çalışacak çok şeyinizin olması, elinizdekileri yakalamayı bırakmaktan vazgeçmeniz, zaten bir kısım şeylerinizi kısmen de olsa kategorize etmiş olmanız ya da karşılaşıp da yerine getirmeyi unutmuş olduğunuz şeylerle karşılaşarak sürecinizin sekmeye uğraması mümkündür.
Eğer yakalama safhasında fiziksel olarak büyük nesnelerle karşılaşırsanız, bu aşamada üzerlerine bir etiket ve tarih koyup, bunun notunu defterinize almanız en sağlıklı şeydir.
Yakalama sırasında, atmanızın doğru olduğuna hemen karar verdiğiniz nesneler karşınıza çıkarsa durmayın ve bunları hemen atın; ancak bir nesneyi ne yapacağınız konusunda karar vermek uzun sürüyorsa, sakın buna şu anda takılmayın ve berraklaştırma aşamasını bir sonraya bırakın; yakaladığımız şeylerle ne yapacağımızın kararını vermek, bunları yakalamak dışında farklı bir zihni aktivite gerektirdiği için şu anda bunlar üzerinde düşünmek, yakalama eylemimize ket vuracaktır.
Şu anda yaptığımız şey, yakaladığımız şeyleri en kısa zamanda belirlemek ve kayıt altına almaktır; bunlara ne yapacağımız daha sonranın işidir.
Bu aşamada, maalesef, birçok kişi, şeyleri yakalamaya başladıktan sonra, yakalama işini bitirmeye fırsat bulamadan, bunlar hakkında karar verip, organize etme tuzağına düşerler. Maalesef bu metot, karar verme ve organizasyon süreçlerinin genellikle uzun sürmesi nedeniyle, yakalama aşamasının hiç bir zaman sağlıklı bir şekilde sona erdirilememesine yol açar. Bundan kaçınmaya dikkat etmekte fayda vardır.
Elinizin altında bir şekilde hazırlamış olduğunuz bir liste olsa da, bu listeye dayanmamak ve yakalamaya baştan başlamak daha sağlıklı olacaktır.
Son olarak kişinin karşısına çıkan şey ise yakalama sürecini başlattıktan sonra karşısına çıkan kimi şeylerin, özellikle zamana bağlı olup da süresinin geçtiği anlaşılmışsa, bunlar karşısında ne yapılması gerektiğidir. Yapılması gereken, o şeyin o anda yapılmasında, yakalama sürecinin bölünmesinden daha büyük bir fayda olup olmadığını kişinin kendisine sormasıdır. Eğer bu şey, yakalama sürecinden sonraya kadar bekleyebilecekse bunu sonraya bırakmak; bekleyemeyecek kadar önemli ve acilse hemen o anda yapıp tamamlamak en doğrusudur. Bu tür bir şeyler için, ayrı bir “acil & önemli” başlığı oluşturmak ve o anda yapılmayacak ama kısa zamanda yapılması gereken şeyleri buraya kaydetmekte fayda vardır.
Önce masaüstünüzle başlayın. Birçok kişi çalışma masalarının üstünü, kendileri için önemli olan şeyleri bulundurmak için kullanır; bu şeyler zamanla birikir ve yönetilemez hale gelir; kişi de bunların içerisinde ne olduğunu unutur. Bu nedenle masa üzerinde yer alan tüm belge, not, kartvizit, kağıtları tek tek elden geçirin; hepsini bir yerde toplayın; tek başına bunları bir yerde toplayıp masanızın üzerini boşaltmış olmanız bile sizi rahatlatacaktır. Bunu yaparken, masanızın üzerinde bulunan ama hakkında başka fikriniz olan bilgisayar, telefon, dekoratif objeler varsa, bunlara ilişkin notlarınızı da yazın.
Bir sonraki adım çekmecelerdir. Çekmecelerinizi tek tek ortaya döküp içindekileri inceleyin; oraya ait olmayan ya da bir eyleme bağlanması gereken şeyler var mı? O andaki zamanınızın uygunluk durumuna göre ya bunları, daha sonra ne yapılacağına karar vermek üzere, masaüstü eşyalarınızın derlediğiniz yere koyun ya da vaktiniz varsa veya acilse, bunlara bağlanmış bir eylem varsa, bu eylemi hemen yerine ya da bu eşya ile ne yapacağınızı bloknotunuza kaydedin.
Tezgah üstleri sonraki adımdır. Teker teker tezgah üstlerinde bulunan eşyaların üzerinden geçin; çoğunlukla unutulmuş faturalar, postalar, belgeler, kitaplar, eşyalar göreceksiniz. Bunlardan hemen yerine koyabileceklerinizi yerine koyun; içlerinde bir eyleme bağlı nesneler varsa bunları ya listenize yapılacak iş olarak not edin, ya da acilse o anda yerine getirin. Bu şeyler ile ne yapacağınıza karar vermekte zorlanıyorsanız, biraz önce derlemeye başladığınız eşyaların yanına koyun; bunlarla ilgili olarak ne yapacağımıza daha sonra karar vereceğiz.
Dolap içlerini inceleyerek devam ediyoruz. Genellikle dolap içlerinde ne olduğu unutulur. Bu nedenle arada bir içlerini inceleyerek, içlerinde bulunan şeylere halen ihtiyacımız olup olmadığını belirlemek önemlidir. Bu aşamada da eşyaları incelemeye başlayın ve atılması gerekenler varsa atın; ne yapacağınızı bilemediğiniz eşyaları da derlediğiniz diğer eşyaların yanına çıkartın; benzer şekilde bu eşyalara bağlı bir eylem bulunuyorsa, ya aciliyet ve önem durumuna göre o anda yapın ve aradan çıkarın ya da sonra yapmak için acil / önemli işler listenize kaydedin.
Yüzeyler, duvarlar ve raflar da sonraki doğal aşamadır. Bu yüzeylerin üzerinden teker teker geçerek oraya ait olmayan nesneleri bulun; diğerlerini inceleyin; sizin için daha fazla önemi olmayan ya da gereksiz olanları hemen ya yerine kaldırın ya da atın; benzer şekilde bu eşyalara bağlı bir eylem bulunuyorsa, ya aciliyet ve önem durumuna göre o anda yapın ve aradan çıkarın ya da sonra yapmak için acil / önemli işler listenize kaydedin.
Ekipman, mobilya ve sabit eşyalar da bu aşamada son bölümdür. Uzun zamandır aklımızda olan ancak sürekli ertelediğimiz fikirler bu aşamada kayıt altına alınmalıdır. Örneğin bir bilgisayarın hafızasının artırılması, bir mobilyanın tamire gönderilmesi, bir aydınlatmanın lambasının değiştirilmesi gerekiyordur; bunlara ilişkin hemen yapılabilecek olanlar sınırlıdır; bu nedenle, yapılması gerekenleri, yukarıda tutmaya başladığımız listenin devamına yazmakta fayda vardır.
Diğer Yerler: Burada bir işyerini temel alarak temel bir yakalama sırasının üzerinden geçtik; ancak zihninizin tamamen berrak hale gelmesini istiyorsanız, bu yaptıklarımızı, yaşamınızı geçirdiğiniz, şeylerinizi bulundurduğunuz ev, yazlık, tekne ya da diğer mekanlarda da benzer bir sistematik içerisinde yerine getirmekte zorunluluk vardır; aksi halde hiç bir zaman tam bir berraklığa kavuşamazsınız. Burada, “o yer önemli değil” tuzağına düşmemek ve mutlaka elden geçirmek son derece önemlidir.
Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli husus, bu metodun, kesinlikle şeylerin atılmasına yönelik bir minimalizm yaklaşımı olmadığıdır. Kişinin, tamamiyle uygun yer durumuna göre, plak arşivini ya da eski dava dosyalarını biriktirmek istemesi normal ve bir ölçüye kadar da doğaldır. Hatta, kişinin uzaklaştırdığı, gözünün önünden kaldırdığı bir takım nesne veya nesneler, aklının sürekli o nesnelerde kalmasına yol açacak ise elinin altında bulundurmasında da fayda vardır. Çünkü burada anlatılan metodun temelde yapmaya çalıştığı, kişinin ekosistemi içerisinde bulundurduğu şeyleri etkili bir şekilde kontrolü altında tutarak, sadece gerektiğinde dikkat alanı içerisine alması ve enerji, zaman ve dikkatini sadece bu şeylere yoğunlaştırabilmesine fırsat vermektir. Kişi için mutlaka elinin altında bulunması gereken şeyler, bir listeye kaydedilmiş ve bunlara uygun eylemler düzgün bir şekilde tanımlanmış olduğu müddetçe, yine kişinin gözünün önünde dahi bulunabilir; buna kişinin kendisi karar verecektir.
Zihni Toparlama - Fikirlerin Üzerinden Geçme: Fiziksel yakalama sürecinin ardından gelen süreç ise zihni yakalama sürecidir; çünkü kişinin aklında her zaman bitmemiş, tamamlanmamış, yapılması gereken işler, fikirler, projeler mutlaka yer alır; insanın zihnini boşaltmadan zihnini berrak hale getirmesi mümkün değildir. Bunun için önerimiz, bir tomar kağıt alıp, sakince masa başına oturmak ve aklımıza gelen tüm fikirleri önem ve niteliklerine bakmaksızın, ayrı ayrı kağıtlara yazmaya başlamaktır. Bu fikir ve düşünceleri alt alta tek bir sayfaya yazmamak, her biri için ayrı birer kağıt ayırmak son derece önemlidir; çünkü ileride bunlar üzerinde düşünürken, her birinin devamını getirmek için ayrıca notlar almamız gerekecek; alt alta alınan düşünce ve notlarda bunu yapmak sağlıklı ve kolay değildir. Bu nedenle aklınıza gelen her bir düşünce için mutlaka bir kağıt ayırıp herşeyi not edin; bunlar mesela, saçımı kestirmem lazım gibi basit bir şey olabileceği gibi, yüksek lisans tezimi yazmam ya da şu yeni gelen filme gitmem gerek gibi birbirinden tamamen bağımsız ve içerikleri farklı şeyler olabilir; bunun hiçbir önemi yoktur; bu aşamada önemli olan kişinin, aklındaki her şeyi, bu kağıtlara dökmesidir.
Fiziksel ve zihni şeylerin yakalanması, derlenmesi ve önümüze derli toplu konulmuş olması bu aşamanın amacıdır. Yukarıdaki çalışmanın tamamlanması ile bu süreç büyük oranda yerine getirilmiş olur. Ancak elbette tüm bu yakalama süreci bu işin daha başlangıcıdır; ardından bir sonraki aşama olan Yakaladıklarımızı Boşaltma süreci gelecektir.
Altıncı Bölüm - Berraklaştırmak: Sepetinizi Boşaltmak
Bir önceki yakalama aşamasının ardından sonra gelen aşama ise, kayıt altına alınan şeylerin berraklaklaştırılmasıdır. Bundan kasıt, bu şeylerin hemen eyleme dökülmesi değil, tek tek ele alınarak bunların ne olduğu, anlamı ve bunlarla ne yapacağımızı berraklaştırmak, net bir hale getirmektir.
Örneğin, yakaladığınız şeyler arasında arkadaşınız Ali / Ayşe’yi telefonla aramak varsa, bu aşamada yapılacak olan, bu şeyin bir eyleme bağlı olduğunu belirleyerek, bu eylemi hangi gün ve saatte, hangi içerikle yerine getireceğinizi takviminize işlemek olacaktır. Tavsiyemiz, şeyler sepeti içeriklerini yerine getirmeye başlamadan önce bu altıncı ve bir sonraki yedinci bölümü okumanızdır.
Tecrübe göstermektedir ki bu sistemi uygulamaya başlayan insanların en çok zorlandıkları aşama, yakalanan şey ile ilgili olarak ne yapılacağına karar verdikten sonra, bu kararların hangi organizasyonel sistemler içerisinde yerine getirileceğini belirlemektir.
Burada bir tavsiye, bu aşamaya başlamadan önce eğer bir cep telefonu uygulaması ya da bilgisayar programı kullanıyorsanız veya kağıt / kalem kullanarak gerçekleştirecekseniz, bu araç gereci öncesinden hazır ve tamamiyle boş hale getirmek ve sonrasında bunlarla uğraşarak vakit kaybetmemek, bu çalışmaya tertemiz bir ortam üzerinden başlamaktır. Yine bu mecra üzerinde “aramalar”, “hatırlatmalar” gibi size anlamlı gelecek üst başlıklar oluşturmak da faydalıdır; sepetimizi boşaltırken karşımıza çıkanları kolaylıkla bu kategoriler altına yazarak ilerleyebiliriz.
İşleme İlkeleri
- Her zaman ilk önce listenin başındaki şeyi tamamla,
- Bir seferde bir şey ile uğraş, bunu tamamlamadan listedeki bir sonraki şeye geçme,
- Üzerinden geçtiğin bir şeyi kesinlikle sepete geri koyma ya da orada bırakma.
Bu üç ilke, sepetimizi işlerken temel kurallarımız olacaktır.
Sepetimizin listesi aşağıya doğru rastgele yazılmış olduğu için üzerinden geçerken bazı şeylerin, diğerlerinden acil ve önemli olduğunu görecek, içgüdüsel olarak, listenin üzerindeki, sıradaki şeyleri işlemek yerine önceliği bunlara vermek isteyeceksiniz; bu büyük bir hatadır, asla yapmayın ve sıralamayı katı bir şekilde takip edin, bir şeyi işlemeyi bitirmeden sakın sonrakine geçmeyin.
Burada kural, sepetteki şeylerin, içerikleri ne olursa olsun, eşit önemde işlem görmesidir. İşlemekten kasıt asla sepet listesi içeriğine göz atmakla yetinmek değil, bir şeyin ne olduğuna karar verdikten sonra, bununla bağlantılı eylemi belirlemek ve bu eylemin yerine getirilmesini organize etmektir.
Hızlı Göz Atmalar Asla Berraklaştırma Anlamına Gelmez
Bu aşamada sıkça üzerine düşülen bir başka tuzak ise, sepet listesinin düzenli olarak vakit ayırıp üzerinden geçip boşaltmak yerine, arada bir hızlıca gözden geçirilmekle yetinilmesi ve liste içerisinde o anda kişiye kolay, eğlenceli, çabuk görülen hususların elden geçirilerek sahte bir tamamlanma hissine kapılmaktır. Bu listeyi arada bir gözden geçirip atlanılan bir şey olup olmadığını kontrol etmek elbette önemlidir ancak bu hiç bir zaman listenin derli toplu bir şekilde işlenmesi anlamına gelmediği gibi, aksine liste içeriğinin hiç bir zaman düzgün bir şekilde boşaltılamamasına yol açtığı için son derece zararlıdır da. Bu tür bir davarnıştan mutlaka kaçınmak, sepet listesinin düzenli olarak vakit ayrılarak yukarıdaki ilkelere uygun olarak işlenmesini temel bir alışkanlık haline getirmek gerekir.
LIFO mu FIFO mu?
Sepet, bir işleme istasyonudur, çöp kutusu değil; şeyler buraya gelir, işlenir ve çıkar, asla burada kalmaz.
LIFO - last in first out; son giren ilk çıkar, FIFO ise - first in first out; ilk giren ilk çıkar anlamına gelir; çalışmamız bağlamında önemi, sepet listesini işlerken, bu listenin önceden bugüne doğru mu yoksa bugünden geriye doğru bir yaklaşımla mı ele alınacağı anlamına gelir. Sorunun cevabı, kural olarak, yukarıdan aşağıya, önceden bugüne doğru gelmesi gerektiği ancak aslında bunun bir önemi olmadığı, kararın kişinin kendisine kaldığıdır. Sonuç olarak liste ne şekilde işlenirse işlensin, düzenli bir şekilde ele alındığı sürece zaten içerisindeki öğeler çok fazla olmayacak, işlendikten sonra siliniyor olacaktır.
Bir genel kural, e-postalar için söylenebilir; genellikle zaman olarak sonraki e-postalarda, genellikle, bir konuda önceden gelen üst üste tartışma ve görüşler ile konu ilerletildiği için, e-postaları işlerken, tarih olarak sondan başa doğru geriye gitmek daha mantıklıdır; böylelikle konunun bütünlüğünü de kaybetmemiş olursunuz.
Her Seferinde Sadece Tek Bir Şeyi İşleyin
Sepet listesi işlenirken en çok karşılaşılan hatalardan bir tanesi de kişinin listedeki sırası gelen şeyi işlerken ne yapacağına karar verememesi, bu arada listede çok daha kolay başka bir şeye gözü takılması, elindekini bırakıp bu diğer şeyi işlemeye başlamasıdır; bu ise çok tehlikelidir.
Şöyle bir bakış açısının faydalı olduğu düşünülmelidir: nasıl fiziksel olarak bir evi temizlemek biraz da olsa zahmet gerektiriyor, arkasından da yorgunluk doğuruyorsa, sepet listesini işlemenin de belirli ölçüde zihni zahmet gerektirmesi ve kişinin harcadığı çaba sonucunda yorulması gayet normaldir; sepet listesini işleme işini, sırf zihni bir faaliyet olduğu için kolay, basit, zahmetsiz bir faaliyet olarak algılamak son derece hatalıdır. Sepet listesini işlemenin, şeyler ele alındığında, bunlar üzerine kuvvetli bir düşünme süreci gerektirdiği gözden kaçırılmamalıdır.
Sonuç olarak, liste işlenirken, bir seferde bir şey işlenecek, bunun üzerinde etkili bir düşünme ve karar verme süreci işletilecektir.
Çoklu Görev İstisnası
Bazı kişiler, listeyi işlerken, sırası gelen şeyi doğru işleyebilmek için bir süre dikkatlerini ondan başka şeylere çevirip dolaylı bir düşünme ve karar verme metodu uygulamayı alışkanlık haline getirmiştir. Siz de bu kişiler arasındaysanız, istisnayı genişletmemek kaydıyla ve her seferinde karar verme sürecini bir - iki dakika ile sınırlı tutmak üzere, listede sıradaki şeyi işlerken, kısa bir süre, başka şeyler üzerinde düşünerek, karar vermek sürecinizi tamamlayabilirsiniz; bu durum, her seferinde sadece tek bir şeyi işlemenin istisnasıdır.
Sepetteki Hiç birşey Çıktıktan Sonra Tekrar Sepete Geri Girmez
Önemli kurallardan bir tanesi de, sepet listesini işlerken, ele aldığımız şey üzerine mutlaka bir karar vermek, o şeyi asla sepette bulundurmaya devam etmemektir. Sepet, tek yönlü geçici bir işleme mecrasıdır; şeyler burada işlenir ve sepetten çıkar; asla burada kalıcı olmazlar ve geri girmezler. Sepet listesini işlerken sürekli olarak şeyleri gözden geçirip bunlarla ne yapacağını bilemeden orada bırakmaya devam etmek son derece kötü bir yaklaşımdır. Biliminsanları, “karar verme yorgunluğu”nu tanımlamıştır; beyin, sürekli karar verdiğinde enerjisini tüketmekte ve yorulmaktadır; listeyi işlerken bir şey hakkında karar verememek de aslında olumsuz anlamda bir karar vermek anlamına gelir ve zihni yorgunluğu artırır; bundan kaçınmak gerekir.
Anahtar İşleme Sorusu: Bu Şeye İlişkin Atılacak Bir Sonraki Adım Nedir?
Sepet listesindeki şeyleri tek tek işlemeye başladığımız zaman, her biri için önemli bir karar vermemiz gerekir. Bu kural olarak kolaydır ancak hızlı ve etkili bir düşünme süreci gerektirir. Örneğin listenin ilk sırasında yer alan hususa ilişkin olarak, birisini mi aramamız gerekiyor yoksa bu şey hakkında internette öncelikle bir arama mı yapmamız gerekiyor, veya bunun için bir başkasından gelecek olan başka bir veri mi bekleniyor ya da bu şey ile ilgili olarak birisine bir e-posta mı göndermemiz gerekiyor vb. Bu şeyin niteliği, bununla ilgili olarak yapılacak eylemi, atılacak bir sonraki adımı belirleyecektir.
Peki Ya Bu Şey Bir Eylem Gerektirmiyorsa?
Sepet listesinde yer alan bazı şeylerin herhangi bir eylem gerektirmiyor olması son derece doğaldır. Bu kategoriye giren şeylere ise şu üç başlık altında yaklaşmak gerekir:
- Çöpe atın,
- Olgunlaşması için bekleyin
- Başvuru - referans malzemeleri arasına kaldırın.
Çöpe Atın
Bir çok kişi, sepet listesini işlerken, aslında atılması gerektiği halde unutulmuş ve bir köşede boş yere birikmiş ne kadar fazla şeyi olduğunu hayretle görür. Siz de böyle bir durumla karşılaşırsanız şaşırmayın. Sepet listesinin üzerinden düzenli olarak geçerek, bunları yukarıdaki ilkelere uygun olarak işlemek, kişiye, yaşamındaki şeylerle ilgili olarak ne yapılması gerektiği kadar ne yapılmaması gerektiğini de öğreten faydalı bir süreçtir. Çöpe atılması gereken şeyleri gereksiz yere biriktirmemek bu anlamdadır.
Yine de şeyleri işlerken, bunları çöpe atıp atmamak konusunda kararsız kaldığınız zamanlar olabilir; bununla ilgili temel iki ilke ise;
- Kararsızsan, at gitsin;
- Kararsızsan, sakla.
ilkeleridir; bunlar birbiri ile çelişmez ve kişinin hangi ilkeyi kendi ihtiyaç ve alışkanlıklarına uygun olarak seçtiğine göre değişir. Kişinin iki yaklaşımdan herhangi birisini seçmesi mümkündür; burada tek kural, kişinin bu kararı verirken duygusal değil gerçekçi olması, somut veriler üzerinden bir şeyi atmaya ya da saklamaya karar veriyor olmasıdır.
Listenizdeki kimi şeylerin, başvuru - referans malzemesi olduğuna inanıyor, ileride bu malzemelere işinizin düşeceğini aklınızdan geçiriyor ve fiziksel yeriniz de uygunsa, bu şeyleri çöpe atmak yerine referans malzemeleri arasına kaldırın.
Şunu unutmayın: Çok fazla bilgi sahibi olmakla çok az bilgi sahibi olmak arasında bir fark yoktur; ikisinde de kişi, ihtiyacı olduğunda ihtiyacı olan bilgiye ulaşmakta güçlük çeker; ilk halde çokluktan; ikinci halde yokluktan; iki durum da aslında aynıdır.
Burada anahtar seçim, listedeki şeyin, listeden çıkarılması için kendisine bağlı bir eylem bulunup bulunmadığıdır; önemli olan bunu belirlemektir. Bir şeye bağlı bir eylem bulunmuyorsa bu malzeme ile yapılabileceklerin bir sınırı yoktur ve bunun kararı kişiye aittir.
Günümüzde bilgi işlem donanım ve yazılımlarının gelişmesi, birçok bilgi kaynağını, ileride referans malzemesi olarak kullanmak üzere işimizi son derece kolaylaştırmaktadır. Pratik bir öneri, fiziksel bilgi içeren belgeleri, mümkün olduğunca tarayıcı ya da cep telefonu kamerası vb. kullanarak dijital hale getirerek elimizin altında kolaylıkla ihtiyacımız altında bulabileceğimiz, arama fonksiyonları gelişmiş olan mecralarda tutmak, fiziksel nüshalardan kurtulmak yönündedir. Bu noktada önemli olan, düzenli aralıklarla, referans - başvuru malzemesi olarak bir kenara ayırdığımız şeyleri gözden geçirmek, bizim için hala geçerli ve gerekli olduklarını teyit etmek, burada da gereksiz yığılmalara izin vermemektir.
Olgunlaşması İçin Bekleyin:
Sepet listenizde muhtemelen, şu anda yapılacak bir şeyi olmayan ancak ileride olması muhtemel birtakım şeylere denk geleceksiniz. Örneğin, katılmayı düşündüğünüz ancak karar vermek için programınızın netleşmesini beklediğiniz bir konferans davetiyesi ya da yatırım yapıp yapmama kararını vermek için finansal durumunu incelemek istediğiniz bir şirkete ilişkin mali bülten ya da seneye çıkmak istediğiniz bir tatil programı gibi.
Bu şeylerle uğraşmak için iki yol önerilebilir:
- Bu şeyleri, bir Belki / Birgün listesine kaydedin ve bu listede takip edin,
- Takviminizde, bu şeyler hakkında ne zaman karar vereceğinize ilişkin olarak bir kayıt oluşturun.
Bu gibi şeyler üzerine o anda bir karar vermemekle birlikte, daha sonra karar vermek üzere belirli bir yere kaydetmek ve sonrasında üzerinden geçmek de kişinin zihnini boşaltabilmesi için gayet doğru bir davranış olacaktır.
Başvuru - Referans Malzemeleri Arasına Atın:
Sepetinizdeki listenin üzerinden geçerken, kimi öğelerin o anda kendilerine bağlı bir eylem bulunmadığı halde ileride, üzerinde çalıştığınız proje ve konular için kullanışlı olduğunu göreceksiniz. Bunun için ideal olan, yukarıda dördüncü bölüm altında anlattığımız üzere, bu şeyleri takip edebilmek için uygun bir mecra yaratmış olmanızdır. Dolayısıyla sepet listemizde bu tür şeylere denk gelince doğru olan bu şeyleri, bu mecraya kaydederek ilerlemektir.
Burada bir önemli hatırlatma, oluşturduğunuz mecranın sürekli olarak elinizin altında bulunan, kullanımı kolay bir mecra olması gerektiğidir; aksi halde, bir kenara ayırdığınız bu şeyleri sadece başka bir yığında üst üste stokluyor olacaksınız ve size bir faydası olmayacaktır. Tecrübe, en kısa yoldan ulaşılamayan bir başvuru - referans içeriğinin aslında hiç ulaşılamayacak anlamına geldiğini göstermektedir. Bunun için kenara ayrılan malzemenin üzerine gerektiği ölçüde etiket vb. eklenerek kolayca bulunabilmesine de olanak sağlanılmalıdır.
Benzer ilkeler dijital malzemeler için de geçerlidir; dijital belgelerinizin daima aradığınızda kolayca bulmak üzere elinizin altında bulunması son derece önemlidir; bunun için bulut tabanlı depolama çözümleri ve bunlar içerisindeki detaylı arama araçlarını kullanmak iyi bir öneri olacaktır. Anahtar ilke, bunları elimizin altında bulundurmak, içeriğine kolayca ulaşmak ve bu materyali düzenli olarak gözden geçirip sürekli güncel tutmak ve vakti geldiğinde bu malzemeyi takip ettiğiniz bir proje ya da görev için kullanmaktır.
Peki Bu Şey Bir Eylem Gerektiriyorsa, Bu Eylem Nedir?
Tüm bu metodun belki de en önemli sorusu budur. Sepetinizde yer alan bir şeye ilişkin atılması gereken bir adım, yerine getirilmesi gereken bir eylem varsa, atılması gereken bu bir sonraki adım, yerine getirilmesi gereken bu bir sonraki eylem tam olarak nedir? “Bir sonraki eylem” ile kastedilen, tam olarak, eldeki şeyi bir adım ilerletmek için yerine getirilmesi gereken en basit temel fiziksel eylemdir.
Bu hem kolay hem de zor bir sorudur; çünkü atılması gereken bir sonraki adıma karar vermek yine nitelikli bir düşünme ve karar verme süreci gerektirir. Örnekler üzerinden ilerleyelim. Örneğin kişinin listesinde şunlar yer alsın:
- Bahçeyi temizle.
- Vergi iadeleri ile ilgilen.
- Katılacağın konferansın hazırlıklarını tamamla.
Her ne kadar bu işlerin her biri kendi başlarına yerine getirilmesi gereken kolay projeler olarak da gözükse aslında her biri kendi içerisinde atılması gereken adımlar içermektedir; örneğin bahçeyi temizlemeyi ele alalım.
Bahçeyi temizlemeye başlıyorum, ama bir dakika, bahçede uzun zamandır kurtulmak istediğim, yerine yenisini alacağım eski bir mangal var; bu mangalı çöpe mi atayım yoksa komşuma mı vereyim? Eğer çöpe atacaksam, kapı önümde dağınıklık yapmaması için çöp kamyonunun geçtiği günü beklesem daha doğru olur mu yoksa şimdi çıkartayım mı; eğer komşuma vereceksem Ahmet’e mi vereyim yoksa Mehmet’e mi? Ahmet’e vermek isterim ama bildiğim kadarıyla şehir dışında ve bir ay sonra gelecek; o zamana kadar beklesem o zaman bahçemi temizleyemeyeceğim; Mehmet’e vereyim desem ona mesaj mı atayım yoksa telefonla mı arayayım? vb.
Görüldüğü üzere, sepet listesinde yer alan basit bir bahçe temizleme içeriği bile aslında kendi içerisinde detaylı bir şekilde düşünülmesi ve karar verilmesi gereken ne kadar çok alt karar ve adım gerektiriyor? Dolayısıyla, bu alt başlık altında tam olarak kastedilen, bir projenin ismini, başlığını yazmak yerine, bununla ilgili olarak atılması gereken somut, basit bir sonraki eylemi net bir şekilde belirlemek ve kayıt altına almaktır.
Atılması Gereken Bir Sonraki Adım, Yerine Getirilmesi Gereken Bir Sonraki Eylem Yalın ve Somut Olmalıdır.
Burada anlatılan metodun, kişinin zihin berraklığını sağlamak üzere, aklındakileri bir dış mecraya dökmesi ve bunları tamamlamak için atılması gereken somut adımları net bir şekilde belirlemesinin zorunlu olduğuna yönelik olduğunu atlamayalım.
Eğer bu aşamada, sepet listesindeki şeyler sadece ana başlık halinde bırakılırsa, sonra üzerinden geçer ve içeriğini belirleriz denirse, büyük ihtimalle hiçbir zaman netleştirilmeyecek, yerine getirilmeyecek ve bu nedenle tamamlanmayarak kişinin aklında her zaman belli belirsiz bir yer kaplamaya devam edecek, dolayısıyla bu metot aslında tam anlamıyla çalıştırılmayacak ve etkili bir şekilde sonuçlarını doğuramayacak demektir.
Bu nedenle, sepetteki şeyi ilerletmek için atılması gereken bir sonraki adımı net bir şekilde belirlemek, bunun ne olduğuna ilişkin karar vermek, üzerinde nitelikli bir şekilde düşünerek, gerekirse ek bilgi ve veri toplamak ve sonrasında buna göre bir karar vermek gereklidir.
Atılması Gereken Bir Sonraki Adım, Yerine Getirilmesi Gereken Bir Sonraki Eyleme Karar Verdikten Sonra Ne Yapılmalıdır?
Bu aşamaya gelindiğinde karar verilmesi gereken şu üç adımdan bir tanesidir:
- Yap! - eğer yapılacak şey iki dakikadan az bir süre gerektiriyorsa hemen o anda yerine getir, tamamla ve geç.
- Delege et! - eğer yapılacak şey illa bizim tarafımızdan yerine getirilmesi gerekmiyorsa ya da yapacak doğru kişi biz değilsek bu şeyi yerine getirecek doğru kişiye eylemi yönlendir.
- Ertele! - Eğer bu işi yapacak doğru kişi bizsek ve işin yapılması iki dakikadan uzun sürecekse, o zaman, bu işi şu an için erteleyip, daha sonra uygun zamanda yerine getirmek için ertele.
Yap!
Sepet listemizin üzerinden geçerken, yapılması gereken bir şeye ilişkin somut adıma dair bir karar verdiğimizde ve bu adımın yerine getirilmesi iki dakikadan kısa sürecekse, bunu hemen o anda yerine getirip listemizden silmek en doğru yaklaşımdır. Örneğin, bir e-postaya yalın bir şekilde evet, hayır şeklinde cevap vermek iki dakikadan kısa vaktimizi alacaksa bunu ertelemeden o anda yerine getirmek ve aklımızdan, yapılacak işler listesinden çıkarmak çok doğrudur.
İnsanlar genellikle iki dakikanın aslında ne kadar uzun bir süre olduğunun farkında değildir. Verimli bir şekilde kullanılan iki dakika, birçok işi yapmak için fazlasıyla yeterlidir. Yine de iki dakikalık süre genel bir kural olmakla birlikte, kişi için etkili, verimli bir çalışma için doğru zaman bir ya da beş dakika ise, kişinin bu süreyi kendisi saptayıp bu süreye uygun olarak hareket etmesi daha doğrudur.
Burada anahtar kavram, bu sürenin uzunluğu ya da kısalığı, etkililiğini kendisinin deneyimleyerek belirlemesi gerektiğidir; bu süre ne bir işi baştan savma anlamına gelecek kadar kısa ne de o anda asıl yaptığımız işin bütününü kişiye bıraktırıp, onu asıl işten saptıracak kadar uzun olmalıdır. İki dakika bunun için standart olarak belirlenmiştir; daha kısa ya da uzun olması, zaman içerisinde kişinin kendi alışkanlık ve uygulamalarına göre kendisinin vereceği bir karardır.
Ancak iki husus önemlidir:
ilki, eğer yapılmaya başlanan şey, düşündüğümüzün aksine, ona ayrılan iki dakikalık sürenin ötesine geçip başka kararlar almayı ya da eylemler yapmayı gerektiriyorsa, bu eylemi mutlaka, takip listemize kaydedip, devamını o liste altında takip etmemiz gerekir. Çünkü bu “iki dakikada yap” kuralının gerçek anlamı, vakit ve efor gerektirmeyen bir işi yapıp listemizden çıkarmaktır; bu, asla, iki dakikadan fazla sürecek bir işi baştan savma yapacağımız anlamına gelmez; gerçekte bu şekilde yapılıp tamamlandığı düşünülen bir şey, kişinin ileride karşısında çok daha karmaşık bir sorun olarak geri dönecektir.
ikincisi; bu “iki dakikalık yap” kuralının, sadece, sepet listemize yeni giren şeylerin üzerinden geçerken uygulanması gerektiğidir; burada bağlamı kaybetmemek, (haftalık ya da) düzenli olarak sepet listemize yeni giren şeylerin üzerinden geçtiğimizin bilincinde olmak ve buna göre hareket etmek gerekir. Sadece takip ya da proje listesindeki bir işi, onu aklımızdan çıkarmak adına iki dakikada halletmeye çalışmak büyük bir yanılgıdır. Her işin kendi gerektirdiği uygun bir süre vardır ve anahtar ilke o süre içerisinde etkili bir şekilde yerine getirilmesidir.
Delege Et!
Yapılacak şey iki dakikadan uzun sürecek ise sormanız gereken ilk soru, “Bu işi yapacak en doğru kişi ben miyim?” sorusudur. Eğer sorunun cevabı hayırsa, bu işi bir sistematik içerisinde ilgili kişiye yönlendirmek daha doğru olacaktır. Ancak yönlendirmek demek bir işi illa ki size bağlı olan başka birine yönlendirmek anlamına gelmez; ör. iade gerektiren bir ürün için müşteri hizmetlerini devreye sokmak ya da karar veremediğiniz bir konuyu yöneticinize yönlendirmek de bu kategoriye girer.
Bunun için sistemli bir yaklaşım şu şekilde olabilir:
- İlgili kişiye bir e-posta gönderin.
- Bu iş ile ilgili kısa bir not yazıp notun kendisini ya da ilgili belgenin üzerine iliştirerek gönderin.
- İlgili kişiye bir telefon mesajı (Whatsapp, SMS vb.) gönderin ya da ona konuyu açıklayan bir sesli mesaj bırakın.
- İlgili kişi ile yapacağınız ilk görüşmede konuyu kendisine açıklamak için takviminize bir not ekleyin.
- İlgili kişi ile doğrudan temasa geçip ya yüz yüze ya da telefonla konuyu açıklayın.
Önerimiz, delegasyonun, yukarıdan aşağıya doğru bu sıra ile takip edilmesi yönünde olacaktır. Günümüzde e-posta yaygın bir şekilde iş amaçlı olarak kullanıldığı için delegasyonu bu yöntemle yapmak aslında en doğrusudur; bu durum karşı taraf için kayıtlı bir hatırlatıcı anlamına da gelecektir. Benzer şekilde, yapılacak işi yazılı olarak ilgili kişiye iletmek de etkili bir yöntemdir; telefon mesajları ise yine önemli olmakla birlikte gözden kaçabileceği için sıklıkla tercih edilmemelidir. Son iki yöntem ise delegasyonu yazılı olmaktan ziyade sözlü olarak yerine getirmektir; bu yöntemden mümkün olduğunca kaçınmak gerekir çünkü üzerine ne konuşulduğunun ileride hatırlanması çok da kolay olmamaktadır.
Delege edilen işi takip etmek, işi delege etmenin kendisi kadar önemlidir. İleride detayını göreceğimiz üzere, bir süre sonra organize bir şekilde ilerlerken, aslında birçok konuda başkalarından bir takım ara sonuçları, verileri beklediğinizi göreceksiniz. Bu nedenle, ayrı bir Bekleme Listesi oluşturup gerek delege ettiğimiz işler gerekse yürüttüğümüz projelerde başkalarından gelecek olan iş ya da sonuçlar için başlıklar oluşturmak gerekir. Ör. göndereceğimiz toplantı davetiyesi için özel bir tür kağıt satın alma için asistanımızı görevlendirdik; o kağıt gelmeden davetiye bastıramıyoruz; bunun için Bekleme Listesi’ne, bu işi kime, ne zaman, hangi bağlamda delege ettiğimizi bir satır ile de olsa yalın bir şekilde not etmemiz; düzenli aralıklarla bu bekleme listesinin üzerinden geçerek delege ettiğimiz ve sonucunu beklediğimiz işleri takip etmemiz, yerine geldiyse listeden çıkartıp ilgili projeyi ilerletmemiz, yerine gelmediyse beklemek ya da ilgilisine sonucunu sormak gibi eylemlerde bulunmamız gerekir.
Bekleme Listesi’ne kaydedilen işlerin hangi tarihte delege edildiği ve hangi tarihe kadar sonucunun beklendiğini not etmek çok önemlidir; asla atlanmamalıdır!
Ertele!
Sepet listesi üzerinden geçtikçe, birçok şeyin, aslında bizim tarafımızdan yapılması gereken ve süresi de iki dakikayı çok aşan şeyler olduğunu fark edeceğiz. Ör. üzerinde çalıştığınız konuda bir makale yazmak, çocuğunuzun okul notları ile ilgili olarak öğretmenleri ve okuldaki danışman ile görüşmek, bahçenizi temizlemek, fazla aldığınız beş kiloyu vermek vb. Bu şeylerin her birinin, daha sonra yerine getirilmesi için takip edilmek üzere ayrı başlıklar halinde yazılıp takip edilmesi gereklidir; detaylarına sonra gireceğiz; bu aşamada, her bir bu tür işi ayrı bir post it ya da defter sayfasının üzerine yazıp, hemen altına, bir sonraki atılacak adımı ya da yerine getirilecek somut eylemi belirleyerek yazmakla yetineceğiz.
Bu aşamaya kadar yazılanlar düzenli olarak takip edilmişse, gereksiz bir çok şey çöpe atılmış, iki dakikadan kısa süren bir çok kısa iş yerine getirilmiş, kimi işler delege edilerek Bekleme Listesi’ne kaydedilmiş yine de kişinin karşısında bir gün bir şekilde yerine getirilmesi gereken bir çok kapsamlı iş - Proje! kalmış durumdadır. Bu iş - Projeler ile nasıl uğraşılacağı sonraki bölümlerin konusudur.
Sahip olduğunuz Projeleri Belirleme bu metodun önemli aşamalarından bir tanesidir. Sepet listesine attığımız şeylerin yerine getirilmesinde anahtar hususlardan biri, Projelerimiz’i yerine getirirken tek tek adımlardan ziyade bunlara daha yukarıdan bir bütün olarak bakabilmektir.
Bu metot kapsamında Proje kavramı ile kastedilen, kişinin yaşamında önemli olan, yerine getirilmesi birden fazla eylem ve nispeten uzun bir süre gerektiren, içerisinde başka kişi ya da eylemlerin ara sonuçlarının da beklendiği, bir sonuç ya da ürün meydana getirecek her türlü zihni ya da fiili çalışmadır. Bu anlamda, aracınızın hırsız alarmının değiştirilmesi de üyesi olduğunuz derneğin başkanlığına adaylığınızı koymanız da yazmakta olduğunuz yemek kitabı da vermeye çalıştığınız fazladan beş kilo da bu metot kapsamında birer Proje’dir. Bu Projeler’in her birinde olumlu bir sonuç almak ya da hedeflediğiniz sonucu elde etmek için üzerine nitelikli olarak düşünerek atılması gereken adımları netleştirerek uygun bir zaman takvimi ve gerekirse başkalarıyla birlikte çalışarak yerine getirmek, düzenli aralıklarla gözden geçirerek ilerlemesini takip etmek gerekir.
Sepet listesinin üzerinden geçilirken, Proje kapsamındaki şeylerin belirlenmesi ve her birinin ilgili sonraki fiziki adımına karar vererek ayrı başlıklar altında takip etmeye başlamak bu nedenle önemlidir. Bu ayrı başlıklar kendi içlerinde birer öncelik sıralaması değil, zihnimizdeki açık yolların kapanması için önemlidir. Bu aşamada insanın önüne döktüğü Projelerin sayısının belki onlarca olması şaşırtıcı olmamalıdır.
Tekrar etmek gerekirse, bu üçüncü aşamada, kişinin aklındaki Projelerin mutlaka ayrı başlıklar halinde kağıda dökülerek bir sonraki eylemlerinin belirlenmesi önemli bir zorunluluktur.
Yedinci Bölüm: Sepetleri Doğru Ayarlamak
İyi tasarlanmış ve etkili işleyen bir sisteme sahip olmak, kişinin yaşamına ilişkin genel bakışı etkili bir şekilde kontrol edebilmesi ve sahipsiz, ucu açık işleri ortada bırakmaması bakımından son derece faydalıdır. Ancak bunun için organizasyon sistemini iyi tasarlamak şarttır.
Önemli hususlardan bir tanesi, Sepet Listesi’ndeki şeyleri işlerken bunları düzgün bir şekilde anlamlandırabilmek ve organize bir halde tutabilmektir. İyi bir organizasyondan kasıt, kişinin aradığı şeyi nerede bulacağını kolaylıkla bulabilmesi, şeyleri işlerken de bunları doğru kategoriler altına yerleştirmesidir. Örneğin bir akademisyenin kartviziti referanslar arasına mı yoksa yapılacaklar listesine mi işlenecektir?
Kişinin kuracağı organizasyonel yapı dinamiktir, süreç boyunca sürekli değişir ve bu bölümün konusunu oluşturmaktadır. Aşağıda, yol göstermek amacıyla hazırlanan yedi bölümlü bir kategori listesi paylaşıyoruz:
- Projeler listesi
- Proje destek malzemeleri
- Takvimde yer eylemler ve bilgileri
- Bir sonraki atılacak adım, yerine getirilecek eylemler listesi
- (Başkasından) beklenenler listesi
- Referans - Başvuru malzemeleri
- Belki Bir Gün Listesi
Bu liste içeriklerinin birbirleri ile karıştırılmaması ve ayrı tutulması önemlidir. Bu nedenle öncelikle sepette yer alan şeylerin bu kategorilerin hangisine girdiğini berraklaştırmak, birbirine karıştırmadan her bir kategori altına ayrı ayrı yerleştirmek gereklidir.
Bir defa bu içerik hazırlandıktan sonra kişinin ihtiyacı olan tek şey, sistemi bu liste ve dosyalar üzerinden düzenli ve etkili bir şekilde takip etmektir. Bu listeler kişinin projelerini de bu projeleri ilerletmek için gerekli bir sonraki fiziksel adımları da bunların ne zaman yerine getirileceğini de işleri ilerletmek için başkasından beklenen ara sonuçları da kolaylıkla kontrolünüz altında tutmanıza yardımcı olacaktır.
Uzun yıllardır birçok kişi, yaşamını düzene sokmak için listeler hazırlayıp bunlar üzerinden ilerlemeyi denemiş ancak bunda başarılı olamadığı için, bugün tekrar bu metot altında liste hazırlaması ve düzenli olarak takip etmesi söylendiğinde bunu şüphe ile karşılamaktadır. Halbuki önceki yaklaşımın etkili olamamasının iki temel nedeni, bu listelerin belirli bir yaklaşım ve sistem içerisinde hazırlanmamış olması hem de toplu bir şekilde hazırlanılarak yerine getirilmeleri, kontrol ve takip edilmelerinin çok zor olmasıdır.
Kişinin yukarıdaki listeleri hazırlarken bunlara kendi içinden geldiği şekilde öncelik atfetmesi, içindekileri yerine getirdikçe bu öncelikleri tekrar değerlendirmesi de son derece doğal bir süreçtir. Listelerin bütün amacı, kişinin yaşamındaki önemli şeyleri, atlamasına, açık uçlu sonuçsuz kalmasına engel olacak, etkili ve düzenli bir şekilde sürekli olarak önünde bulunduruyor olmasıdır.
Burada “liste” ile kastedilen ise, yalın bir şekilde, birbirine benzeyen şeyleri bir arada tutan bir yapı olmasıdır; bu listenin bir defter ve sayfaları ya da bir bilgisayar, cep telefonunda tutuluyor olması önemli değildir.
Bir üst bölümde anlatılan süreç tamamlandı ise bu aşamada, elinizde, yerine getirilmesi iki dakikadan uzun sürecek, başkasına delege edemeyeceğiniz şeylere ilişkin birçok hatırlatma notu bulunuyor olmalıdır. Bu aşamada yukarıdaki kategoriler altında bunların da bir listesini oluşturmak ve düzenli aralıklarla üzerinden geçerek yerine getirildiğinden emin olarak ilerlemek son derece faydalı olacaktır.
Organize olmak açısından, bir eylem ile karşı karşıya geldiğimizde bunun yapılması için gerekli zaman genellikle ya ileriki bir tarihte, ya da özellikle unutulmuş olanlar bakımından en kısa zaman şeklinde ortaya çıkmaktadır. Unutulmuş olan ve derhal yerine getirilmesi gereken şeyleri, özellikle uzun zaman da almayacaksa, hemen o anda tamamlayıp ilerlemek doğru bir yaklaşımdır; bu şekilde en azından kişinin zihninin bir parça daha berrak hale gelmesi mümkün olacaktır.
İleri tarihte yapılacak, belirli bir teslim ya da son tarihi olan eylemler bakımından takvime kayıt yapılması gerektiğinde de, yukarıda belirttiğimiz üzere, dikkat edilmesi gereken son derece önemli bir husus bulunmaktadır: Hatalı alışkanlık, eylemlerin bağlı olduğu projelerin son tarihini takvime kaydetmektir; bundan kuvvetli bir şekilde kaçınarak, o projeleri ayrı bir başlık halinde kaydedip, bu projeyi bir adım ilerletmek için gerekli bir sonraki fiziksel adımı netleştirdikten sonra sadece bunu yapacağımız tarih ve saati takvimimize kaydetmek ve takvimimizin gereksiz ve soyut son teslim tarihleri ile vb. kirlenmesini kıskanç bir şekilde engellemek zorundayız. (Do Date / Due Date ayrımı)
Takvimi bu şekilde işlediğimiz zaman geri kalan eylemlerin büyük çoğunluğunun en kısa sürede yapılması gereken işler olduğu da ortaya çıkacak, bu da bize bir kontrol imkanı sağlayacaktır. Acil işler bakımından en uygun organizasyon ise bu iş / eylemleri, ilişkili bulundukları proje ya da listeye kayoetmek olacaktır.
Ör. kimi projelerinizi ilerletmek ya da eylemlerinizi tamamlamak için aramalar yapmanız gerekiyorsa, sadece bir Aramalar Listesi hazırlayabilir, aklınıza gelen aramaları buraya kaydedebilir; arama yapmak için masa başına oturduğunuzda ya da telefonu çıkardığınızda bu listeyi çıkartıp bunlar üzerinden ilerleyebilir, aramanın sonucunu ilgili proje ya da eylem başlığı altına kısaca not alabilir ve böylece herhangi bir aramayı atlamamış olursunuz.
Hafta içerisinde telefonla birçok arama gerçekleştiriyorsanız, bir ya da iki öğleden sonranızdaki belirli bir saat aralığını sadece aramalara ayırıp bu listeyi ve dolayısıyla projelerinizi ilerletmek iyi bir fikir olacaktır; aynı yaklaşım örneğin E-Posta listesi gibi bir liste üzerinden de düzenlenebilir. Bu tür bir yaklaşımın bir faydası da bu listelerin başına hazır bir şekilde oturup konularınızda kolay bir şekilde ilerleme sağlamanıza imkan sağlamasıdır.
En yaygın eylem hatırlatma listeleri ise şunlardır:
- Aramalar
- Bilgisayar’da Yapılacak İşler
- Ivır Zıvır İşler
- Evde Yapılacak İşler
- Ofiste Yapılacak İşler
- Herhangi Bir Yerde Yapılacak İşler
- Kişi ve Toplantılar için Ajanda
- Oku / Değerlendir
Üstlerinden kısaca geçmek gerekirse; Aramalar Listesi’ne yukarıda değindik. Bilgisayar’da yapılacak işler listesi, ilk bakışta garip gelse de aslında günümüzde bir çok projenin bilgisayar üzerinden yürütüldüğünü düşündüğümüzde son derece gereklidir; buna sadece yaşamımızı kazanmak için yaptığımız mesleğin gerektirdiği işler değil, yazdığımız makale için yaptığımız araştırma, çıkacağımız tatil için bakacağımız yerler, arkadaşımıza göndereceğimiz mektubun metnini yazmak da girdiğinden, bu tür bir liste oluşturup bilgisayar başına geçtiğimizde topluca yapmak verimli olacaktır.
Ivır, zıvır işler mutlaka yapmamız gereken ancak bağlı bulundukları ayrı bir liste olmayan gündelik işlerdir; market alışverişi, giysilerin kuru temizlemeye bırakılması ya da alınması vb. gibi. Burada liste kavramını kullanmakta isek de bunun illaki ayrı bir sayfası olması gerekmez, buzdolabı üzerine yapıştırılacak bir post it bile takip etmek için yeterlidir.
İnsan aslında pek farkında olmasa da evde yapılabilecek ya da yapılması gereken neredeyse sonsuz sayıda iş, eylem, proje vardır. Bunların bir listede kayıt altına alınarak takip edilmesinin faydası da büyüktür. Ör. banyoda akan musluğun tamiri için tesisatçı organize etmek de yazılan makale için erken kalkıp bunun için zaman ve emek vermek de günde bir saat kitap okumak da spor giysilerini ayırıp gözden geçirmek, eskileri kaldırmak da aynı listenin bir parçasıdır; ancak bunlar düzenli olarak listeye eklenip yerine getirilip takip edilmezse, ne kadar kolay ya da karmaşık olduklarından bağımsız, genellikle akamete uğramaya mahkumdur.
Ofiste yapılacak işler listesine ise, çalıştığımız yerde fiilen bulunmakla yapacağımız şeyler girmektedir; elbette işin kendisi bu listenin doğal bir parçasıdır ama işin kendisi dışında bununla ilgili yan faaliyetler olan iş ile ilgili bir eğitim çalışması, araştırma, etkinlik gibi hususların da bu listede bulunmasında fayda vardır.
(Burada ofis ve ev, en fazla vakit geçirilen iki mekan olarak belirtilmekle birlikte, kişinin esnek bir çalışma programı ve örneğin dışarıda bolca Starbucks tarzı bir yerde vakit harcaması söz konusu ise özellikle buradayken yapılacak olan iş ya da eylemlere yönelik olarak ayrı bir liste oluşturmak da iyi bir fikirdir.)
Kişi ve Toplantılar için ajanda ise, genellikle insanların bir çok eyleminin, bir başkası ile yapılan görüşme, konuşma, toplantı gibi etkinliklere bağlı olması nedeniyle tutulan bir günlüktür. Günümüzde bir çok profesyonelin, bu tür bir daimi not tutma faaliyetini düzenli bir alışkanlık haline getirdiği, ellerinin altında düzenli bir günlükleri bulunduğu, önemli faaliyet ve görüşmeleri bu ajandaya kaydederek ilerlediklerini gözden kaçırmayalım.
Burada doğru olan, ya her bir görüşme grubu için ayrı bir ajanda bulundurmak ya da kapsamlı bir ajanda içinde iş görüşmeleri için ayrı, kişisel görüşmeler için ayrı bölümler üzerinden organize olmaktır. Böylelikle aynı kişiyle bir sonraki görüşmede, önceki görüşmenin belirli notlarını okuyarak ilerlemek daha kolay olacaktır.
Ör. evinizin bir bölümünde bir ustaya yenileme işi yaptırıyorsanız, bu da bir proje sayıldığından, bunun takibi için ajandanızda ayrı bir bölüm oluşturup usta ve ekibi ile yaptığınız tüm görüşmeleri, tarihi ve içeriği ile not alarak ilerlemek iyi bir fikirdir; böylelikle, ileride, yenileme işi bir noktada tıkandığında, bu notlara bakarak sorunun ne olduğunu ve neden kaynaklandığını çözümlemek kolay olacaktır.
Bu tür bir ajanda / günlük olarak fiziksel bir defter kullanabileceğiniz gibi eğer kolayınıza geliyorsa, cep telefonu ya da bilgisayar uygulaması kullanmanız da mümkündür.
Son olarak Okuma / Gözden Geçirme Listesi, gerek kitap, dergi gerekse bilimsel bir makale ya da projenizle ilgili gözden geçirmeniz gereken bir not olsun, fiili olarak vakit ayırıp okuyarak incelemeniz gereken materyali içermektedir; böyle bir listenin son derece gerekli olduğu da tartışmasızdır. Bu tür okuma eylemleri genellikle iki dakikadan uzun süre aldığı için doğru olan haftanın belirli gün ve/veya saatlerini bu faaliyete ayırmak ve bu okumaların tamamlanmasını tesadüfe bırakmamak olacaktır.
Bekleme Listesini Organize Etmek: Kişinin yapması gerekenleri yukarıdaki şekilde ayrı listelerle takip etmesi gibi, başkalarından beklediği ara sonuçları da aynı şekilde listeler halinde mutlaka düzenli olarak takip edip güncellemesi gereklidir. Bu noktada, takipten kasıt, başkasının o sonucu yaratma sürecinde hangi aşamada olduğunun takibi değil, başkasına verilen iş ya da başkasından beklenen ara sonucun hangi tarihte ona verildiği ve bize hangi tarihte teslim edileceğinin takibidir. Ör. terziye verilen gömlek siparişinin teslimi ile editörünüze verdiğiniz taslak makalenin geri dönüşü bunlara örnektir. Böylelikle bu listeyi düzenli olarak gözden geçirerek bu tür ara sonuçların gözden kaçması ya da süresi dolduktan sonra akla geldiğinde meydana gelecek krizlerin önüne geçilebilir.
Bir önemli tavsiye Bir Sonraki Eylemler Listesi ile Bekleme Listesi’ni elinizin altında bir arada bulundurmak ve ikisini de düzenli olarak gözden geçirmektir. Aynı proje ile ilgili öğelerin ikisi arasında ilerletilmesi de mümkün olacaktır. Ör. yazdığınız makaleyi tamamladınız; bu proje için bir sonraki eylem listesinde yer alan eylem, değerlendirme için editörünüze göndermek olsun; bunu yapınca, editörünüzden geri dönüşü bekleme listesinde takip ediyor olacaksınız; diyelim ki editörden değişiklik talepleri ile geri döndü, o zaman bu projenin bir sonraki adımı olan değişiklikleri metne işleme adımını tekrar bir sonraki eylem listesinde takip ediyor olacaksınız. Dikkat ederseniz, makalenin yazılıp, yayına hazır hale getirilmesi projesi bir tane, ancak bu tek proje ile ilgili aşamaları düzenli bir şekilde iki ayrı listede birlikte takip ediyoruz.
Bekleme Listesi için bir pratik hatırlatma, yukarıda yazıldığı üzere, bir ara sonucu sadece ne zaman beklediğinizi değil, ilgili kişiye bu işin ne zaman yönlendirildiğini de not alırsanız, bu ara sonucun gecikmesi durumunda, ilgili kişi ile konuşurken, “tamam ama ben bu işi size şu tarihte göndermiştim, siz de bana şu tarihte teslim alacağımı söylediniz” şeklinde somut veriler üzerinden daha etkili netice elde etmek mümkün olmaktadır.
Bir Sonraki Eylem ve Bekleme Listeleri’ni düzenli olarak takip etmenin en kolay yolu, bunlara ilişkin yeni öğeler çıktıkça, basit bir şekilde, üşenmeden ve biriktirmeden, ilgili listenin altına hemen kaydedip devam etmektir.
Yine de özellikle Oku / İncele kategorisi söz konusu olduğunda, ya da faturalarınızı dijital ortam yerine kağıt olarak biriktiriyorsanız, bunları bir arada bulundurup başına geçerek bir seferde halletmenin daha pratik olacağı da aklınızda olsun. Unutmayalım ki asıl olan bu işlerin yapılması ve yapılmasına yönelik hatırlatma ve takibi yoluyla zihnin kirlenmesinin önüne geçmektir; bir işin kendisinin yapılması, onun listeye işlenmesinden daha kolay ve basit gerçekleştirilebiliyorsa bu şekilde halletmek daha uygundur.
Bu örnek, mesela, e-posta gözden geçirilip cevaplandırılırken de söz konusu olabilir. O an durumunuz uygunsa, bu işi listeye kaydetmek yerine cevaplandırarak ilerlemek daha doğrudur. Kişinin işinin dijital niteliğinin ağır bastığı, bolca e-posta cevaplandırılması gereken durumlarda özellikle böyledir. Başka bir örnek ise, bir avukatsanız ve gün içerisinde arka arkaya gelen tebligatlarınız varsa, bunları hızlı bir şekilde dosyalarına kaldırıp, yapılacak kısa işi olanı tamamlamak, uzun işi olanı ilgili listeye kaydetmek, hepsini listeye kaydetmekten daha doğrudur.
Burada önemli bir husus, hazırlamakta üşenmediğiniz hatırlatma, bekleme ve bir sonraki eylem listelerinin düzenli olarak gözden geçirilmesi ve gerektiğinde kişinin elinin altında bulundurulması gerektiğinin atlanmamasıdır. Bir şeyin tek başına hatırlatma ya da bekleme listesine yazılmış olması o şeyin kendiliğinden tamamlanması ya da listeden silinmesi anlamına gelmez. Bunun için bilinçli olarak gözden geçirilip üzerinde düşünülmesi gerekir. Tecrübe, bir çok kişinin, hatırlatma listesini düzenli olarak doldurduğunu, ancak aynı düzeni bu listeleri düzenli olarak gözden geçirme ve gereğini yerine getirme konusunda yerine getirmediğini göstermektedir; eğer böyleyse o zaman bu listeleri tutmanın bir anlamı da kalmayacaktır.
Proje Hatırlatmalarını Organize Etmek: Yürütmekte olduğunuz projelerin, hatırlatmalarını tek bir listede takip etmek kadar zihni rahatlatıcı ve işleri kolaylaştırıcı bir şey daha yoktur. Eğer şimdiye kadar yapmadıysanız bile, bu aşamada, elinize basit bir kağıt kalem alıp yukarıda anlatıldığı şekilde, bir proje olarak nitelendirilebilecek tüm etkinliklerinizin listesini yazın.
Projeler Listesi, kişinin yaşamındaki önemli etkinlikleri ilerletmesini sağlayan temel nitelikteki bir listedir. Bu listede yer alan projeler, herhangi bir önem, aciliyet sırası içerisinde yer almaz, bu projelerin anlamları ya da detaylarını da içermez; yalın bir şekilde, kişinin yaşamında o anda önemli olan kapsamlı etkinliklerin bir listesini oluşturur. Bu liste, kişiye, yapacağı işleri, hatırlatmaları da söylemez; bunları, yukarıda bahsedilen diğer listeler söyler; bu listeler, kişinin yaşamındaki önemli ve kapsamlı etkinliklerin derli toplu bir şekilde takibinin yapılması, ilerletilmesi için önemlidir. Bir projenin yapılmasından söz edemeyiz, sözünü edebileceğimiz şey, projenin ilerlemesi için gereken adımların teker teker yerine getirilerek projenin hareket ettirilmesidir. Ancak projelerin listesi, yaşamımızı hangi konularda ilerlettiğimizi bize göstermesi bakımından böyledir.
Proje listesi bakımından en önemli olan şey, bu listenin, en az haftada bir düzenli olarak kontrol edilerek, o projenin ilerletilmesi için gereken ve önceden belirlenen bir sonraki eylemin yerine getirilip getirilmediğinin kontrolü ile yerine getirilmemiş ise sebebinin tespiti ile yerine getirilmesi, getirilmiş ise bir sonraki adımının tespit edilerek yapılacak tarih için takvime kaydedilmesidir. Böylelikle, bir düzen ve bütünlük içerisinde, kişininin yaşamına etki eden önemli etkinliklerin derli toplu şekilde ilerletilmesi ve tamamlanması sağlanabilir.
Bir önemli hatırlatma, iş yaşamınız, proje kavramını farklı şekilde tanımlıyor olabilir; yine de bu durum, yaşamınızdaki önemli ve zamana yayılan çok aşamalı bu tür etkinliklerin, nasıl adlandırılırsa adlandırılsın, düzenli olarak gözden geçirilerek, üzerinde düşünülmesi ve uygun eylemler belirlenip yerine getirilerek, ilerletilmesi gerektiği zorunluluğunu ortadan kaldırmaz; aldığımız fazla kiloları vermek de böyledir, yazacağımız makale de, iki hafta sonra düzenleyeceğimiz yemek organizasyonu da.
Bu tür bir yaklaşım i. kişinin yaşamındaki önemli ve kapsamlı etkinlikleri kontrolü altında tutarak kişinin bunlar üzerinde kontrol ve yoğunlaşma sağlamasına yardımcı olur, ii. bu tür etkinliklerde meydana gelecek öngörülmez olayların meydana gelme ihtimalini azaltır, iii. meydana gelenlerin krize dönüşmesine engel olur, düzenli olarak gözden geçirme sayesinde hiç bir şeyin atlanmaması mümkün olur, iv. projelerin yürütülmesi sırasında ilgili kişilerle temasa geçilerek kurulan ilişkiler kişiyi daha rahat hissettirir ve projelerin yapıcı bir şekilde ilerlemesini sağlar.
Yaşamınızdaki gizli projeler nerede bulunur sorusunun cevabı ise temel olarak i. mevcut eylemler içerisinde, ii. daha üst seviyedeki ilgi ve taahhütlerinizin içinde ve iii. mevcut sorunlar, konular ve fırsatlarınızın içinde olarak ifade edilebilir.
Genellikle takviminizde, eylem listenizde aslında başka projeler de yer almaktadır. Ör. takviminizde önümüzdeki Salı gününe müşterinizle toplantı koydunuz ancak tekrar baktığınız zaman müşteriniz ile toplantınızın konusunun, kendisi için yapacağınız bir işin sonuçlarını paylaşmak olduğunu gördünüz. Halbuki bu işin kendisi de bir projedir. Takviminizin üzerinden bu yaklaşımla geçtiğinizde, daha önceden aklınıza gelmemiş ancak yaşamınızda yerine getirip, tamamlamanız gerektiğini gördüğünüz başka projeleri de fark edeceksiniz.
Daha üst seviyedeki ilgi alanlarınız ve taahhütleriniz de potansiyel projeler için bakılabilecek uygun bir alandır. Ör. uzun zamandır yaşama geçirmeyi planladığınız, aklınızın bir köşesindeki hobi bahçesi fikri ya da kendinize ve eşinize söz verdiğiniz birkaç kilo verme düşüncesi veya çocuklarınızın size ara sıra hatırlattığı odalarını başka renge boyama sözünüz ya da çocuklarınızın geleceği için banka hesabı açma fikri gibi. Bu nedenle zaman zaman aklınızda takılıp kalan ve önünüze düşen fikirlere bu yaklaşım ile de eğilmek iyi bir fikirdir.
Bu konudaki son alan ise mevcut sorunlarınız, geliştirebileceğiniz süreçleriniz ve yaratıcı & kapasitenizi artırıcı fırsatlarınız olarak ifade edilebilir. Her bir sorun aslında bir projedir. İçeriği ne olursa olsun, karşınıza çıkan bir sorunu bir proje olarak görmek, kendiliğinden bu sorun için de bir çözüm yolu yaratmanın başlangıcıdır. Bunun detayı ayrı bir konu olmakla birlikte, tek başına dahi bir sorunu, proje olarak kayıt altına almak, bunu çözme yolunda atılmış ilk adımdır. Ör. partnerimle yaşadığım sorunun üstesinden gelmek, çocuğumun sınav notlarının neden düşük olduğu üzerine eğilmek ya da ödemekte zorlandığım taksitler konusunda ne yapacağım gibi. Bir sorunu proje olarak belirlemek ve çözümü için atılacak bir sonraki adımı listeye kaydetmek dahi o konunun ilerletilmesi için başlı başına önemli bir adımdır.
Benzeri yaklaşım, yaşamınızda sizi rahatsız eden, aklınıza takılan süreçler için de geçerlidir; ör. size raporlayan kişiden gelmesi gereken raporların sürekli geç gelmesi ya da sizin hazırlayıp üstünüze sunmanız gereken raporları geç teslim etmeniz gibi. Bu ve benzeri süreçlerin iyileştirilmesi konusunun da bir proje olarak ele alınmaları uygun olacaktır.
Bu alt başlıkta son olarak kendinizi geliştirmeye yönelik uzun süredir aklınızda dolanıp duran fikirler gelmektedir; ör. kodlama öğrenmek ya da yeni bir dil öğrenmek gibi. Bunları da tespit edip Bir Gün Yapılacaklar Listesi’ne kaydetmek iyi bir fikirdir.
Burada tecrübe, tüm projelerin bir liste içerisinde takip edilmesinin uygun olacağını söylerken, yine kişi, kendi alışkanlıklarına göre kişisel / mesleki projeler, delege edilen projeler, belirli tür projeler üzerinden ayrı listeler oluşturmayı da tercih edebilir. Bu tercih kişinin kendisine kalmıştır; tek önemli olan, kaç farklı tür ya da adet liste olursa olsun bunların düzenli olarak gözden geçirilmesi gerektiğidir. Ör. kişisel ve mesleki projelerin ikiye ayrılıp kişisel projelerin haftada bir ancak mesleki projelerin her gün ya da haftanın belirli günlerinde gözden geçirilmesi mümkündür. Ya da kişinin yönetici sıfatı dolayısıyla, sorumlu olduğu ancak doğrudan kendisinin yapmayıp takibi altında bulunan kişiler tarafından yerine getirilecek projeleri de ayrı bir listede takip etmesi mümkündür. Benzer şekilde, işi ağırlıklı olarak kişisel ya da mesleki sunum yapmak olan bir kişinin, başlı başına sunumları takip edebileceği ayrı bir liste oluşturması da mümkündür; önemli olan bunların düzenli olarak gözden geçirilmesidir.
Büyük ölçekli projelerin ne şekilde takip edildiği de kişinin kendisine kalmıştır ve düzenli olarak gözden geçirildiği müddetçe önemli değildir. Ör., kişi, ailesi ile birlikte taşındığı evi değiştiriyor ve bununla ilgili yapılması gereken birçok şey olduğunu düşünelim; eski evden eşyaların yeni eve taşınmasından başka yeni evde yaptırılacak tadilatlar, eve taşındıktan sonra yeni aboneliklerin yaptırılması, adres değişikliklerinin bildirilmesi, çocukların yeni evin çevresindeki okula kaydının alınması dahi bu büyük Taşınma projesinin, her bir ayrı birer organizasyon gerektiren alt projeleridir. Kişi, dilerse bunları ayrı bir proje listesine de kaydedebilir, dilerse tüm projelerinin yer aldığı listeye de kaydedebilir; önemli olan kendisini rahat hissettiği, eksiksiz bir şekilde gözden geçirmesi ve her birinin ilerletilmesi için gerekli bir sonraki adımların belirlenerek atılmasıdır.
Proje destekleme malzemeleri ise dikkate alınması gereken bir başka konudur. Bunlar, projelerinizi ilerletmek için gerekli eylemlerinizi desteklemek ve projeleriniz üzerine düşünmek için vardır. Bu malzemeleri kesinlikle kendinize projelerinizi hatırlatmak amacıyla kullanmayın. Ör. yazmayı planladığınız bir kitap için beş altı tane makaleyi, masanızın üzerinde tutmayın; ya da düzenleyeceğiniz yemek için farklı yerlerden aldığınız dört tane teklif maili sürekli tarayıcınız veya e-posta programınız içinde açık durmasın; ya da ertesi gün giyeceğiniz ayakkabının hangisi olacağını daha kolay seçebilmek adına üç farklı çifti giriş kapısının önüne yığmayın.
Doğru olan, tamamlanması gereken bir proje varsa, bunu Projeler Listesi’ne kaydetmek ve ilerletmek için gerekli bir sonraki eylemi belirleyip bu eylemin ne zaman yapılacağını takvime kaydetmektir. Bu süre boyunca, ilgili projeye ilişkin malzemelerin, sizin onlara ayırdığınız fiziksel ya da bilgisayar ortamında kolayca ulaşabileceğiniz bir yerde bulunması en doğrusudur. Proje için kullanılacak destekleme malzemelerini, o projeyi hatırlatmak için orta yerde bekletmenin tek sonucu, kişiye daha fazla rahatsızlık ve tamamlanmamışlık hissi vermektir. Üstelik bu alışkanlık birden fazla proje için böyle yapıldığında insanın hem fiziksel hem de zihni yaşamı daha da karmaşık hale gelecek; beyin, bir süre sonra, rahatlamak için, bunları görmezden gelmeye başlayacak ve projelerin ilerlemesine engel olacaktır.
Geçici projeler üzerine düşünmek ise üzerinde duracağımız diğer bir husustur. Yukarıda üçüncü bölümde, zaman zaman, belirli bir sonraki eyleme bağlı olmayan ancak bir zaman gerçekleştirmek istediğimiz projeleri de aklımıza geldikçe kaydetmek gerektiği üzerinde durmuştuk. Bu tür fikirler, genel anlamda, proje destekleme malzemeleri, arasında yer alır ve uygun bir mecrada kayıt altına alınmaları önemli ve faydalıdır. Birçok profesyonel bu amaçla ya bir not alma uygulaması ya da sık kullandıkları fiziksel defterlerinin bir bölümünü kullanır. Burada önemli olan kimi noktalar vardır; öncelikle, bu fikirlerin, ne unutacağımız şekilde gözden uzakta ne de sürekli gözümüzün önünde kalarak bizim aklımızı sürekli karıştıracak bir yerde bulunması şarttır. İkinci olarak ise bu listenin düzenli olarak üzerinden geçerken her zaman için bunları ilerletmek için gerekli bir sonraki adımı da düşünmek ve gerekirse proje başlığının yanına, altına bu adımın ne olduğu ve ne zaman, kimin tarafından yerine getirileceği de not edilmelidir. Son olarak, listeyi güncelledikçe ve üzerinden tekrar tekrar geçtikçe, yaşama geçirilmesi mümkün ya da mantıklı olmayan, geride kalmış, önemsiz fikirleri de silmekte fayda vardır. Bu şekilde önemsiz ve gereksiz fikirlerin zihnimizde kalabalık etmesinin de önüne geçmiş oluruz.
Bir eyleme bağlı olmayan verileri organize etmek ise önemli olan bir başka konudur. Pek çok kişi, kapsamlı veri ya da malzemelere, hiç ya da çok az bir sonraki eylem atayarak bunları biriktirmeye başlar ve böylelikle bir süre sonra bu veri ve malzemelerin birikmesi ile de içinden çıkılmaz bir durum ile karşı karşıya kalır. Kendisine bir eylem bağlanmayan veri ya da malzemelerin de aynı şekilde bir sonraki eylemler listeleri ya da hatırlatma listeleri gibi düzenli bir şekilde organize edilmeleri zorunludur.
Bu tür veri ya da malzemeler üç büyük kategori altında yer alır: i. referans - başvuru malzemeleri, ii. şu anda bir eylem gerektirmeyen ancak ileride gerektirebilecek hatırlatıcılar, iii. hiç bir ihtiyacınız olmayan şeyler - çöp.
Referans - başvuru malzemeleri, kişinin yaşamına giren, herhangi bir nedenle elinin altında tutmak istediği ancak kendilerine herhangi bir eylem de bağlı olmayan veri ya da malzemelerdir. Bunlara ilişkin olarak en büyük sorun, halen “şey” olarak bırakılmaları, üzerlerine detaylı olarak düşünülüp de bir sonraki eylem bağlanıp bağlanmayacağına karar verilmemiş olmalarıdır. Halbuki bu adım atıldığında artık tek yapılması gereken bunları kendileri için ayrılan yere kaldırmak olacaktır.
Günümüzde referans - başvuru malzemeleri bir çok şekilde karşımıza çıkmakla birlikte, önemli olan, bu malzemeleri organize etmek için kullanacağımız gerek fiziksel bir defter üzerinden yapacağımız kayıtlar gerekse bilgisayar ya da cep telefonuna gerçekleştireceğimiz dijital kayıtlar üzerinden bunları organize etmenin hızlı, kolay bir yolunu oluşturmamız, aynı şekilde ileride ihtiyacımız olduğunda da bunlara tekrar ulaşabilmenin bizim için yine hızlı ve kolay olmasını sağlamamızdır. Böyle yapıldığı zaman artık başvuru malzemelerinin nerede bulunduğu çok da önemli olmayacaktır.
Özetlemek gerekirse, başvuru malzemeleri hakkında ilk yapılması gereken, kendilerine bir eylem bağlanacak olan ile olmayan malzemeler arasında bir ayrım yapmaktır. İkinci olarak, bu malzemelerin, nerede ve ne şekilde depolanacağını belirlemek ve üçüncü olarak da belirli aralıklar ile bunların üzerinden geçmek, bir eyleme bağlı olanlar için gerekirse bu eylemi gerçekleştirmek, süresi geçmiş olanları güncellemek ve bu materyali güncel tutmaktır.
Bir gün / belki listeleri ise bir gün yapmayı istediğiniz, düşündüğünüz ancak ne zaman, hangi bütçe ve kimlerle ne şekilde gerçekleştireceğinize o anda karar veremediğiniz eylemlere ilişkin listelerdir. Okumak istediğiniz bir kitap da çıkmak istediğiniz bir gezi de toplu olarak çektirmek istediğiniz bir aile fotoğrafı da bu listeye girer. Eğer bir önceki bölümü bütün olarak tamamladıysanız, aklınızdaki fikirlerin bulunduğu böyle bir liste de hazırlamış olmanız beklenir. Yapmadıysanız, şimdi bunu yapmanızı öneririz. Böyle bir listeyi sadece kağıda ya da bilgisayara döküyor olmanın bile bunları yaşama geçirmeye ilişkin ne kadar çok fikri aklınıza getirdiğini hayretle göreceksiniz.
Hayallerinizi yaratıcı bir şekilde yazıya dökmek de iyi bir fikirdir. Bir gün daha fazla vakit, sağlık, imkan ya da paranız olduğunda, bugün yapmak isteyip de yapamadığınız neleri yaşama geçirmek isterdiniz? Örneğin hangi kurslara gitmek ister, hangi konuda bir kitap yazmak isterdiniz, ya da nereye seyahat etmeyi arzu eder, kimlerle tanışmak isterdiniz?
Mevcut projelerinizin üzerinden kuşbakışı olarak geçmek bu aşamada doğru bir adım olacaktır. Bunu yaptığınızda, bir çok proje adımının, aslında mevcut imkanlarınızla yaşama geçirilmekten ziyade bu listelerden bir tanesine kaydırılmasının daha doğru olduğunu göreceksiniz. Böyle yaptığınızda ise aslında elinizin altında tamamlanmayı bekleyen projelerin, gerçek ve samimi bir bakış açısı ile yaklaşıldığında, o anki imkan ve kabiliyetlerinize çok daha uygun olanlara göre sıralandığını, böylelikle enerji, zaman ve imkanlarınızı daha gerçekçi bir şekilde öncelikle bu projeleri tamamlamaya yönelttiğinizi fark edeceksiniz.
Dilerseniz bir gün / belki listelerinizi kendi içerisinde alt listelere bölmek de çok keyifli bir fikirdir. Örneğin daha fazla kitap okumak ya da daha fazla belgesel seyretmek bu listenin genel bir öğesi iken daha fazla biyografi kitabı okumak ya da okunacak biyografi kitaplarının bir alt listesini çıkarmak da iyi ve teşvik edici bir fikirdir. Bu tür alt liste hazırlamanın faydalı yanlarından bir tanesi, bu listelerdeki fikirleri soyuttan somuta indirerek yaşama geçirilmelerine imkan hazırlamaktır. Yine bu örnekten hareketle bir bilim insanının yaşamını anlatan kitabın ismini bu listeye kaydetmiş olmak, kendinize okuyacak bir şey ararken ayrıca düşünmek ve karar vermek adımını ortadan kaldırıp kendiliğinden bu eylemi gerçekleştirmenize yardımcı olacaktır.
Ancak, bu listelerin kendi içerisinde atıl kalmak gibi bir tehlikesi olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekir. Tecrübe göstermektedir ki, birçok kişi, bir zaman sonra ve düzenli aralıklarla, bir gün işlerine yarayacağı umuduyla birçok malzemeyi yukarıda anlatılan şekilde biriktirmekte ve/veya listelere yazmakta ancak bir daha ya da düzenli olarak bunların üzerinden geçmemekte, geçtikleri zaman ise bunların gereğini yerine getirmemektedir. Böyle olunca da bir süre sonra bu malzeme veya listelerin içinden çıkılmaz bir hâle gelmesi de kaçınılmaz olmaktadır. Bu tehlikeye karşı son derece dikkatli olmak gerekir.
Gelecekteki seçeneklere yönelik olarak takvimi uygun şekilde kullanmak da iyi bir çözümdür. Bir çok kişi yapılacak işlere ilişkin olarak bir çeşit takvim kullanmakta ancak çoğu bunu, efektif bir şekilde kullanmamaktadır. Bu bağlamda takvimi şu üç şekilde kullanmak faydalı olacaktır: i. projeleri hayata geçirmek için bir tetikleyici olarak; ii. katılmak istediğiniz etkinliklere yönelik olarak, iii. karar verme süreçlerine yönelik olarak.
Bunları biraz açmak gerekirse, ilk metoda ilişkin olarak şunu söylemek gerekir; Projeler listesinde bulunan ancak bir türlü ne zaman ve nasıl hayata geçireceğinizden emin olamadığınız projeleriniz için takviminizde uygun bulduğunuz bir günü seçebilir; o gün geldiğinde, o projeye belirli bir saat ayırarak üzerinde çalışmaya başlayabilir, projenin hayata geçirilmesine yönelik atılacak adımları ve diğer detayları belirleyebilirsiniz. Böylelikle listede yer alan projelerin atıl kalmalarına engel olacak bir adım atabilirsiniz. İkinci metod ise, günlük yaşamda karşınıza çıkan ve katılmak istediğiniz her türlü seminer, konser, panel, etkinlik, sinema, tiyatro, doğum günü gibi etkinliklere ilişkindir. Burada dikkat edilmesi gereken, bu tür bir etkinlikle karşılaştığınızda buna katılmak için gerekli hazırlıkları yapmak için gerekli hatırlatıcıyı, takvime, uygun bir süre öncesinden işlemektir; ör. genellikle popüler konser biletleri önceden tükenir ya da bir doğum gününe katılacaksanız, hediye alma işini son ana bırakamazsınız. Üçüncü metot ise önemli karar alma / verme süreçlerine ilişkindir. Hepimizin aklında, belirli konulara ilişkin alınacak birtakım kararlar mutlaka bulunmakta ancak çoğu zaman bu kararı vermekten kaçınmakta ve bunu sürekli olarak ertelemekteyiz. İşte bu gibi durumları engellemek için önemli kararları alma görevini takvimde uygun olan belirli bir gün ve/veya saate işlemek, sonra bu an geldiğinde, konuyu detaylıca değerlendirip bu kararı almak çok daha sağlıklı kararlar almamıza yardımcı olacak, bizi, kısa zamanda, fazla düşünmeksizin alınan kötü kararların sonuçlarından nispeten koruyacaktır.
Hatırlatma Föyleri - The Tickler File - 43 Klasör Sistemi
(Bu alttaki bölüm aslında soyut kalmakla birlikte, https://en.wikipedia.org/wiki/Tickler_file adresinden daha detaylı olarak görebileceğiniz üzere oldukça kapsamlı bir çalışma gerektiriyor. İlginizi çekiyorsa sadece burada anlatılanlar ile sınırlı kalmayıp yukarıda verdiğim link ve diğer kaynaklardan detaylarınıza bakmanızı öneriyorum. B.Ş.)
Eylem gerektirmeyen şeyleri takip etmenin etkili yollarından bir tanesi de Hatırlatma Föyleri kullanmaktır. Hatırlatma Föyleri, bilgisayardaki takvimin fiziksel ve üç boyutlu hali olarak düşünülebilir ve özellikle dijital uygulamaları karmaşık bulan kişiler için hayat kurtarıcı olabilir. İnsanın, kendisine, gelecekten bir mektup göndermesi bu metod için iyi bir metafordur.
Hatırlatma Föylerinin ne şekillerde yaşama geçirildiğini görmek için örnek olarak şunlara bakmanızı öneririz:
Dijital sistemler iyi kullanıldıklarında son derece faydalı olmakla birlikte, kimi zaman bir insanın ihtiyaç duyduğu şeylerin basit, fiziksel ve yürütülebilir nitelikteki metotlar olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Temelde hatırlatma föyleri, ileriki belli bir tarihte üzerinden geçmek, hatırlamak, üzerine çalışmak istediğiniz şeylere dair fiziksel belgelerin saklandığı dosya ve klasörlere verilen addır.
Bu sistemde örneğin, 15 Ocak tarihinde olduğunuzu ve yaz tatilinizi Temmuz ayında Bodrum’da geçirmek istediğinizi düşünün; ancak içinde bulunduğunuz anda bu planlamayı yapmak için henüz erkendir; ne havayollarının yaz uçuş programları belli olmuş ne de hangi otellerin hangi programlar ile faaliyete geçeceği ve bu seyahati hangi turizm acentesi ile programlayacağınız gibi; bunun için 15 Mart tarihini beklediğinizi kabul edelim. Bu sistemde yapmanız gereken, örneğin kalmayı planladığınız bir otelin ya da hizmetlerinden yararlanmak istediğiniz bir acentenin broşürünü, elinizdeki Hatırlatma Föyü’nde 15 Mart günü sayfasına koymaktır; bunu sanki bir kitap ayracını, okuduğunuz bir kitabın iki sayfası arasında yerleştirir gibi de düşünebilirsiniz.
Böylece bu föyü günlük olarak gözden geçirdiğinizde, önceden vakti geldiğinde yapılacak olan şeyleri teker teker bulup, bunları ilerletiyor olacaksınız. Bu sistemde 15 Mart tarihi geldiğinde belirsizlikler henüz ortadan kalkmamışsa tek yapmanız gereken bu broşürü, örneğin, bir hafta sonrasına, 22 Mart sayfası arasına koymak olacaktır. Ya da tatil programınız tamamiyle değişmişse o zaman bu broşürü atıp yerine başka bir broşür koyabilirsiniz. Ancak bu broşürle ne yaparsanız yapın, önemli olan, yaz tatilinize ilişkin programınızı yaşama geçirmek için gerekli adımları atıyor olmanızdır.
Bir başka örnek üzerinden ilerlemek gerekirse yine 15 Ocak tarihinde olup da 11 Şubat’ta olan bir arkadaşınızın doğum günü için bir hediye kartını 4 Şubat sayfası arasına koymak da diyebiliriz. Böylelikle 4 Şubat günü Hatırlatma Föyü’nün üzerinden geçerken, önceden Ocak ayı içerisinde bugüne eklediğiniz hatırlatma notu ile bu yaş gününe hazırlık yapabilirsiniz. Eğer o gün bir karar veremediyseniz tek yapmanız gereken bu hediye kartını, örneğin, iki gün sonrası sayfasına koymak olacaktır.
Böylelikle, Hatırlatma Föyleri içerisinde tutmayı tercih ettiğiniz hususlar bakımından, özellikle belirli tarihlere kadar karar verip vermemek, karar verdiğinizde gereğini yerine getirmek sizin inisiyatifinizde olacaktır. Tekrar etmek gerekirse, bu sistem, tüm programınızı dijital uygulamalar üzerinden takip ediyorsanız, bu tür bir fiziksel sistem size faydalı gelmeyebilir ancak günümüzde bir çok kişi, dijital uygulamaların eksiklerinden ya da yoğunluklarından kaynaklanan nedenlerle, hayatlarının bir bölümlerini, halen, fiziksel mecralar üzerinden düzenlemeyi tercih etmektedir. Yoğun bir haftanın takvimine ve takvimde üst üste düşen kayıtlara bilgisayar monitörünüzden bakmak bile insanı bu tür bir seçim yapmaya iten iyi bir faktördür.
Bu uygulamayı fiziksel olarak hayata geçirmek için 43 adet klasör ya da dosyaya ihtiyacınız olacak. Bu dosyalardan 31 tanesi, 1’den 31’e kadar, günleri belirtmek üzere, numaralandırılacak; 12 tanesinin üzerine ise Ocak - Aralık dahil tüm aylar yazılacak. Yukarıdaki örnekten devam edelim ve bu sistemi 15 Ocak günü hazırladığımızı düşünelim; buna göre en üstte bir sonraki günün dosyası, yani 16’sının dosyası olacak ve buradan sonraya doğru yani 16 - 31’e kadar günler devam edecektir. 31’den sonra ise bir sonraki ayın klasörü, bu örnekte, Şubat ayının klasörü gelecek, bu klasörden hemen sonra ise 1 - 15 arası günlerin dosyaları yer alacaktır. İlgili günün işi bittiğinde bir sonraki ayın hemen üzerine konulacak, böylece 365 gün kendi kendini döndüren bir sistem elimizin altında olacaktır.
Aşağıya Youtube üzerinden bulduğum açıklamalı ve kısa iki video bırakıyorum; sistemin nasıl tasarlanıp çalıştığını çok güzel şekilde anlatmaktadır.
Bu ilki:
Bu da ikincisi:
Bu sistemin en olumlu yanı, doğrudan fiziksel materyaller üzerinde çalışarak verimliliğinizi artırmasıdır. Yine de hatırlamak gerekir ki sistemin düzenli olarak çalışması için her gün mutlaka beş dakika da olsa mutlaka üzerinden geçmek gereklidir.
Checklists - Kontrol Listeleri - Yaratıcı ve Yapıcı Hatırlatmalar
Kişisel sistem organizasyonlarına ilişkin son konu ise kontrol listeleridir. Bu listeler kişinin değer verdiği, sorumluluk alanına giren, ilgi gösterdiği konulara ilişkin projeler, prosedürler, iş akışlarına dair yalın tariflerdir. Bu listelerin temel amacı, üzerinde durduğunuz o konuda, gözünüzden bir şey kaçırmadığınızdan emin olmaktır. Kontrol listeleri işinizin bir bölümüne ilişkin son derece geniş ve birkaç adımdan oluşabileceği gibi belirli bir görevin yerine getirilmesine yönelik zaman ve koşul da içeren son derece detaylı adımlardan da meydana gelebilir.
Kontrol listeleri, belirli bir zamana (ör. her hafta sonu şunları kontrol et, üzerinden geç ya da her Salı günü şu işi yap gibi) ya da belirli bir durumun ortaya çıkmasına bağlı olan (ör. muhasebeciden her telefon geldiğinde bu konuya bak ya da kredi kartımın ekstre mesajı gelince ödeme günleri ile tutarını takvime işle) durumlarda kullanılan ve bu tür koşullarda herhangi bir şeyin eksik kalmamasına, atlanmamasına yardımcı olan araçlardır. En yalın anlamda bir yemek tarifi bile bir kontrol listesi içerir; ilk olarak yemeğin malzemeleri ardından yemeği yapmak için gerekli adımlar listelenir; sıra ile bunların üzerinden geçip yerine getirerek bir yemeği pişirirsiniz.
Kişinin, kontrol listelerini yaşamına entegre etmesinin yolları sınırsızdır. Bu konuda yapılan çalışmalar, genellikle, kişilerin şu konulara yaşamlarında daha çok yer vermek istediklerini göstermektedir: Daha sık egzersiz yapmak, çocukları ile daha kaliteli ve bol vakit geçirmek, görevlerine ilişkin daha proaktif olabilmek için daha çok planlama yapabilmek, zihni ve iç dünyayı rahatlatmaya yönelik dini uygulamalar ya da zihinsel rahatlık sağlamaya yarayan aktiviteleri artırabilmek vb.
İlk örnek olan daha sık egzersiz yapmak dileği üzerinden hareket etmek gerekirse; öncelikle bunu uygun bir proje haline getirmek gerekir: “Düzenli Bir Egzersiz Programı Düzenle”, ardından bu projeyi ilerletmek için bir sonraki eylemi belirlemek gelir: “Düzenli egzersiz yapan arkadaşın Deniz ile kendine uygun egzersiz seçeneklerini belirle.” Bu projenin yaşama geçirildiğini düşünelim, bunu düzenli hale getirmek için, örneğin her Salı sabahı yapılacak egzersiz öncesinde o egzersizin içeriği, egzersizi yapmak için gerekli ekipman, egzersiz yaparken dinlenecek podcast bölümü gibi hususların bir kontrol listesinde takip edilmesi, egzersiz anı geldiğinde ortaya çıkabilecek bir çok sorunu daha baştan ortadan kaldıracaktır.
Bu örnekte görüldüğü üzere, kişinin temel önem verdiği konular arasına, düzenli egzersiz yapmayı ekleyip düzenli olarak bu konular üzerinden geçmesi de bir kontrol listesini yerine getirmesi; bu fikri bir proje haline getirip bunu yaşama geçirmek için bir sonraki eylemi belirleyerek bunun alt adımlarını kontrol listesi haline getirmesi de yine aynı şekilde kontrol listesini yaşama geçirmek anlamına gelmektedir.
Her iki durumda da bir kontrol listesi kullanmak, soyut düzeydeki bir fikir ya da amacın, kişinin yaşamına geçirilmesi ve bir alışkanlık olarak düzenli şekilde yaşama geçirilmesini sağlamaya yönelik son derece etkili bir mekanizma haline gelmektedir.
Temel kontrol listeleri ile denetimimiz altında tutulabilecek alanlara ilişkin olarak * kariyer hedefleri, * hizmetler, * aile, * ilişkiler, * topluluk, * sağlık ve enerji, * finansal kaynaklar, * yaratıcı faaliyetler önerilebilir. Bu alanların her birisi kendi başlarına bir kontrol listesinin parçası olabilir ya da her birinin altındaki alt hedefler birer kontrol listesinin parçası haline getirilebilir.
Kontrol listelerini hazırlarken, üzerinde çalıştığımız alana ilişkin uzmanlığımız arttıkça bu listelere olan ihtiyacımızın azaldığını düşünürüz. Genel olarak da durum bu şekildedir. Ör. bir kişinin her sabah evden çıkıp işe giderken yaptıkları, uğradığı yerler vb. bir kontrol listesinin parçaları haline getirilebilir ama buna gerek olmadığı düşünülür. Ancak burada kritik bir nokta bulunmaktadır; aslında birçok işlem üzerinde düşündüğümüzde, her ne kadar neredeyse otomatik olarak yapsak da bir parça karmaşık hale geldiklerinde bunları düzenli olarak yerine getirmekte zorlandığımızı görürüz. Bu nedenle, bizim için önemli olan, düzenli olarak yerine getirmemiz gereken bir çok eylemimiz için, kompleks olmayan, hatırlatma listeleri hazırlayarak, bunları düzenli olarak gözden geçirmek son derece faydalı olacaktır; ta ki bunları neredeyse otomatik hale getirene kadar. Ör. yeni atandığımız bir işte, düzenli yapılması gereken görevleri bir kontrol listesine bağlayarak otomatik hale getirene kadar düzenli olarak gözden geçirmek buna örnektir. Böylece, alışık olmadığımız, yeni öğrendiğimiz görev ve sorumlulukların aksatılmadan yerine getirilmesi daha kolay bir hale gelir.
Dolayısıyla yaşamanızı daha kolay hale getirecek basit ya da kapsamlı kontrol listeleri oluşturmaktan ve düzenli olarak bunları gözden geçirmekten geri durmayın. Ör. haftalık gözden geçirme listesi bir kontrol listesi olduğu gibi her Pazartesi sabahı işe gelip masanızın başına oturduğunuzda mutlaka yapılacaklar da bir kontrol listesidir ve belirli görevlerin sorunsuzca yaşama geçirilmesinin neredeyse garantisini oluşturur. Düzenli olarak işletildiklerinde kontrol listeleri son derece güçlü araçlardır ve kişinin zihnindeki baskıyı azaltmaya da büyük ölçüde yardımcı olur.
Kitabın geldiği bu aşamada yaşamınızdaki açık uçları yakaladınız, bunları berraklaştırdınız ve her birinin sizin için ne anlama geldiğini ve bunları yaşama geçirmek için hangi eylemlerin yaşama geçirilmesi gerektiğini belirlediniz ve bunların sonuçlarını projeler haline getirerek, fiziksel ya da dijital bir sistem üzerinde takip etmeye başladınız; artık bir sonraki adıma geçmeye hazırsınız; bu ise üzerinde düşünme ve sonuç çıkarma adımıdır.
Sekizinci Bölüm: Üzerinde Düşünmek - Her şeyi Taze ve İşlevsel Tutmak
Tüm bu iş akışı yönetim sisteminin amacı beyni uyuşuk hale getirmek değil, aksine, ona gerekli olan yaratıcılığı ve verimliliği sağlayabilmektir. Bu nedenle, yukarıda anlatılan şekilde kontrol altına alınan projeler, taahhütler ve faaliyetler üzerinde beynimizin bir ölçüde aktif şekilde geziniyor olması da zorunludur. Burada anahtar olan, kişinin ne yapacağı ya da ne yapmayacağını bilinçli bir şekilde bilmesi ve bunlara ilişkin kararları da üzerinde düşünülmüş olarak vermesidir. Birçok disiplinde de vurgulanan “anda var olma” kavramı ile kastedilen de budur.
Bu nedenle meydana getirdiğimiz sistemi düzenli olarak gözden geçirmek, olup bitenler üzerine derin düşünerek bunlardan gerekli dersleri & sonuçları çıkarmak ve sistemi, işlevsel ve güncel tutmak zorunludur. Dolayısıyla sistemin, statik değil dinamik nitelikte olması gerektiği açıktır. Burada iki soru karşımıza çıkar:
- Ne zaman ve neyi inceleyeceğiz?
- Sistemin verimli bir şekilde çalışabilmesi için ne kadar sıklıkla ne yapacağız?
Meydana getirdiği sistemi ve envanteri düzenli olarak gözden geçirmek ve üzerinde derin düşünmek, bir süre sonra kişiye, yaşamında o zamana kadar fark etmediği birçok şeyi görmesine yardımcı olacak, bir çok yeni fikre de kapı açacaktır.
Ne Zaman ve Neyi İnceleyeceğiz?
Kişinin meydana getirdiği sistem, ihtiyacı olduğu zaman, gerçekleştirilecek eylemleri gösterecek şekilde düzenlenmiş olmalıdır; bunu söylemesi kolay olmakla birlikte, uygulaması zordur. Ör. gün içerisinde bir saat ayrılan telefon görüşmeleri süresi için, telefonu ele aldığımızda, aranacak kişilerin ve konuların hepsi önceden hazır olmalıdır ki bununla gereksiz vakit kaybedilmesin. Ya da kişi, yöneticisi ile toplantıya girerken mutlaka önceki konular üzerinden geçmiş olmalıdır ki toplantı verimli geçsin; bunun için de kişinin görev ve sorumlulukları içerisinde, kendisine delege edilmiş işlerin kayıtlarını düzenli tutuyor olması gerekir. Benzer şekilde, kuru temizlemeye giderken, giysileri kapıdan çıkmadan önce son anda torbaya atmak da pek iyi bir fikir değildir.
Buraya kadar anlatılanlar kapsamında, kişi, şeylerini düzenli olarak topladı ve derlediyse, işledi ve organize etti ise artık tek ihtiyacı olan takvimi ve Bir Sonraki Eylemler Listesi’dir. Çünkü gün içerisinde hangi projeyi ilerletmek, hangi görevi yerine getirmeye ilişkin hangi adımı ne zaman, nasıl atacağına ilişkin elinde bir program vardır ve gün içerisinde tek yapması gereken arada bir bu listeyi çıkartıp hızlı bir şekilde üzerinden geçmek ve yapılacak olanlara karar vermektir; bu kişi zaten ne zaman, ne yapılacağına çoktan karar vermiş, bunun için programını ayarlamış ve artık tek yapılması gereken o eylemi yerine getirmek olarak kalmıştır.
Dolayısıyla ilk yapılacak olan takvime bakıp yarın ya da o günün programını gözden geçirmek ve ardından Bir Sonraki Eylemler Listesi’ne bakarak, program içerisinde uygun olan zamanlara yine uygun olan eylemleri yerleştirmek olacaktır. Ör. toplantılarla dolu bir günde, öğle arası, önemli iki - üç kişisel telefon görüşmesini gerçekleştirmek için uygun bir zaman olabilir. Ya da iki toplantı arasındaki uygun bir sürede, biletleri satışa çıkan konser için satın alma seçeneklerini inceleyebilirsiniz.
Sisteminizi Güncellemek
Buraya kadar anlatılan tüm bu sistemi, verimli bir şekilde çalıştırmanın önde gelen koşullarından bir tanesi, düzenli aralıklarla, sistem üzerinde kuş bakışı bir değerlendirme yapmak ve sistemi güncel tutmaktır. Güncel olmayan sistem, dışarıdan yeni gelen verilerin bu sistem yerine kişinin zihninde yer işgal etmesine neden olur ve tüm sistemin verimliliğini düşürür. Bunun için tecrübe, en önemli hususun Haftalık Gözden Geçirme olduğunu göstermektedir.
Haftalık Gözden Geçirmenin Gücü
Aslında durum hemen herkes için aynıdır: İnsan, ne kadar plan, programlı yaşamaya çalışırsa çalışsın her zaman beklemediği gelişmeler, iyi ya da kötü sürprizler, tamamlanmayan işler meydana gelecek ve insan, üstesinden gelebileceğini düşündüğünden çok şeyle karşı karşıya kalacaktır. Haftalık Gözden Geçirme’nin gücü ise burada yatmaktadır. Bu yaklaşım kişiye tekrar yakalama, yeniden değerlendirme ve karar verme konusunda çok değerli bir vakit yaratmaktadır. Günlük koşturmaca içerisinde, tüm bunlara ayrıca vakit ayırmanın yolu yoktur.
Haftalık Gözen Geçirme ayrıca, önemli projelere, sakin ve yoğunlaşmış bir bakış açısı ile bakmak için fırsat yaratacak, önemli kararların daha doğru verilmesinin de yolunu açacaktır. Yine bu kapsamda kişi, gerekli olanlara ulaşabilmek için gerekli olmayan bir çok şeye daha kolaylık ve doğrulukla “Hayır.” diyebildiğini de görecektir.
Haftalık Gözden Geçirme Nedir?
Yalın bir şekilde tarif etmek gerekirse, Haftalık Gözden Geçirme, kişinin, önündeki birkaç hafta süre ile doğru yolda gidebilmesine yönelik olarak, zihnini tekrar boşaltmasına verilen addır. Bu zamana kadar üzerinden geçtiğimiz iş akışı adımlarından oluşur: kişinin tüm ödevlerine ilişkin yakalama, berraklaştırma, organize etme ve gözden geçirme adımları; ta ki kişi, “Şu anda yapmam ve yapmamam gereken tüm şeylerin neler olduğunu biliyorum.” cümlesini rahat bir şekilde kurabilsin.
Pratik açıdan bakıldığında ise bu süreç şu üç ilke ile anlatılabilir: temizle - get clear, bu ana gel - get current ve yaratıcı ol - get creative. Temizle ile kastedilen, kişinin tüm şeylerinin işlenmesidir. Bu ana gel ile kastedilen, kişinin elindeki tüm harita ve listelerin gözden geçirilmesi ve güncel hale getirilmesidir. Yaratıcılık ise bu iki eylemin ardından genellikle kendiliğinden ortaya çıkar; kişi zihnini temizleyip, sistemini güncel haline getirdikçe, yaşamı üzerine yeni fikirler ve bakış açıları kendiliğinden oluşmaya başlar.
Temizle - Get Clear
Bu aşama, yoğun hafta içerisinde ortaya çıkan gevşek uçların derlenip toplandığı aşamadır. Toplantılarda alınan notlar, tanıştığınız kişilerin verdiği iş kartları, bakmaya fırsat bulamadığınız e-postalar, çocuğunuzun istediği oyuncak, aklınıza yeni gelen projeler, cüzdanınıza attığınız fişler vb.
Bunun için öncelikle fiziksel olarak biriken tüm malzemeleri, gerekirse ceplerinizi ve çantanızı yoklayarak masanızın üzerine dökün. Ardından dijital materyallerinizi gözden geçirin, aldığınız notları, bakmadığınız e-postaları, gelen mesajları inceleyin. Son olarak aklınıza giren, sizi meşgul eden duygu ve düşünceleri yazarak kağıda dökün.
Bu Ana Gel - Get Current
Bu aşamanın amacı ise geçmişten bugüne kadar tarayarak gelmek ve geride atlanan bir şey bırakmamaktır.
Öncelikle, Bir Sonraki Eylemler Listenizi gözden geçirin ve tamamlayıp da işaretlemeyi atladığınız hususları işaretleyin. Ardından, takviminizi iki & üç hafta geriye doğru inceleyin ve gözünüzden kaçan, ertelendiğiniz, atladığınız hususlar var mı bakın; varsa bunlara ilişkin yeniden değerlendirme ve düzenleme yapın ayrıca tamamladığınız etkinlikler üzerine de tekrar sakin bir şekilde düşünüp bunlarla ilgili yapılacak başka şeyler aklınıza geliyorsa bunları da not alın.
Ardından takviminizi ileri doğru inceleyin ve yaklaşan etkinlikler için hazırlıklarınızı kontrol edin; yapılacak eylemleri gerekirse Bir Sonraki Eylemler Listenize kaydedin. Sonrasında, Bekleyenler Listesi'ni kontrol edin ve bu listede bekleyip de o süre zarfında meydana gelen olaylar var mı kontrol edin. Varsa bunlar için de gerekli değerlendirmeleri yapın; yoksa, beklemeye devam edip etmeme kararınızı gözden geçirin. Son olarak ise Projeler Listesini gözden geçirin ve bunlarla ilgili gelinen aşamaları, bunları ilerletmek için gerekli bir sonraki adımları belirleyin ve bunları ve zaman gerçekleştireceğinizi belirleyin.
Yaratıcı Ol - Get Creative
Bu metodun amacı sadece işleri bitirmek değil kişiye, yaşamına ilişkin daha berrak ve yaratıcı değerlendirmeler de yapabileceği sağlıklı süreçleri sunmaktır. İşin güzel yanı, kitapta anlatılanları uygulamaya başladıysanız, bu konuda fazla enerji ve emek sarf etmenize gerek olmadığıdır.
İnsanlar, yaşamlarının gereği olarak yaratıcı varlıklardır ve yaratım süreçlerini her gün yaşamlarının her anına kendiliğinden uygular. Burada asıl yapılması gereken, bu yaratıcı düşüncelerin meydana gelmesi ve yaşama geçmesinin önündeki engelleri kaldırmak ve bu yaratıcı gücün kendisini göstermesine izin vermektir.
Dikkat edilirse bu kitapta anlatılan tüm sistem, bir takım hususların dış mecralara kayıt edilerek düzenli aralıklarla üzerinden geçilmesi esasına dayalı olup tüm bu aşamalarda akla gelen her yeni fikir aslında kişinin yaratıcılığının da dışa vurumudur. Ortaya çıkan bütün bu fikirleri kayıt altına almak ve ilgili noktalara entegre etmek bu nedenle önemlidir.
Burada dikkat edilecek ilk nokta düzenli olarak Belki / Bir Gün listelerinin gözden geçirilmesi, bu listelerde yer alan fikir, projeler üzerinde derin düşünmektir. Böylelikle bu fikirlerin uygun zaman ve zeminde yaşama geçirilmelerinin de yolu açılmış olacaktır. Bu liste üzerine çalışırken, uzun süredir yer kaplayan, yaşama geçmesinin mümkün olmadığı anlaşılan fikirleri de silmekten kaçınılmamalı böylelikle bu liste temiz ve güncel tutulmalıdır.
İkinci nokta ise özellikle ilk aşamada yaratıcı ve cesur düşünmekten korkmamak gerektiğidir. Ancak bu şekilde kişi, ilerlemesi için gerekli adımları atmak için daha fazla ve farklı yollar da bulacaktır.
Tüm bu nedenlerle gözden geçirme süreci son derece önemlidir ancak maalesef uygulamada nispeten az sayıda kişi bu aşamaya gereken önemi vermektedir. Bu da sistemin, düşük verimlilikle çalışmasına neden olmaktadır.
Gözden Geçirme İçin Uygun Yer ve Zaman
Gözden Geçirme aşaması, tüm bu sistemin en önemli parçalarından bir tanesidir ve düzenli olarak yerine getirilmesi zorunludur, bu nedenle bu alışkanlığı destekleyecek yer ve zamanın belirlenmesi önem taşır. Dolayısıyla, en azından alışana kadar, kişinin, gözden geçirme aşamasını, kesintiye uğramadan gerçekleştirebileceği, kendisine uygun bir yer ve zaman belirleyip bu iki saatlik haftalık gözden geçirme aşamasında ısrarcı olması önemlidir.
Deneyimler, bunun için en uygun zamanın, haftanın son çalışma gününün son bölümü olduğunu göstermektedir. Ör. Pazartesi - Cuma, 09.00 - 18.00 arası çalışan bir kişiyseniz, Cuma öğleden sonra bir saatlik bir süre bunun için iyi bir vakittir; böylelikle hem taze bir zihinle o hafta içerisinde yapılması gereken ancak bir nedenle yapılamayan eylemlerin üzerinden geçer ve bir sonraki haftaya / aya programlar hem de haftayı tamamlarken geri kalan Cuma öğleden sonrasında yapılabilecek olanları hızlı bir şekilde tamamlayabilirsiniz. Bu aynı zamanda size, hafta sonuna temiz bir zihinle girmek için de güzel bir fırsat yaratacaktır.
Elbette gerek iş yaşamı gerekse ev yaşamı son derece dolu kişilerin gözden geçirme aşamasına zaman ayırmaları zor olabilir; ancak, ör. çocukların uyuduğu akşamın erken bir vakti, ya da onların henüz uyanmadığı sabahın erken bir vakti, hiç olmadı işe giderken serviste, toplu taşımada geçirilen vakit ya da işte, öğle arasında bir saatlik süre bile bu gözden geçirmeyi yerine getirmek için uygun bir zaman sağlayacaktır.
İşaret edilmesi gereken önemli bir nokta ise, bu gözden geçirmenin, devam eden günlük işler ve bunların bir üst seviyesinden genel bakış arasındaki dengeyi yakalayabilmektir. Haftalık gözden geçirme aşamasının, sadece devam eden projelerin eylemlerine odaklanması doğru değildir; arada bir bunların bir parça üzerine çıkarak, daha genel bir bakışla, temel değerler, ilkeler, varılmak istenen hedefler üzerinden de bir değerlendirme yapılması gerekir; yöneticiler bakımından bu durum özellikle böyledir. Gemi ve kaptanı üzerinden bir benzetme yapmak gerekirse, bir kaptanın, geminin hedefine varması için düzenli olarak yolda yapılması gerekenleri gözden geçirip yerine getirmesi ile arada bir daha yukarıdan geminin rotasında gidip gitmediği, gitmiyorsa bunun düzeltilmesi için yapılması gerekenler ya da rotanın değiştirilmesi gibi hususları gözden geçirmesi verilebilir. Doğru bir gözden geçirme aşamasının her iki seviyede birden yapılması gerektiği tartışmasızdır.
Büyük Resim Değerlendirmeleri
Yukarıda anlatılanın bir devamı olarak, haftalık gözden geçirmelerinin bazılarının, sadece büyük resme odaklanması gerektiği de açıktır. İşinizdeki anahtar ilkeleriniz ve hedefleriniz nelerdir? Bir sene ya da üç sene sonraki hedefleriniz nelerdir? Kariyeriniz nasıl ilerliyor? Gerçekten istediğiniz ve hedeflediğiniz bir yaşamı mı sürüyorsunuz?
Dolayısıyla, haftalık gözden geçirmeleriniz sırasında, sırayla daha yukarı seviyelerden, yaşamınıza, görevlerinize, hedeflerinize bakmanız önemlidir. Ör. bir ay içerisindeki haftalık gözden geçirme seanslarınızdan bir tanesini sadece bu amaca özgüleyebilirsiniz. Böylelikle yaşamınızın yolunda giden ya da gitmeyen alanlarını daha rahat tespit edebilir, bunlar üzerine yoğunlaşarak gerekli düzeltmeleri hayata geçirebilirsiniz.
Deneyimler, kişinin yaşamının kontrolünü eline alamadığını hissettiği oranda kendisi ile yüzleşmekten kaçındığını göstermektedir. Dolayısıyla çeşitli seviyeler üzerinden düzenli gözden geçirme seansları, kişiye tekrar yaşamını kontrol altına aldığı duygusunu yaşatacak, bu da kendisiyle yapacağı değerlendirmelerin sayısını ve niteliğini daha da geliştirecektir. Doğal olarak bu gelişim, kişinin önündeki yaşama dair hedef, plan ve değerlerini de olumlu etkileyecektir.
Yine deneyimler, ortalama bir kişinin, GTD sistemini, tüm yönleriyle yaşamına entegre edip uygulamasının bir ile iki yıl arasında bir vakit aldığını ortaya koymaktadır. Ancak bunu ne bir zorluk ne de bir kolaylık olarak görmek gerekir; neyse, odur; en doğrusu zaman içerisinde düzenli olarak yaşama geçirmektir, çünkü kişinin yaşamına kazandıracakları bunun kat ve kat fazlasıdır.
Yazılım dünyasından güzel bir örnek “agile programming - çevik programlama”dır. Özellikle yeni start-up’ların kullandığı bu metoda göre yazılım geliştirilirken öncelikle ortaya bir vizyon konularak, ürünün nasıl olması gerektiği düşünülür, hızlı bir şekilde, satışa uygun bir ürün yaratılarak pazara sürülür, ardından müşterilerden gelen geri bildirimler hızlı bir şekilde değerlendirilerek, uygulamanın çalışan ve çalışmayan kısımları yeniden ele alınarak, ortaya çıkan sonuçlara göre yeni ürün yeniden tasarlanır ve bir sonraki versiyonu üretilerek piyasaya sürülür. Burada mesaj şudur: ileriye yönelik olumlu hedefler ve planlama önemlidir ancak bu hedef ve planların, gerçek dünyadan alınan geri bildirimler ile ayaklarının yere basarak doğru rotada ilerlemesi, gerektiğinde rotada düzeltmeler yapılması da aynı derecede önemlidir.
Bu da bizi bir sonraki soruya götürür: Perşembe günü saat 14.30, şimdi ne yapacaksınız?
Dokuzuncu Bölüm: Girişmek - En Uygun Eylemleri Belirlemek
Gerçekten işlerin başına geçtiğinizde hangi eylemi yerine getireceğiniz, bunun kararını nasıl vereceğiniz önemli bir sorudur. Bu sorunun cevabı ise ister önsezi deyin ister hisleriniz deyin, ister içinizden gelen ses deyin, bu şekilde ortaya çıkan cevaptır.
Yukarıda, Bölüm 2 içerisinde, karar vermemize yardımcı olmak üzere üç temel çerçeveden bahsettik; tekrar etmek gerekirse:
- Bulunduğumuz anda hangi eylemi yerine getireceğimizi seçmek üzere dört kriter modeli,
- Günlük işleri değerlendirmek için üç katmanlı model,
- Kendi işlerinizi değerlendirmek için kullandığımız altı katmanlı model.
Bu modeller alttan yukarı doğru, kişinin yaşamındaki somut düzeyden daha somut düzeye doğru yükselen bir yapıda tanımlanmaktadır. Bu nedenle tek tek içeriklerine bakmak önemlidir.
Bulunduğumuz anda hangi eylemi yerine getireceğimizi seçmek üzere dört kriter modeli
Unutmayalım ki bir karar verirken şu dört kriteri göz önünde tutarız:
- Bağlam
- Var olan zaman
- Var olan enerji
- Öncelik
Şimdi bunların hepsine teker teker bakalım:
Bağlam
Herhangi bir zamanda ilk cevaplanması gereken soru ne yapabileceğiniz, nerede bulunduğunuz, elinizdeki araçların neler olduğudur. Cep telefonunuz elinizde mi? Alışveriş yapmak için gitmeniz gereken dükkana gittiniz mi? Randevunuz olan kişi uygun mu? Daha önce belirttiğimiz üzere, yapılacaklar listesini, toplu olarak düzenlemek yerine bağlam üzerinden düzenlemek en doğrusudur. Ör. Telefonla Aranacaklar Listesi, Alışveriş Listesi, Ofis Toplantısında Konuşulacaklar Listesi, Evde Yapılacaklar Listesi vb.
Ör. bir müşteriniz ile görüşmek için randevunuza gittiniz ve o anda, görüşmenin yarım saat ertelendiğini öğreniyorsunuz; o anda elinizde Telefonla Aranacaklar Listesi bulunuyorsa, bu yarım saate birkaç konuşmayı rahatlıkla sığdırabilirsiniz.
Bu listelerin hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken bir önemli husus, liste içlerinde yer alan her bir eylemin, kendisini zorunlu kılan bağlama göre ilgili listeye kaydedilmesi olacaktır. Ör. bir özgeçmiş hazırlanması gerekiyorsa bu eylemin kaydedileceği yer Ev ya da Ofis değil, kuvvetle muhtemel Bilgisayarda Yapılacaklar Listesi olmalıdır. Bir ipucu bu listelerin, ilk başta, şeylerimizi derlerken yeri gelen listelere kaydedilmesi, mümkün mertebe sonraya bırakılmaması yönündedir.
Yaratıcı Bağlamlar
Her ne kadar burada ne yapılacağı, nerede bulunulduğu ve hangi araçlara sahip olunduğu temel soruları üzerinden bir bağlam tanımlaması yapılmış olsa da bu tanım tek ve zorunlu tanım değildir. Zaman içerisinde bir çok kişi başka kriterlere göre kendi bağlamlarını belirlemeye başlamıştır. Ör. Tatile Çıkmadan Yapılacaklar Listesi oluşturulup normalde diğer listelerde yer alan birbiri ile bağımsız bir çok eylem ör. bahçıvan ile konuş, lastik havalarını kontrol et, otel rezervasyonundan emin ol vb. gibi böyle bir listede bulundurulabilir.
Ör. Beş Dakikadan Kısa Süreli İşler Listesi ya da Finansal Konular Listesi ya da Ailevi Konular Listesi bu tur listelere örnektir. Siz de kendi yaşamınıza uygun bağlam listeleri oluşturmaktan çekinmeyin.
Var Olan Zaman
Hangi eylemi seçeceğimize yönelik belirleyici olan ikinci faktör ise o anda elimizde bulunan, var olan zamandır. Örneğin, bir toplantıya girmeden önce onbeş dakikalık zaman içerisinde yerine getirilebilecek aslında bir çok kısa ve basit eylem olabilir ve bunların kendilerine uygun bir listeye kaydedilmesi faydalı olacaktır. Benzer şekilde, derin düşünme ya da çalışma gerektiren kimi eylemler için ise daha geniş zaman aralıkları gerekli olacağı için bunları da ayrı bir listede takip edip düzenli olarak gerçekleştirilme tarihlerini takvime işlemekte fayda vardır.
Var Olan Enerji
Nispeten az değinilen hususlardan bir tanesi ise, kişinin, içinde bulunduğu bağlam ve sahip olduğu zaman dışında, o anda var olan enerji düzeyinin de yapmak için seçeceği eylemi etkileyen önemli unsurlardan bir tanesi olduğudur. Çünkü insan ne kadar dikkatini toplamaya ve o eylemi bilinçli bir şekilde yerine getirmeye çalışırsa çalışsın, çoğu zaman bunu sonuçlandırıp sonuçlandıramayacağını etkileyen temel faktör, gerekli enerjiye sahip olup olmadığıdır.
Örneğin programınızın tamamiyle uygun olduğu ve büronuzda bulunduğunuz bir zamanda, sabah ağır spor yaparak güne başladıysanız, hemen ardından yoğun dikkat gerektiren bir çalışma olmasını tercih etmemelisiniz. Ya da tam tersi, gün içerisinde yoğun bir programınız varsa, akşam iş çıkışına yine yoğun bir eylem eklemek de çok doğru bir karar olmayacaktır; çünkü insanın enerjisi sınırlıdır.
Bir işi yaptığınızda, bir eylemi yerine getirdiğinizde buna ne kadar enerjinizi harcadığını düzenli olarak takip etmeye başlar ve not ederseniz, bir süre sonra yerine getirilecek eylemleri de enerji düzeyinize göre kolayca belirleyebilir hale gelirsiniz. Bu kapsamda örneğin, Düşük Enerji Gerektiren İşler Listesi tutabilir, yorgun olduğunuzda, bu listede yer alan kolay işleri yerine getirebilirsiniz.
Önemle altını çizmek istediğimiz bir husus ise, kişinin, enerjisini artırmasının en kolay yollarından bir tanesinin, düzenli & organize olup mümkün mertebe açık uçları kapatarak yaşamına devam ediyor olmasıdır. Karma karışık bir ortam ve ucu açık bırakılan işler, kişinin zihin enerjisini düşürmek için bire birdir!
Yukarıda belirtilen üç faktör (bağlam, zaman ve enerji) göz önünde bulundurularak verilen kararlar ve bu kararları besleyen listeler insanı doğru eyleme götüren faktörlerdir.
Öncelik
Bağlam, zaman ve enerji dikkate alındıktan sonra hangi eylemin seçileceğine ilişkin kriter göreceli önceliklerimizdir. Bütün seçeneklerim arasından şu anda hangi eylemi seçmeliyim? Yine tecrübe, burada en sık karşılaşılan sorunun: “Önceliklerim arasında nasıl karar vermeliyim?” sorusunun olduğunu göstermektedir. Bu soru, soruyu soranın, aynı anda başa çıkabileceğinden çok daha fazla taahhüt altına girdiğini ve bunların bir bölümünün yerine getirilmesinin mümkün olmadığını bildiğini de ortaya koymaktadır.
Günün sonunda, kişinin yerine getirmeyi ya da getirmemeyi tercih ettiği eylemler konusunda kendisini rahat hissedebilmesi için taahhütleri, hedefleri ve değerleri hakkında bazı bilinçli kararlar vermiş olması gereklidir. Bu süreç ise kaçınılmaz olarak başka kişi ve kurumlar ile olan ilişkilerimizi de etkilediği için daha önce bahsettiğimiz ve birazdan aşağıda tekrar üzerinde duracağımız altı ufuk düzeyi modeli üzerinden incelenecektir.
Günlük İşleri Değerlendirmek İçin Üç Katmanlı Model
Öncelikleri belirlemek, bazı şeylerin, diğerlerinden daha önemli ve öncelikli olduğunu değerlendirmek anlamına gelir. Ama neye göre önemli ve öncelikli? Elbette, bazı işlerin diğer işlere göre önemli ve öncelikli olduğunu kabul etmek. Burada iş ile kastedilen kişinin gerek kendisinin belirlediği gerekse başkalarından gelen ve uygulamakla yükümlü olduğu eylemlerdir.
Altı çizilmesi gereken bir nokta, eskiden iş deyiminin yalnızca kişinin mesleki alanını kapsadığı iken, günümüzde, aile ve kişisel yaşamların da bu kapsama girdiğidir. Bu anlamda çocukların dersleri hakkında öğretmenleri ile görüşme de bir iştir; kişinin egzersiz düzenine ilişkin programı da bir iş ve bir insanın yaşamında tüm bu alanlar iç içe geçmiştir. Bu nedenle sadece mesleki alanları ele alan bir yaklaşım yetersiz kalmaya mahkumdur.
Daha önce ele alındığı üzere, insan, herhangi bir zamanda aşağıdaki şu üç eylemden bir tanesini yapmaktadır:
- Daha önceden tanımlanmış olan bir işi yerine getirmek
- O anda karşısına çıkan bir işi yerine getirmek
- İşi tanımlamak
Kişi ya önceden belirlemiş ve listelerinden bir tanesine kaydetmiş olduğu işlerden bir tanesini yapıyordur ya gün içerisinde beklenmedik şekilde karşısına çıkan ya da hangi işin, ne zaman, nasıl yapılacağını belirliyordur. Bununla birlikte tecrübe, birçok insanın, listelerinde yer alan ve önceden belirlenmiş olan işleri yerine getirmek yerine gün içerisinde daha spontane bir şekilde, karşılarına çıkan işleri yerine getirmeye daha eğilimli olduğunu göstermektedir.
Bunun nedeni, bu şekilde ortaya çıkan işleri yerine getirmenin insanda sahte bir iş yapıyor ve meşgul olma düşüncesi ve tatmini yaratması; bir anlamda, insanların kendilerini kolayca kandırmalarına izin vermesidir. Böylece birçok kişi ileride ortaya çıkabilecek sorunları daha baştan önlemeye yönelik proaktif bir yaşam biçimi yerine, bunlara meydana çıktıkça tepki göstermeye yönelik reaktif bir yaşam biçimine daha alışıktır.
Gerçekten de aniden ortaya çıkan işlerin pek çoğu, kişinin önceden belirlediği akışları kesintiye uğratmaya son derece uygundur. Ör. önemli bir proje üzerinde çalışırken patronunuzdan ya da eşinizden gelen ve acil kaydıyla yerine getirilmesi gereken bir talep birden elinizdeki projeyi bırakmanıza neden olabilir. Bu tür kesintileri bir noktaya kadar anlayışla karşılamak doğal olmakla birlikte, olumsuz etkilerini ortadan kaldırmanın en önemli yolu, kişinin, neyi yapmakta olmadığını bilinçli bir şekilde bilmesidir. Bu da kişinin, listelerine kaydetmiş olduğu işler üzerinden düzenli bir şekilde geçmesiyle teyit edilir. Aynı örnek üzerinden ilerlemek gerekirse, kendisi için önemli bir iş üzerinde çalışan kişinin, o hafta, her seferinde çalışmasının bu tür bir nedenle bölündüğünü farz edelim, bu işin tamamlanmasının temel koşulu, tamamlanana kadar, üzerinde yazılı listede bulunmaya devam etmesi ve kişinin de yukarıda belirtildiği üzere, bu listesi üzerinde düzenli olarak gözden geçirme yaparak, tamamlanan ve tamamlanmayan işleri tespit ederek, tamamlananları listeden silmesi, tamamlanmayanlar için en uygun bir sonraki yer ve zamanı belirlemesi olacaktır. Böyle bir yaklaşımla, gün içerisinde meydana gelen kesintilerin, kişinin daha önceden belirlemiş olduğu işleri engellemesinin önüne geçilebilecektir.
Tekrar etmek gerekirse, asıl olan, kişinin, kendisi için, üzerinde değerlendirme yapıp bilinçli şekilde belirlediği ve listelerine kaydettiği işleri yerine getiriyor olmasıdır. Gün içerisinde bu işler dışında bir çok beklenmeyen yeni işin kişinin karşısına çıkması son derece doğal olmakla birlikte kaçınılması gereken bu ikinci tür işlerin, ilk kategoridekilerin yerini almasıdır. Proaktif olmak yerine kişiyi reaktif bir yaşama iten bu tür bir yaşama şekli sadece daha fazla kaygı ve endişe uyandırmakla kalmaz, kişinin yaşamında asıl önemli olduğu için listelerine kaydedilmiş olan işlerinin de yerine getirilmemesine de neden olur. Bundan kaçınılmalıdır.
Şunu da unutmamak gerekir ki listelerde yer alan işlerin yapılmadan bırakılması ve sadece spontane meydana gelen işlere yoğunlaşılması bu işlerin ortadan kalktığı anlamına da gelmemektedir. Göz ardı edilen bu tür yükümlülükler, ileride en olmayacak zamanlarda en kötü şekillerde kişinin karşısına mutlaka çıkacaktır.
Andan Ana Dengeleme Yeteneği ise kişinin zamanla sahip olmak için üzerinde çalışması gereken yeteneklerinden bir tanesidir. Yukarıda anlatıldığı üzere asıl olan kaydedilmiş işlerin yerine getirilmesi iken spontane şekilde ortaya çıkan işlerin yerine getirilmeden yaşama devam edilmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla kişinin her iki durum arasında çevik bir şekilde hareket etmesine dayanan bir yaklaşım geliştirmesi de önemli ve faydalı olacaktır. Ör. kişinin, kendisi için ayırdığı dört saatlik bir işin arasına spontane şekilde giren bir saatlik başka bir iş belki o dört saatlik işin yerine getirilmesine engel olabilir ancak geride kalan iki saatte yerine getirilebilecek, listeye kayıtlı başka işlerin mevcut olması da oldukça muhtemeldir. Dolayısıyla, belki, bir saatlik kesinti sonrasında, aynı işe dönmek mümkün olmasa bile listede belirlenmiş ve daha kısa sürede tamamlanabilecek başka iş ya da işlerin tamamlanması da güzel bir çözüm olacaktır.
Yaşamı bölen kesintilerin engellenmesi mümkün olmasa bile, bunları, diğer işleri tamamlamak için bir fırsat olarak görmek de olumlu bir bakış açısıdır. Burada yine önemli olan kişinin geliştirdiği sistemine güvenmesi ve gerek önceden belirlenmiş gerekse spontane şekilde ortaya çıkan işleri yerine getirirken hangilerini yapacağı hangilerini yapmayacağı ya da ne zaman yapacağına ilişkin bilinçli kararlar veriyor ve sonradan bunların üzerinden düzenli olarak geçiyor olmasıdır.
Bu işler arasında seçim yaparken hangi kriterleri göz önünde bulundurması gerektiği ise yazının devamının konusudur.
Kişinin İşlerini Gözden Geçirmesine Yönelik Altı Katmanlı Model
Yukarıda ikinci bölümde de üzerinden geçtiğimiz üzere, insanın elindeki / önündeki işlere ilişkin altı ufuk seviyeli bir yapı, aynı bir apartman örneğinde olduğu üzere, aşağıdaki şekilde formule edilebilir:
Ufuk - 5: Yaşam
Ufuk - 4: Uzun dönemli hedefler
Ufuk - 3: Bir - iki yıllık hedefler
Ufuk - 2: Odaklanılan ve Sorumluluk Alanları
Ufuk - 1: Mevcut Projeler
Zemin: Şu anki eylemler
Genel kural, her bir seviyenin kendi içerisinde birbiri ile tutarlı olmasıdır. Bir başka ifade ile kişinin öncelikleri, yukarıdan aşağıya doğru düşünülmelidir. Ör. yaptığınız bir telefon görüşmesi, daha üst seviyedeki ufuk çizginiz ile tutarlı değilse, en basitinden faydasızdır. Ya da yapmakta olduğunuz iş, iki seviye üstteki ufuk seviyesindeki belirlemenizle çelişiyorsa da faydasız, tutarsız bir iş yapıyorsunuz demektir.
Bu anlatılanlara örnek olarak aşağıdan yukarı bir belirleme yapalım: Yapmak zorunda olduğunuz telefon görüşmesi (şu anki eylem), üzerinde çalıştığınız bir projeye (mevcut projeler) ilişkindir; bu telefon görüşmesi yapmanızdaki amaç satışlarınızı artırmaktır (sorumluluk alanı), satışlarınızı artırmanızın sonucu olarak, yaptığınız işte daha iyi gelir elde edebilir hale gelecek (bir - iki yıllık hedefler), bunun sonucunda da finansal ve bireysel olarak hedeflediğiniz yaşama daha yakın bir noktaya geleceksiniz. (uzun dönemli hedefler)
İşiniz, yapacağınız işi keşfetmek ve sonrasında tüm kalbinizle kendinizi ona vermektir. Buda
Bu kez, yukarıdan aşağıya bir yaklaşım için farklı bir örnek kullanalım. Kendi bilgi ve becerilerinizi kullanabileceğiniz şekilde bir yaşam sürmek istiyorsunuz. (yaşam) Bunun için kendi işinizi kurmaya karar verdiniz. (uzun dönemli hedef). Bu hedefe ulaşmak için kendinize mesleki hedefler koydunuz. (kısa dönemli hedef) Bu hedefler doğrudan odaklandığınız alanlarda size sorumluluk yükleyen hedefler (sorumluluk) Bu hedeflere ulaşmak için belirli bir takım projeler tanımladınız (mevcut projeler) ve bu projeleri ilerletmek için çalışmaya başladınız (mevcut eylemler)
Sağlıklı olan, kişinin bu tüm seviyeleri, birbiri ile uyumlu şekilde hareket ettirmeye gayret etmesi; içlerinde birbiri ile çelişen düşünce ve eylemlere yer vermemeye gayret göstermesidir. Elbette, düzenli olarak bu seviyelerin her birini gözden geçirip, kendi içlerinde halen geçerli olup olmadıkları, diğer seviyelerle olan ilişkileri ve eksik noktaların tespit edilerek düzeltilmesine yönelik adımların atılması da olmazsa olmazdır. Bu seviyelerde ne kadar çok eksik, hatalı, tamamlanmamış konu başlığı varsa, bunlar kişinin önüne o kadar çok engel olarak çıkmaya devam edecektir.
Tam bu noktada farkındalık kavramının altını kalın bir şekilde tekrar çizmek gereklidir. Önemli olan şimdi ve burada olmak; olup bitenin farkında olmak, hakikati sahteden ayırabilme yeteneğine sahip olmaktır. Tek başına bu alışkanlık, kişinin yaşamını, mümkün olduğunca bilinçli bir şekilde ilerletmesini sağlayacaktır.
İşleri halletme sanatının sırlarından bir tanesi de işte bu bilinç düzeyi; kişinin yaşamında ne olup bittiğini görebilme, takip edebilme, düzeltebilme yeteneğidir.
Aşağıdan Yukarı Doğru Çalışmak
Anlatılan şekilde bir yaşam kurmak söz konusu olduğunda, genellikle insanlar, yukarıdan aşağıya doğru bir yaklaşımı ilk başta tercih eder. Önce kişinin, yaşamın anlamına ilişkin düşüncelerini belirleyip bu anlama hizmet eden uzun dönemli ve ardından kısa dönemli hedeflerini belirlemesi; ardından bu kısa dönemli hedeflere ulaşmasını sağlayacak projeleri seçerek, bunları ilerletmeye başlaması çok daha doğruymuş gibi düşünülür.
Sorun şudur ki, insan yaşamında genellikle kontrolü ele alan, en alt seviyedeki eylemler ve hemen üzerindeki projeler seviyesidir. Dolayısıyla, insanın bulunduğu yer alttaki ilk iki bölüm iken, yaşamını kurmaya en yukarıdan başlaması, genellikle bu hedeflerin ulaşılamaz olarak belirlenmesi ve sonuç olarak kişinin hayal kırıklığı yaşaması ile sonuçlanır.
Deneyimler göstermektedir ki burada daha doğru olan yaklaşım, aşağıdan yukarıya doğru olan önem ve öncelikler silsilesidir. Çünkü insan ancak bulunduğu yerde ve zamanda, elindeki imkanlar ile bir değişiklik, fark yaratabilecek durumdadır. Bu nedenle asıl önemli olan, yüksek bir farkındalık içerisinde, belirli bir zaman ve yerde, elindeki imkanları, hemen bir üstteki seviyede yer alan amaçlara ulaşmak için kullanıyor olmasıdır.
Bu tür yaklaşımın önemli bir faydası, kişinin doğrudan alacağı sonuçlara yönelik olması dolayısıyla, serbest bir şekilde belirlenebilmesi, yerine getirilebilmesi, sonuçlarının alınıp geri bildirim süreçlerinin işletilebilmesi, doğru ise tekrarlanıp hatalı ise değiştirilebilmesine de imkan sağlamasıdır.
Yılların tecrübesi, bir insan için en önemli olan şeyin, aklındaki en önemli şeyden kurtulmak olduğunu göstermiştir. Bu en önemli şeyin ne olduğu fark etmez; evdeki kedinin mamasının bitmiş olması da olabilir; ertesi gün yapılacak olan sunumun hazırlığı da; insan, ancak, aklındaki şeyi tamamlayarak aklından çıkarabilirse rahat edebilir. Bu yaklaşımın önemli bir faydası, insanın aklındakileri tamamlayarak ilerledikçe rahatlık hissetmesi ve arka arkaya, aslında gerçekte daha önemli olan konulara daha yoğun bir şekilde zaman, dikkat ve enerjisini yöneltmesini sağlayabilmesidir. Bu nedenle kişi, aklı başka bir takım şeylerle doluyken, kendisini tam olarak başka birtakım şeylere veremeyebilir ve bu durum gayet doğaldır. Doğrusu, öncelikle, kişinin aklındaki şeyin neden önemli olduğunu tespit etmesi ve bir şekilde bundan kurtulmasıdır.
Elbette, kişinin bu yaşamdaki değerleri ve anlam arayışına ilişkin en üst ufuk seviyesi olan beşinci seviye elbette önemlidir ancak deneyimler göstermektedir ki, bir gemi eğer batıyorsa, burnunun hangi yönü gösterdiği önemli değildir; bu yüzden aşağıdan yukarı doğru bir yaklaşımla her bir seviyede doğruyu yaptığımızda, üstteki seviyelere ulaşmak için daha çok imkan, zaman ve kaynağımız olacağı da ortadadır. Bir binayı temelden yukarı doğru inşa etmek, yukarıdan aşağıya doğru inşa etmekten daha kolaydır.
Zemin Seviyesi: İlk olarak yapılması gereken, yukarıdaki bölümlerde anlatıldığı üzere, Eylemler - Bir Sonraki Yapılacaklar listemizin güncel ve tam olduğundan emin olmaktır. Bu nedenle tekrar üzerinden geçip eksikleri tamamlamakta fayda vardır. Zaten kişi, bu listeyi tam olarak hazırlamışsa, hali hazırda yaşamını kontrol altına almak için önemli bir adım atmış demektir.
Ufuk 1: Öncelikle Projeler Listenizi son haline getirin. Bu liste gerçekten de, tamamlaması birden fazla adım gerektiren tüm taahhütlerinizi kapsıyor mu? Eğer öyleyse elinizdeki listeye, neredeyse haftalık olarak elden geçirilecek bir sınırlar listesi olarak da yaklaşabilirsiniz. Projeleri ilerletmek için atacağınız bir sonraki adımlar, o hafta içerisinde sizin yer, zaman, harcayacağınız efor ve bütçe gibi konularda sınırlarınızı da belirleyecektir.
Tek başına bu listeyi oluştururken bile, aslında fark etmediğiniz ve yapılması gereken bir çok iş olduğunu fark edeceksiniz. Bu nedenle tam, güncel ve objektif bir liste, hangi konularda hangi adımların atılması, hangi kararların alınması ve hangi eylemlerin yerine getirilmesi gerektiğini gösteren çok iyi bir kılavuz görevi görecektir.
Gerçek olan şudur ki uygulamada çok az kişinin elinde böyle güncel ve doğru listeleri bulunur. Bu öğleden sonra ne yapılması gerektiğinin doğru cevabı, ancak gerçekte kişinin neler yapabileceği ve yapması gerektiğinin doğru şekilde belirlenmesinin ardından mümkündür. Örneğin kişinin ertesi gün teslim etmesi gereken bir proje bulunuyorken, bu projenin bir yerde kaydının olmaması nedeniyle gözden kaçmış olması durumunda, kişinin aynı günü film seyrederek geçiriyor olması elbette ki doğru bir tercih olmayacaktır.
Bu nedenle tekrar ve tekrar belirtmek gerekir ki bu metodu uygulamaya koyarken, kişinin, başta uzun da olsa bir süre ayırıp, envanterindekileri kağıda dökmesi çok ama çok önemlidir. Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere, bu en alttaki ilk iki seviye, kişinin yaşamına doğrudan etki eden kararları alıp uygulamaya dökmesi bakımından da en kuvvetli sonuç veren seviyelerdir. Dolayısıyla, bu aşamada takip edilen projelerin mutlaka güncel, objektif listelerde tutulması zorunludur.
Ufuk 2: Bu seviye kişinin iş yaşamındaki sorumlulukları ve yaşamının uygun şekilde sürdürülmesi gereken standartlarının belirlendiği seviyedir. Kişinin hem işindeki görev ve sorumluluklarını hem de kişisel, ailevi ve sosyal çevresinde takip etmesi gereken asgari standart, ilke ve kuralların belirlendiği seviyedir.
Bu zamana kadar kişisel değer ve amaçlarınızı belirleyen herhangi bir çalışmaya katıldıysanız, bu iyi bir başlangıç noktasıdır. Dolayısıyla yapacağımız ilk şey bir Odaklanılacaklar Listesi oluşturmaktır. Dilerseniz bu listeyi Kişisel ve Mesleki olarak da ikiye ayırabilirsiniz. Bu liste, yaşamımızı yönlendireceğimiz istikameti içerecek nitelikte olacak ve bir alttaki Devam Eden Projeler listesi gibi her hafta değil de kişinin yaşamında meydana gelen değişikliklerin sıklığı ve süratine göre 1 - 3 ay aralığında gözden geçirilerek, bu seviyede belirlediğimiz amaç ve hedeflere yönelik olarak hangi aşamada bulunduğumuzu anlamamızı sağlayacaktır.
Tecrübeler genellikle kişinin iş ve kişisel yaşamında yedişer adet civarında anahtar sorumluluk alanı olduğunu göstermektedir. Örneğin kişisel yaşamda, Odaklanılacaklar Listesi içeriği sağlık, kişisel gelişim, aile şeklinde tanımlanabilir; kişisel gelişim içerisinde örneğin Almanca öğrenmek bir proje olarak belirlenebilir; uygun zaman ve imkanlarda katılınacak bir Almanca kursu arayıp bulmak ise bu projeyi ilerletmek için gerekli bir sonraki eylem olarak belirlenebilir. Ya da bir başka örnek üzerinden aile olarak seçilen odak noktası, çocuklar ile iletişim alt başlığına indirilebilir; ardından çocuklar ile her Pazar sadece beraber yapılacak bir saatlik bir aktivite bulunarak (proje - ör. birlikte yürümek ya da koşmak) hemen ardından bu aktiviteyi düzenli olarak yapacak yer ve zaman belirlenebilir.
Bu konular üzerinde derin düşünmeye başlayan her kişi bir süre sonra kendileri için gerek iş gerek bireysel yaşamlarında önemli olan odak alanlarını tespit edebilmekte; bunları tespit ettikten sonra da geliştirilmesi için gerekli projeleri ve projelerin bir sonraki eylemlerini belirleyebilmektedir.
Yukarıda belirttiğimiz üzere Odaklanılacaklar Listesi’nin, kişinin yaşamının sürat ve yoğunluğuna göre 1-3 ay aralığında gözden geçirilerek, bu listelerin yaşama geçmesi için gerekli projelerin ne durumda olduklarını belirlemek; tamamlananları listeden çıkarmak; yerlerine gerekiyorsa yenisini koymak; devam eden ancak duraklamış olanları ise tekrar ilerletmek için gerekli araştırmayı yapıp sorunu saptadıktan sonra tekrar ilerlemesi için bir sonraki eylemi belirlemek ve bunu hayata geçirmek önemlidir.
Ufuk 3 - 5: İlk üç seviye - eylemler, projeler ve sorumluluk alanları - uygulama ve kısa vadeye yönelik olmakla birlikte sonraki üç seviye daha soyut, gelece yönelik ve uzun vadeli niteliktedir. En üstte kişinin bu yaşamı yaşarken takip edeceği ilke ve kuralları belirlerken altındaki seviyeler de uzun ve orta vadeli hedefleri ortaya koymaktadır. Bu nedenle yaşamda, kendisine çizdiği doğru rotada seyahat ettiğinden emin olmak her kişi mutlaka arada bir bu seviyedeki belirlemelerini gözden geçirmelidir.
Bu seviye içeriklerini tanımlamak için kişinin, kendisini neyin motive ettiği sorusunu sorması ve cevapları üzerinde derin düşünmesi yeterli bir başlangıç noktası olacaktır. Örneğin orta dönem hedefler arasında finansal özgürlük motive edici bir etken olarak yer alıyor olabilir ya da uzun dönem hedefleri arasında yeni bir ev ya da yazlık sahibi olmak. İleriye yönelik olarak bu tür hedeflerin belirlenmesi, kişinin bugün içerisinde olduğu durum, ilişki, iş gibi bağlantılardan da ayrılmasını gerektirebilir; bunun kararı da doğru bir şekilde verilmelidir. Örneğin, geleceğe yönelik hedeflerinde daha sakin bir yaşam sürmek isteyen kişi, bunun için emekliliğini geçirebileceği bir yazlık ev satın almak için bugünden plan yapmaya başlayabilir. Ya da hedeflerine ulaşmanın kurumsal bir şirkette değil de kendi işinin başına geçmekle mümkün olacağını fark eden bir kişi de işinden ayrılmanın adımlarını atabilir gibi.
Bu noktada, “Beş yıl sonra finansal durumumu nerede görüyorum? - Şu anda finansal olarak hangi durumdayım?” ya da “İki yıl sonra sağlık durumumun nasıl olmasını istiyorum? Şu anda sağlık durumum nasıl?” gibi spesifik sorular da yardımcı olacaktır. Bu tip sorular varılmak istenen hedef ve kişinin bugünkü durumunu saptamak açısından da faydalıdır.
Pratik bir öneri olarak, bir yıldan uzun süreli tüm taahhütleriniz için (evlilik, okul, iş yaşamı vb.) şu sorular üzerinden bir yaklaşımı belirleyebilirsiniz:
- İşyerimde uzun dönemli hedef ve amaçlarım nelerdir; burada sorumluluklarımı yerine getirmem için gerekli olan projeler nelerdir?
- Bireysel yaşamıma ilişkin uzun dönemli hedef ve amaçlarım nelerdir; bunların yerine gelmesi için hangi projeleri hayata geçirmeliyim?
- Şu anda yapmakta olduğum şeyleri doğrudan etkileyen etmenler nelerdir?
Burada altı çizilmek istenen, kendinize yeni hedef ve amaçlar koymanız değil, mevcut yaşamınızı bilinçli bir şekilde gözden geçirerek, vermekte olduğunuz kararlar, yerine getirmekte olduğunuz eylemler, kendinize çizdiğiniz rotayı bilinçli bir tercihle ilerletmekte olmanızdan emin olmanızdır. Yoksa, sorduğunuz bu sorulara verdiğiniz cevaplar kendinizi teyit ediyorsa; o zaman bunu doğrulamış olmak önemlidir.
Bu hususta son olarak, en yukarıda yer alan sorunun, “Neden?” sorusu olduğunu, bu soruyu yanıtlamak için bugüne kadar sonsuz sayıda kitap yazıldığını, insanın anlam arayışının hiç bitmeyecek bir yolculuk olmakla birlikte, kişinin bu soruyu kendisine arada bir sorup, vereceği cevapları ilke edinmesinin önemli olduğunu da vurgulamak isteriz.
Öncelikler Üzerinden Düşünme Şeklini Yaşamınızdan Çıkartmak
Şimdi bu aşamada, bu bölümü okurken aklınıza gelen düşünceleri kayıt altına almak için kağıt kalem çıkartın ve yazmaya başlayın. Burada belirtilen ufuk seviyelerine ilişkin düşünceler aklınızdan, elinizin altındaki kağıda dökülsün. Ardından, bu notlarınız üzerinde nitelikli düşünün; kayıt altına aldığınız düşünceleri gerçekten gerçekleştirip gerçekleştirmek istemediğinize karar verin; cevap hayırsa, bu fikirleri “Belki / Bir Gün” listesine kaydedin ya da atın. Gerçekleştirmek istediğiniz fikirlerinizi “Projeler” listesine kaydedin ve bu projeleri ilerletmek için gerekli bir sonraki eylemi belirleyip kayıt altına alın. Sonra uygun bir zamanınızda bu eylemi yerine getirin ya da uygun bir zamanda yerine getirmek için ilgili listeye bir hatırlatma ekleyin.
Bu tür düşünme egzersizini düzenli aralıklarla yerine getirin. Aklınızda birikenleri kağıda dökün, onları projeler haline getirin sonra da üzerlerinde derinleşin.
Onuncu Bölüm: Projelerinizi Kontrol Altına Almak
Tecrübeler göstermektedir ki birçok kişinin iş ve özel yaşamındaki önemli eksiklerden bir tanesi projelerin planlanmasına verilen yetersiz önemdir. Birçok kişi, proje olarak ifade ettiğimiz, birden çok eyleme ve zamana yayılan kapsamlı işlerini doğrudan yapmaya başlamak yerine bu projenin nasıl daha verimli, kolay ve kısa zamanda yapılacağına vakit ayırmış olsa çok daha etkili sonuçlar elde edebilir, yarım kalan projelerin birçoğunun aslında tamamlanabildiğini görürdü.
Yine tecrübeler göstermektedir ki bir projeyi planlamak için gerçekte bize lazım olan pahalı yazılımlar veya karmaşık proje planlama şemaları değil, yalın bir şekilde, bu projeler üzerine daha yaratıcı ve proaktif olarak düşünmek ve bunları uygulamaya koymaktır.
Bugüne kadar insanın bireysel ve iş yaşamına burada olduğu gibi bütüncül, katmanlı ve yalın bir yaklaşımın pek ortaya konulmamış olması ve mevcut sistemlerin de karmaşıklığı bir çok kişiyi bu derin düşünme safhasından uzak tutmaktadır. Bu nedenle bir önceki bölümde, aşağıdan yukarıya doğru bir yaklaşımın önemi üzerinde durduk. İnsan, ancak kendisini meşgul eden zihninde yer kaplayan şeylerden kurtulduğu zaman daha ilerisini ve üzerini düşünebilir durumdadır; önemli olan öncelikle bunları halletmektir. Kaldı ki bu yapıldığı zaman, oturmuş bir sistemle kişi, ileri ve daha üst seviyede hedef ve önceliklerini belirledikçe ortaya çok daha fazla yaratıcı sonuçlar koyabileceğini kendisi görecektir.
Yukarıda üçüncü bölümde, bir fikri gerçeğe dönüştürmeye yönelik olarak beş aşamalı proje planlama modelinden bahsedildi. Bu bölümün devamında, bu modelin yaşama geçirilmesine yönelik diğer pratik bir takım konulara değinilecektir.
Hangi Projeleri Planlamalısınız?
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki aslında kişinin aklındaki bir çok projeyi derinlemesine planlamasına gerek yoktur. Ör. arabayı bakıma götürme projesi için tek yapılması gereken bunun için uygun bir servis ve zaman ayarlamaktan ibarettir ve kişi bunu aklından bile yerine getirebilir.
Ancak iki konudaki projelerin özellikle bu tür bir planlamaya ihtiyacı vardır; bunlar, 1: bir sonraki adımda yerine getirilecek eylemlerini belirlediğiniz halde aklınızda yer kaplamaya devam eden projeler, 2: kişinin karşısına rastgele zamanlarda çıkan bilgi ve fikirleri yakalayarak kayıt altına almasını gerektiren projeler.
İlk kategoriye ilişkin olarak, kişi, bir sonraki eylemi belirlediği halde bu projenin diğer bölümleri hakkında da kararlar verilmesi gerektiğini düşünüyorsa o zaman bu projeye yukarıda üçüncü bölümde anlatılan proje adımlarının gerekli olanlarını uygulamalıdır. İkinci kategoriye ilişkin olan projeler ise, ör. yazmakta olduğunuz bir kitabın konusuna ilişkin araç kullanırken, güneşlenirken, yürürken aklınıza gelen bilgi ve fikirler gibi, yeri ve zamanı geldiğinde kullanılmak üzere uygun mecrasına kayıt altına alınmalıdır.
Planlama İçin Bir Sonraki Eylemlerinin Belirlenmesi Gereken Projeler
Bu satırları okurken kişinin aklında hayata nasıl geçireceğini bilemediği projeler olabilir. Ör. yaklaşan bir konferansta konuşma yapmanız gerekiyordur ya da ailenizle geleneksel ve kalabalık bir yemek organizasyonu yaklaşmaktadır ve bu projeler aklınızda büyümeye devam ediyordur. Bu tür yaklaşmakta olan ve kişinin zihnini rahat bırakmayan projeleri planlamaya başlamakta ilk yol bu projelerin ilerletilmesi için gerekli ilk yalın eylemi belirleyerek kayıt altına almaktır. Ör. yapacağınız konuşmanın konusu belirlemek ya da organize edeceğiniz yemeğin yerini seçmek gibi. Bir kez bu adımları atarak bu projeleri somuta indirgedikten sonra onlar için gerekli diğer planlama adımlarını çok daha kolayca atabilirsiniz.
Tipik Planlama Adımları
Planlamaya yönelik eylemlerin bir çoğu beyin fırtınası, organize etmek, toplantı düzenlemek ve bilgi toplamak eylemlerinden oluşmaktadır.
Beyin Fırtınası: Dikkatinize giren projelerinizden bazılarını ilerletmek için bir sonraki eylemleri konusunda kararsız kaldığınızı göreceksiniz. Bu eylem, bu aşamada devreye girmektedir. Bu tür projeler bakımından biraz daha derin düşünüp gerekirse elinize bir kağıt kalem alarak aklınıza gelen tüm fikirleri serbestçe yazdıktan sonra bunlardan uygun olanı belirleyip ardından bu eylemi ne zaman, nasıl ve ne şekilde yapacağınızı kayıt altına almanız uygun olacaktır.
Organize Etmek: Kimi projeleriniz ise onlar için biriktirdiğiniz düşünce, bilgi ve belgelerin ardından netleştirilmeyi beklemektedir. Böyle bir durumda uygun bir vakit ayırıp bu bilgi, belge ve düşünceleri gerek fiziksel gerekse dijital olarak üzerlerinde nitelikli düşünerek bir bütün haline getirmeniz, gereksiz olanları atıp gerekli olanları birbirine bütünlemek de iyi bir fikirdir.
Toplantı Düzenlemek: Kimi zaman ise ilerletmek istediğiniz projelere ilişkin uygun eylemin, konunun paydaşları ile bir toplantı düzenlemek olduğunu göreceksiniz. Böyle durumlar için de bu kimseler ile bir araya gelerek ortak bir beyin fırtınası ya da karar alma süreci tertip etmek uygun olacaktır.
Bilgi Toplama: Bazen ise projeler üzerinde nitelikli düşünmenin bir başka şekli belirli bir projeye yönelik olarak daha fazla bilgi toplamaktır. Bu bilgi toplama bir kişi ile görüşme şeklinde olabileceği gibi konu üzerine makale okumak ya da eski notlarınızı tekrar gözden geçirip atladığınız hususları kontrol etmek şeklinde de olabilir.
Projeler Üzerine Gelişen Spontane Düşünceler
Zaman zaman kendinizi bir işle uğraşırken, bambaşka bir konuyla ilgili düşünür bulursunuz. Bu tür durumlar özellikle spor yapmak, yemek yapmak, duş almak gibi zihnen fazla yoğunlaşma gerektirmeyen aktiviteler sırasında kendisini gösterir. Böyle durumlarda, üzerinde çalıştığınız projelere ilişkin olarak aklınıza gelen düşünceler olursa en doğrusu, kısa bir süreyle yaptığınız işi bırakıp, kaybolmadan bu fikri yakalamak ve kayıt mecranıza saklamaktır. Bu mecra, daha önce konuştuğumuz gibi, kağıt & kalem de olabilir, cep telefonundaki bir uygulama da. Önemli olan o fikri kaybetmemektir. Burada anahtar kavram, aklınızdaki düşünceleriniz ile ilgili olarak, onlarla ne yapacağınıza bilinçli olarak karar verene kadar kaybolmalarına engel olmak, belirli yerde kayıt altında olduklarından emin olmaktır.
Projeler Üzerinde Düşünmeye Destek Olan Araç ve Yapılar
Hangi seviyedeki bir proje üzerinde çalışırsa çalışsın, kişinin elinde, üzerinde çalıştığı projelere ilişkin aklına gelen fikirleri yakalamak için gerekli uygun araçları bulundurması gereklidir. Elbette bir kez yakalandıktan sonra bu fikirleri düzenli olarak gözden geçirmek de aynı oranda önemli ve gereklidir.
Düşünme Araçları: Fikir konusunda üretici olmak ve verimli şekilde çalışmanın yollarından bir tanesi, şekil, işlevi takip eder olarak adlandırılan ilkeyi uygulamaktır. İnsanın, özellikle tek başınayken, belirli bir konu üzerinde, not almaksızın ya da başka bir şekilde fiziksel olarak etkileşime girmeksizin, yoğunlaşma süresi en fazla bir kaç dakikadır. Ancak kişinin, dineleme ya da izleme sırasında bu fikirleri fiziksel olarak yakalaması odaklanma düzeyini son derece uzun tutmasına yardımcı olur.
Yazı Araçları: Elinizin altında daima basit bir kalem, kağıt bulundurmaya ve aklınıza gelen fikirleri sıcağı sıcağına yakalamaya gayret edin. Hatta bunu bir adım öteye taşıyın ve sık bulunduğunuz tüm ortamlara ör. işyerindeki odanız, evde çalışma odanız, dinlendiğiniz salona, kağıt & kalem setleri koyun ve aklınıza gelen fikirleri yakalama konusunda beyninizin sizi durdurmasına engel olun. Kimi uygulayıcılar, özellikle, kalem sever olarak nitelendirebileceğimiz şekilde değişik türden dolma kalem, tükenmez kalem, kurşun kalem biriktirmeye ve bunlarla çalışmaya alışıktır. Çoğu zaman cep telefonu ya da bilgisayar olmaksızın, insanın sevdiği bir kalem & kağıt ile derin düşünme seanslarında ortaya ne fikirler ile çıkabileceğini görmek son derece şaşırtıcıdır.
Kağıt ve Defterler: Aynı üstte kalem konusunda olduğu gibi, not almayı kolaylaştıran kağıt desteleri ve not defterlerini de sık bulunduğunuz konumlarda, elinizin altında bulundurmak son derece faydalıdır. Burada tavsiyemiz, defter tarzında bir yapıdan ziyade, sayfasını kolayca kopartıp çıkartabileceğimiz not defteri tarzı bir yapının daha pratik olacağıdır. Bu sayfaları kullandıktan sonra ilgili projenin yerine koymayı ve düzenli aralıklarla üzerinden geçmeyi unutmayın. Önemli olduğunu düşündüğünüz not sayfalarının, cep telefonunuz ile fotoğrafını çekebilir, bu şekilde dijital ortamda da saklayabilirsiniz.
Çizim Tahtaları: İş yerinizde ya da evinizde bir parça geniş bir yeriniz varsa önerilen bir eşya da büyük boy bir çizim tahtasıdır. İnsanın, belirli bir konu üzerinde düşünürken ya da konuşurken aklına gelen fikirleri, konu başlıklarını bu şekilde büyük bir mecraya, farklı renklerdeki kalemler ile yazması, gerektiğinde şekiller çizmesi, bunları birbirlerine bağlaması son derece faydalı bir zihinsel egzersizdir. Bunu sadece siz yapmakla kalmayın, mümkünse ve çocuğunuz varsa, odalarına da bir tane büyük çizim tahtası koyun ve yaratıcılıklarının yaşama geçmesine tanıklık edin. Ayrıca ne zaman bir toplantıya katılsanız, yine mümkün oldukça, konuşmacının bu tahtanın başına geçip, ifade ettiği hususları tablo üzerinde göstermesi de beklenmedik olumlu sonuçlar doğurabilmektedir. Bu konuda son olarak, özellikle üzerinde çalıştığınız bir projeye yönelik bu tür bir çizim tahtasını yoğun olarak kullanmanızı, zorunlu kalmadıkça üzerine yazdığınız yazıları ve çizdiğiniz şekilleri silmemenizi ve bu tahtayı sürekli gözünüzün önünde bulundurmanızı samimiyetle tavsiye ederiz. Böyle bir yaklaşım, zihninizin sürekli olarak anılan proje üzerinde çalışmasını sağlayacak ve karşınıza ummadık sonuçlar çıkartacaktır.
Dijital Araçlarınız ile Birlikte Düşünmek
Kullanmakta olduğunuz bilgisayar ve üzerindeki yazılımlar ile de düşünmek mümkündür. Bunun için, bu zamana kadar yapmadıysanız, temel bilgisayar okur yazarlığı ve hızlı şekilde not alıp yazı yazabilmek için klavye kullanımında ustalaşmak önemlidir. Burada bir ipucu, yukarıda belirtilen büyük boy çizim tahtaları gibi büyük bilgisayar ekranları ya da birden fazla bilgisayar ekranı ile çalışmanın, yaratıcılığı artıran bir etken olmasıdır. Ayrıca cep telefonları da süreçlerimizin bir parçası olmalıdır; ancak burada kişisel önerimiz, cep telefonlarının ekranlarının boyutundan dolayı, yaratım ve planlamaya yönelik süreçler yerine, uygulamaya yönelik olarak kullanılmasının daha uygun olacağıdır. Bu noktada, cep telefonlarının kamera özelliğinin amaçlarımız bakımından özellikle önemli olduğunu; kimi zaman ilgimizi çeken, not almak istediğimiz hususlar bakımından, telefonun kamerasını aynı bir görsel not tutma uygulaması gibi kullanabileceğimizi de unutmayalım.
Destek Yapıları
Not alırken ve yakalarken birden fazla tekniği birlikte kullanmak mümkündür ve hatta gereklidir; kimi zaman kalem & kağıt yeterli olabileceği gibi kimi zaman cep telefonundaki yazılım kimi zaman da sesli not üzerinden yakalama faaliyeti için bilgisayar ya da cep telefonundaki bir uygulamayı kullanabiliriz; doğru olan kişinin, kendisini rahat hissettiği tüm bu araçları, birbirini destekleyecek şekilde kullanması ve düzenli aralıklarla üzerinden geçerek organize etmesidir.
Gerektikçe Kullanmak Üzere Dosyalar Oluşturun ve Elinizin Altında Hazır Edin
Kişinin elinin altında bulunan ve her an kullanmaya hazır bir dosyalama sistemi, bu yaklaşımın temel direklerinden biridir. Bu nedenle gerek fiziksel olarak klasör, dosya ve kağıtlar şeklinde ya da bilgisayarda kullandığımız yazılımlarda bunun için gerekli klasör ve dosya yapısını oluşturmak gereklidir. Bunun önemli bir nedeni, projelerin genellikle ilgili bilgi, veri ya da malzemelerin ortaya çıkması ile gelişmeye başlar. Bu nedenle, bu tür bilgi, belge ve materyalleri projeniz ile ilgili dosyada saklamak ve projenizin ilerletilmesi için gerekli bir sonraki eylemi belirlemek zorunludur. Benzer şekilde gerek proje üzerinde çalışırken gerekse harici bir durumda, projeye ilişkin bu tür içerikleri yakalamak da gereklidir. Tecrübeler, kişinin, sadece aklındaki projeye ilişkin olarak fiziki ya da dijital bir klasör oluşturması ve karşısına çıkan proje ile içerikleri klasör içerisinde biriktirmeye başlamasının bile o projenin yaşama geçirilmesi için son derece önemli bir başlangıç noktası olduğunu ortaya koymaktadır. Unutmamak gerekir ki hemen her proje başlangıçta sadece bir ya da iki sayfaya yazılabilir niteliktedir; ancak zaman geçtikçe ve projeye ilişkin kapsam genişledikçe proje için ayrı bir defter oluşturulması düşünülebilir.
Kağıt & Kalem mi Dijital mi?
Günümüzün her geçen gün dijitale dönen dünyasında bu sistemi yürütmek için hala kağıt & kalem kullanmak size garip geliyor olabilir. Aslında bu bir sorun olmamalıdır; çünkü kağıt & kalemle alınan önemli notlar, sonrasında cep telefonunun fotoğraf makinesi ve artık tüm telefonlarda standart gelen OCR desteği ile kolayca dijital notlara da çevrilebilir; yine de bir çok kişi bu tür bir sisteme şüphe ile yaklaşmaktadır.
Ancak araştırmalar kağıt & kalemin kişiye tanıdığı yaratıcılık ve özgürlük duygusunun bir başka mecra tarafından sunulmasının pratikte çok da kolay olmadığını gösteriyor. Zihnin ürettiği düşünceler, kullandığı araçlar ve mecralar üzerinden farklı şekilleniyor. Bir çok kişi boş bir kağıt sayfası üzerinde kolay bir şekilde yazılar, şekiller vb. çizerek ilerlemenin kendilerine farklı kapılar açtığı düşüncesinde. Ayrıca kağıt üzerinde, kavramlar, düşünceler ve projeler arasındaki ilişkileri daha kolay tanımlayabilir, bunları daha rahat gruplayabiliriz. Üstelik bu notlar belirli bir seviyeye geldikten sonra her zaman dijital ortama taşımak da mümkündür.
Bu nedenle kağıt & kalem daha uzun yıllar insanın zihni yaşamında önemli bir yer tutmaya devam edecek; bu konuda ör. bir hafta süren bir uygulama aşaması sizde de farklı yaklaşımlar geliştirecektir.
Yazılım Araçları
Bugünün dünyasında yazılımlar oldukça gelişmiş olmasına rağmen kimi çok yalın kimi de oldukça kapsamlı kalmakta, özellikle GTD uygulamasına yönelik olarak kullanılabilecek bir yazılıma rastlamak zor olmaktadır. Üstelik her projenin gereklilikleri ve detaylarının farklı olduğu düşünüldüğünde, tüm projelere yönelik bir uygulama geliştirmek de kolay değildir.
Bununla birlikte MS Word gibi kelime işlemcilerin, Excel gibi spreadsheet uygulamalarının ya da PowerPoint gibi sunum programlarının getirdiği kolaylıklardan yararlanmamak da mümkün değildir. Bu konuda tecrübeler, özellikle GTD uygulaması bakımından iki tür yazılımın öne çıktığını göstermektedir. Bunlar i. zihin haritası uygulamaları, ii. outlining - taslak hazırlama uygulamalarıdır.
Zihin haritası - mind mapping, uygulamaları kişinin aklına gelen bir çok kavram ve düşünceyi kolay bir şekilde somutlaştırması ve gruplaması için lineer - çizgisel olmayan oldukça faydalı uygulamalardır. Outlining - taslak hazırlama araçları ise daha lineer - çizgisel bir yapıda, ortaya konulmuş fikirlerin başlık - alt başlık - daha alt başlık şeklinde kendi içerisinde mantıklı bir yapıya büründürülmesini sağlayan uygulamalardır. Kişinin aklındaki projeleri somutlaştırıp yaşama geçirmek için bu tür yazılımlardan katkı alması da önemlidir.
Dijital Taslak Çıkarma - Outlining Programları
Yazılım dünyasının bu bölümünün üst tarafından MS Project, SAP gibi oldukça üst düzey proje yönetim yazılımlar bulunmaktadır. Bu tür yazılımlar genellikle kurumsal firmaların büyük ölçekli projelerini yürütmek için kullanılmaktadır; kişisel amaçlı kullanım bakımından karmaşık kalabilmektedir. Bu bölümün alt tarafında ise Google Keep, Apple Notes ya da Samsung Notes gibi çok daha yalın ve kişisel kullanıma yönelik uygulamalar yer almaktadır.
Hangi yazılımı kullanacağı kişinin kendisine kalmış olmakla birlikte burada önemli olan not tutma alışkanlığının yerine uygulamaların kendisine yönelik vakit kaybetme tuzağına düşmemektedir. Bu ve benzeri uygulamaların her gün yenisi çıkar, kendi içlerinde gelişirler; insanlar bir süre sonra yazılımları ardı ardına deneyerek ya da bir yazılım bulduktan sonra sürekli olarak farklı özelliklerini deneyerek aslında farkında olarak ya da olmadan, bu yazılımları daha başta neden kullanmaya başladıklarını ikinci plana atmakta, dolayısıyla sistemin kendisini işletmeyi bırakmakta, bir süre sonra da sistemin işlememesinden kaynaklanan sorunları bu uygulamalara atarak kendilerini rahatlatmaktadır; işte bu tür tuzaklara düşmekten ısrarla uzak durulmalıdır. Önemli olan yazılımın kendisi değil onu ne için kullandığımızdır.
Tüm Bu Bilgileri Yaşamıma Nasıl Uyarlayacağım?
Kişinin Yapılacaklar listesinin sürekli olarak güncel kalması gerektiği gibi Projeler listesinin de güncel kalması gereklidir. Bu nedenle düzenli olarak Projeler listesi üzerinde gerek yatay gerek düşey düzlemde nitelikli olarak düşünerek bunları ilerletmek için gerekli eylemleri belirlemek ve yaşama geçirmek elzemdir. Örneğin tam şu anda, bu yazıyı okumayı bırakıp, Projeler listenizi çıkartıp üzerinde çalışmaya başlayabilirsiniz. Çünkü önemli olan bu şekilde bilinçli olarak verilen karar üzerine gerçekleştirilen eylemdir.
Üçüncü Kısım - Anahtar İlkelerin Gücü
Onbirinci Bölüm: Yakalama Alışkanlığının Gücü
Kişinin kendisine ve başkalarına verdiği sözleri tutması, tüm ilişkilerinin iyiye gitmesinin temel nedenidir.
Burada anlatılanların temel amacı, kişinin zihnini daha berrak hale getirerek gerek kişisel gerekse de iş yaşamında daha yüksek bir üretkenliğe ve verimliliğe ulaşmasını sağlamaktır. Bu ve sonrasındaki üç bölümde, anlatılanların hayata geçirilmesi için gerekli pratik ipuçları ve bunların sonuçları işlenecektir.
Nasıl ki ilişkiye girdiğiniz insanlara karşı verdiğiniz sözleri tutarak zaman içerisinde bir güven hissi oluşturur ve ilişkileriniz bundan büyük yarar görür, aynısı kendinize verdiğiniz sözler için de geçerlidir. Yaşamınızın işlenmemiş, açık uçlu noktalarını yakalamak, organize etmek bunları ileriye doğru götürmek için atılması gereken ilk adımdır. Benzer şekilde, organizasyonlar da gerek müşterileri gerek kendi çalışanları olsun üçüncü kişilere karşı altında bulundukları taahhütleri takip edip, berrak hale getirir ve bunların gerektirdiği eylemleri yerine getirirse bu organizasyonlar da davranışlarının olumlu sonuçlarını mutlaka görecektir.
Kişisel Faydalar
Bu bölüme kadar anlatılanları yerine getirdiniz ve en başta, yakalama aşamasını deneyimlediyseniz, bunun kendinizi hem oldukça kötü hem de rahatlamış hissettirdiğini fark etmiş olacaksınız. Olumsuz duyguların nedeni, o zamana kadar yapmak isteyip ya da yapmış olmanız gerekip de yapmadıklarınızın yalın bir şekilde toplu olarak önünüze çıkmış olmasıdır. Bunlar size görevlerinizi, kaçan fırsatları, devam eden sorumluluklarınızı hatırlatır ve duygusal olarak sıkıntı hissetmenize neden olur. Ancak tam tersi de doğrudur. Bu büyük yığın, aynı zamanda size, yaşamınızı tekrar kontrol altına aldığınızı, zihninizi meşgul eden, yaşamınızı daha iyi yaşamanıza engel olan hususları ortadan kaldırmak için yeni ve önemli fırsatlar verdiği anlamına da gelir; bu da kişide bir rahatlama hissi yaratır.
Olumsuz Duyguların Kaynağı
Endişe ve suçluluk duygusunun nedeni çok fazla yapacak şeyiniz olması değil, bunları yerine getirmeye yönelik kendinize verdiğiniz sözleri tutmamanızın otomatik sonucudur.
Kişi, Kendisine Verdiği Sözleri Sürekli Olarak Bozmaktan Nasıl Kurtulabilir?
Olumsuz duyguların, kişinin verdiği sözleri, yerine getirmeyi taahhüt ettiği hususları yerine getir(e)memekten kaynaklandığı düşünüldüğünde, bu duyguların oluşmasını engellemek için gerekli üç koşul kendisini göstermektedir.
- Daha baştan söz verme, taahhüt altına girme.
- Verdiğin sözü tut; altına girdiğin taahhütü yerine getir.
- Verdiğin sözü, altına girdiğin taahhütü tekrar müzakere et.
Somut duruma her üç koşuldan bir tanesini uygulamak uygun olacaktır.
Daha Baştan Söz Verme, Taahhüt Altına Girme
Bir önceki bölümde, kişisel ve iş yaşamınızın derinliklerine dalarak bekleyen, açık uçlu şeylerinizin üzerinden geçtiniz; bazısı ile ne yapılacağını belirlediniz; bazılarını attınız gitti; ancak yine baktınız ne yapacağınızı bilemediğiniz kimi şeyler durmaya devam ediyoruz. Bu aşamada şunu düşünmek faydalı olabilir; her zaman her yerde elinizin gelenin en iyisini yapmaya çalışmak güzeldir ama bu her zaman mümkün olmadığı gibi kolay da değildir. Kimi zaman baskının altından kalkmanın bir yolu, yalın bir şekilde, standartlarınızı düşürmek ve “hayır” cevabını daha sık kullanmayı bilmektir. Kişinin, tutmakta zorlanacağı, yerine getirmesi imkansız ya da çok zor taahhütler altına girmek yerine daha baştan bunlara “hayır” cevabını vermesi, ileriye yönelik atılacak doğru adımlardan bir tanesidir. Bu sadece iş yaşamına ilişkin değil, kişisel ve aile yaşamına ilişkin de doğru bir tutumdur. Tutulamayan sözler sadece kişinin kendisini değil bu söz ve taahhütlerin muhataplarını da üzer, kırar ve sinirlendirir. Üstelik baştan verilen bir hayır cevabını, koşullar uygun olduğunda her zaman evet’e çevirmek mümkün olsa da; evet cevabını hayır’a çevirmek hem zor hem de olumsuz sonuçları olan bir tutumdur. Bir çok kişi, karşıdakini kırmamak için çok kez evet cevabını vermeye alışık olsa da hayır cevabını verenlerin bu yaklaşımlarıyla herhangi bir şey kaybetmediklerinin de altını çizmek gerekir.
Diğer yandan, kişinin, verdiği sözler ve altına girdiği taahhütleri, bu sistemde anlatılan şekilde düzenli olarak takip etmesi ve onları yerine getirmesi gerek kendisi gerek çevresindekilere karşı en faydalı olduğu durumdur. Böyle bir liste, kendisine yöneltilen yeni bir talep olduğunda, bu talebi olumlu mu yoksa olumsuz mu karşılaması gerektiğine yönelik çok iyi de bir gösterge olacaktır.
Verdiğin Sözü Tut, Altına Girdiğin Taahhütü Yerine Getir
Verilen sözler, altına girilen taahhütlerle ilgili olumsuz duygular hissetmemek için yerine getirilmesi mümkün ikinci adım, elbette, bunları yerine getirip listenizde üzerini çizmektir. İnsan, genellikle, bir şeyi tamamlamış, başarmış olma hissini sever. Sırf bu nedenle, yukarıda anlatılan İki Dakikada Tamamlanabilecek işler listesi ayrı bir önem taşır. Kişinin bu listeye yazdığı işleri arka arkaya hızlı bir şekilde tamamlaması bile bir başarmışlık hissi verir ve daha zorlu diğer işleri tamamlamaya teşvik eder. Ör. evde bir haftas onunuzu bu tür bekleyen kısa ama adet olarak çok işleri tamamlamaya ayırabilir, önemli bir rahatlama hissedebilirsiniz.
Ancak şunu da unutmayın; ne zaman ki böyle bir listenizdeki ya da bir başka listedeki işlerinizi tamamlayacaksınız, işte o aşamada biraz dinlendikten sonra, aslında bu işleri tamamlamanın ardından yapılması gereken başka işler olduğunu fark edeceksiniz. İnsan hayatında yapılacak işler, tamamlanacak projeler hiç bitmez; sadece önceki bittikçe sonrakinin seviyesi ve niteliği farklılaşır.
Verdiğin Sözü, Altına Girdiğin Taahhüdü Tekrar Müzakere Et
İnsan, samimi olarak yerine getirmek amacıyla bir söz verebilir, bir taahhüt altına girebilir. Ancak sonradan meydana çıkan ve öngörülmesi mümkün olmayan bir takım gelişmeler bu sözünü tutması, taahhüdünü yerine getirmesini imkansız kılabilir. Bu noktada yapılması doğru olan şey, kişinin kendisi ile ya da sözünün, taahhüdünün muhatabı ile konuşarak, zamanlama ya da içeriği tekrar müzakere etmesi ve yeni duruma uygun olarak yine de sözünü tutması veya taahhüdünü yerine getirmesidir.
Bu noktada en büyük tehlike kişinin kendisine veya başkalarına karşı verdiği sözleri herhangi bir mecrada yazılı olarak takip etmiyor olmasıdır; çünkü insan unutmaya yatkın bir canlıdır ve üst üste gelen, ayrı bir mecrada tutulmayan sözler de unutulmaya son derece müsaittir. Daha da kötüsü, insanın, bir depolama vasıtası olarak zihnine atıp da tamamlamadığı şeyler, zaman içerisinde birikerek büyük bir kirlilik oluşturur ve kişiyi sürekli meşgul ve rahatsız eder.
Bu nedenle ya aklınızda aynı anda tutmaya çalıştığınız şeylerin sayısını azaltmanın bir yolunu bulun ya aklınızda yer tutan bu şeyleri tamamlayarak zihninizden çıkartın ya da haftada bir boş bir sayfa kağıt ile elinize kalemi alıp zihninizde olan herşeyi buraya dökün ve zihninizi boşaltın. Ancak bu şekilde zihinsel berraklığa giden yolda büyük bir adım atmış olacaksınız.
Geleneksel Zaman Yönetimine Karşı Radikal Bir Yaklaşım
Burada anlatılan zaman yönetimi metodu, bugüne kadar duyduklarınızdan çok farklı bir yaklaşım olabilir. Geleneksel zaman yönetim metodu, yaşamınızdaki daha az önemli olan şeyleri, daha önemli olanların iyiliği için bırakılması, ilgilenilmemesi, bunlara enerji harcanılmaması gerektiğini söyler. Bu metotta ise tam tersi ileri sürülmektedir. Yukarıda da üzerinden geçildiği gibi, insanın zihnindeki şeyler, dış dünyadaki etkileri küçük de olsa büyük de olsa, zihinde aynı ölçüde yer kaplar. Bu nedenle kişinin yaşamına giren şeyler ne kadar önemsiz olursa olsun ve son tahlilde atılacak da olsa, mutlaka öncesinde, üzerinden bilinçli olarak geçerek nitelendirilmesinde fayda vardır. Bunu sağlamanın yolu da kişinin yaşamına giren şeyleri zihninin dışında, uygun mecralarda yakalaması ve gereğini yaptıktan sonra o mecradan ilgili yere kaldırmasıdır.
Ne Kadar Yakalama Gereklidir?
Bu sorunun genel doğru cevabı, sizi rahat hissettirecek kadardır. Ör. akşam işten eve dönerken alışveriş yapacaksanız, gün içerisinde aklınıza gelen “süt alayım” bilgisi, hemen o anda yakalanarak uygun mecraya kaydedilmesi gereken bir bilgidir. Ya da kredi kartı ödemenizi yaparken, bir sonraki ödeyeceğiniz kredi taksitinin tutarı ve vadesini de takvime işlemek de doğru bir yakalama şeklidir. Yaşamınızı böyle ilerletirseniz zaman içerisinde içinizin daha rahat olduğunu göreceksiniz.
Ancak tam olarak ne zaman rahat hissedebilirim diye soracak olursanız, bunun cevabı, zihninizde sizi rahatsız eden ve ilgili mecrasına kaydedilmemiş hiç bir şey kalmadığındadır. Zihniniz ne kadar boş olursa o kadar az şey üzerinde o kadar verimli çalışma fırsatı bulacaktır. Ancak böyle durumlarda zihniniz, odağınızı yönelttiğiniz şey üzerinde nitelikli olarak çalışma fırsatı bulacaktır.
İlk başta, yakalama süreci insana zor gibi gelse de bir süre sonra yaptıkça, yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelecek; bu alışkanlığın kendisine kazandırdıkları karşısında neden daha önce bu alışkanlığa sahip olmadığını düşünecektir.
İlişkiler ve Organizasyonlar Yakalama Alışkanlığını Kazandığında
Bir düşünün, bir organizasyon içerisindeki herkes yakalama alışkanlığını kazanmış ve yaşamlarına katmış olsaydı o organizasyon, ilişki, aile, takım şimdiki olduğundan hangi başka seviyede olurdu? Bir şirketin, kendi faaliyet alanına ilişkin olarak, çalışanlarının her şeyi yakaladıklarını ve ilgili mecralarına kayıt altına aldığını düşünün. Böyle bir durumda, o organizasyonun, kendi faaliyetlerini çok daha derli toplu yerine getirecekleri konusunda bir şüpheniz olmasın.
Ancak bu sistemi bir takıma, organizasyona taşımayı planlıyorsanız, takım üyeleri arasındaki iletişimin, sistemin kendisinden daha önemli olduğunu unutmayın. Takım üyelerinin bir kısmının sistemi işletip yakalanması gereken şeyleri yakaladıktan sonra bunları ya ilgilisine ulaştırmaması ya da ulaştırmasına rağmen, ilgilisinin gerekeni yapmaması, ekip üyeleri arasındaki iletişim sorunları bu sistemden daha önemlidir.
Onikinci Bölüm: Bir Sonraki Eylemi Belirlemenin Gücü
“Bir sonraki eylem nedir?” sorusunun kişinin genel düşünce akışının önemli bir parçası olarak belirlenmesi neredeyse gereklidir. Bu anlamda hiç bir toplantı, görüşme ya da değerlendirme eyleminin sonunda “Peki şu anda bir eyleme geçmemiz gerekiyor mu?” “Evet, gerekiyorsa; bunu kim, ne zaman yerine getirecek?” soruları mutlaka sorularak cevapları verilmelidir. Özellikle kurumlar söz konusu olduğunda, çalışanları, sorumluluk alanlarına giren konulara ilişkin yerine farkındalıkları, bu farkındalıkları üzerinden verdikleri kararlar ve bu kararların devamı olarak yerine getirdikleri eylemler ve bu eylemlerin sonuçları üzerinden değerlendirmek etkili bir bakış açısıdır.
“Bir sonraki eylem nedir?” sorusu önemli olduğu kadar kişinin bunu, etkili olduğu çevresine yayması için çaba göstermesi de faydalı olacaktır. Çünkü kendi eylemlerimizden sorumlu olduğumuz ölçüde, elbette belirli bir ölçüde, iletişim ve etkileşim içerisinde olduğumuz kişi ve kuruluşların eylemlerinden de sorumlu olduğumuz gerçeğini yadsıyamayız. Dolayısıyla, burada anlatılan bakış açısını bu kişi ve kuruluşlar yönünden de yaşama geçirme imkanımız varsa bunu yapmanın faydası olacaktır.
Son olarak, bu soruyu sorup cevabını vermemenin, ileride karşımıza daha büyük sorunlar olarak döneceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. Sürekli ertelenen karar ve eylemler kendiliğinden ortadan kaybolmaz, ileride bir zaman, mutlaka baş edilmesi zor bir şekilde yine karşımıza çıkar.
Tekniğin Kaynağı
Bu tekniğin kaynağı, (eski ABD Dışişleri Bakanı olmayan), uzun yıllar şirketlere ve iş insanlarına danışmanlık yapan Dean Acheson’a gitmektedir. Acheson, bir çok yönetici ile çalışmış ve odaklandığı alanlardan bir tanesi, yoğun iş temposunun nasıl yönetileceği konusunda olmuştur. Bu çalışmaları sırasında, bir yöneticinin masasında, üst üste denk gelmiş bir çok işin yöneticiyi beklediğini ve yöneticinin bunların altından nasıl kalkacağını bilemediğini fark ettiğinde, o anda aklına gelen bir yaklaşımla, işlerin içerisinden bir tanesini rastgele seçerek yöneticiye, bu işi ilerletmek için yapması gereken bir sonraki eylemin ne olduğunu bulması konusunda zorlamış ve bu yöntemin neredeyse mucizevi sonuçlarını gördükten sonra bu tekniği geliştirerek ilerletmiştir. Acheson, aynı zamanda, bu kitabın yazarı David Allen’ın da kendinden yaşça büyük danışmanı ve akıl hocasıdır. Bu teknik zaman içerisinde binlerce kişide sınanarak bugüne kadar gelmiştir.
Bu teknik, kişinin doğumla kazandığı bir yetenek değil, sonradan öğrendiği bir beceridir. Hiç kimse doğup büyüyüp bilinç kazandıktan sonra yaşamını, sürekli odaklanarak, bilinçli kararlar vererek ve bir sonraki eylemleri belirleyip ilerletmek yönünden doğal bir yaşam tarzına sahip değildir. Fakat dikkat edilecek olursa bu tür düşünme tarzı, kişiyi buna yönelten acil durumlar ya da talimatlar verildiğinde kendiliğinden ortaya çıkar. Ör. yanınızdaki evin yanmaya başladığınızı gördüğünüzde bununla ilgili olarak yapılması gereken şeyin ne olduğuna ilişkin kararı derhal verir ve eyleme geçersiniz. Ya da çocuğunuzun sizden bir aydır istediği ders kitabını almayı, çocuğunuzun öğretmeni ya da eşiniz size söylediğinde derhal yerine getirmek zorunda kalırsınız. İşte bu tekniğin anlam ve önemi, tam da bu noktada ortaya çıkmakta, kişinin proaktif bir şekilde yaşayarak, ileride daha zor, maliyetli ve kimi zaman yerine getirilmesi mümkün olmayan kararları ve eylemleri önceden belirleyerek gereğini önceden bilinçli ve nitelikli olarak yerine getirmesi, böylelikle çok daha sağlıklı, etkili ve huzurlu bir yaşam sürmesine de olanak sağlamasıdır.
Yerine Getirme Seçeneğini Meydana Getirmek
“Bir sonraki eylem nedir?” kadar basit bir soru neden bu kadar güçlüdür? Bu sorunun cevabını vermek için, daha önceki bölümlerde üzerinden geçtiğimiz “mind sweep - zihnimizi dışarı döktüğümüz liste”nin üzerinden bir kez daha geçmemiz gerekir. Eğer bu listeye yazıp da bir türlü ilerletemediğiniz projeler, işler aklınıza geliyorsa, o zaman bunlara yönelik olarak bu soruyu, vakit ayırıp da sormadığınız anlamına gelir. İşin ironik yanı, kişinin bu listeye yazıp da bir türlü haklarında ne yapacağını bilemediği konulara yönelik olarak tek yapması gereken uygun bir zaman ve enerji ile başlarına oturup, odaklanmış bir şekilde düşünerek bir sonraki eylemlerine karar vermesinin hiç de uzun süreler almamasıdır.
Örneğin bu listeyi yazarken, bir çok kişinin, “Lastikler” kelimesini yazdığı görülür. O zaman kendisine bununla ne kasttettiği sorulduğunda, “Aracımın kışlık / yazlık lastiklerini değiştirmem gerekiyor” ya da “Aracımın lastikleri eskidi, yeni lastik almam gerekiyor.” şeklinde cevap verdiği görülür. O zaman sorumuz gelir: “Peki, bunun için bir sonraki eylem nedir?” Bu aşamada kişi, gözlerini kısar, biraz düşünür, soruya bağlı olarak ya “Lastiklerimi bıraktığım servisi arayıp kendi uygun zamanıma göre randevu alıp, bu tarihte gitmem gerekiyor.” ya da “Internetten aracıma uygun lastik fiyatlarına bakıp karar vermek gerekiyor.” şeklinde gelir. Görüldüğü üzere, kişinin aklında ya da listesinde, diğer konular ile yer işgal edip de birikerek huzursuzluk veren bir konuyu çözmek, ilerletmek için kısa bir süre ile odaklanmış şekilde düşünmesi yeterli olmuştur. Aslında listede yer alan bir çok başka konu için de durum bundan farksız değildir.
Aynı örnekten devam edelim. Büyük ihtimalle bu “lastikler” konusu uzun bir süredir kişinin aklında ya da listesinde herhangi bir şey yapmadan bekliyordu ve ancak kullandığı lastiklerden bir tanesi patladığında ya da kışlık lastiklerle Temmuz sıcağında araç sürmeye çalışırken bu durum acil bir sorun olarak kendi önüne mutlaka, en kısa zamanda ilgilenilmesi gereken bir sorun olarak ortaya çıkacak, böyle bir durumla sorunla baş etmesi hem daha zor hem de daha maliyetli olacaktı. Peki durum neden böyledir?
Büyük ihtimalle bu kişinin aklında ya da listesinde “lastikler” konusu, diğer başka bir çok konu ile birlikte bekliyor, hatta kişi bu konuları sürekli olarak kafasında çeviriyor ancak bir sonraki aşamaya geçemiyordur. Bu gibi durumlarda yapılması gereken, yukarıda görüldüğü üzere, sakin bir zihin ile listeye dökülmüş konuların üzerinden odaklanılmış bir şekilde geçerek ne yapılacağına karar vermek ve bu eylemlerin ne zaman, kimin tarafından, ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin eylemi belirlemek, bu eylemi uygun bir mecraya (takvim, liste vb.) not etmek ve zamanı geldiğinde yerine getirmekten ibarettir.
Yerine getirilmesi gereken eylemleri belirlemek, bu eylemler için hatırlatma oluşturmak ve vakti geldiğinde bu eylemleri yerine getirmek kişinin gerek özel gerek iş yaşamında üretkenliğini artırmanın en etkili ve basit yoludur.
Bir çok konunun ilerlememesinin temel nedeni, onlar hakkında yerine getirilmesi gereken bir sonraki somut eylemin belirlenmemiş olmasıdır. Örneğin kişiler, listelerine “Arabanın bakımını yaptır.” şeklinde not aldıkları zaman bu aslında bir eylem değil, önceki bölümlerde belirlediğimiz şekilde birden çok eyleme ve karara dayanan, nispeten uzun bir zaman gerektiren bir projedir. Ancak “arabanın bakımının yapılması” projesinin ilerletilmesi için hemen bir sonraki eylem belirlendiğinde bu proje ilerlemeye başlar; örneğin bir çokları için bu sorunun cevabı bakım için gereken bütçenin, tarihin ve servisin belirlenmesi olacaktır; bu da kendi içerisinde başka ilgili ama basit soruların cevaplanmasını gerektirecektir. Ör. bakım büyük bakım mı yoksa küçük bakım mı; ona göre ayrılacak bütçe yeterli mi yoksa ilave para mı gerekiyor; bakım zamanı geldi mi yoksa önümüzdeki bir ay sonra mı gelecek; buna göre randevu alınması bekleyebilir mi yoksa ilave para gerekiyorsa bir ay daha bekleyebilir mi; aracın garantisi devam ediyor mu yoksa sona erdi mi; buna göre yetkili servise mi gidilmeli yoksa özel servise mi gitmek daha uygun olur gibi. Dikkat edilecek olursa, her zaman atılması gereken adım, “Peki bir sonraki eylem nedir?” sorusunun sorulması ve cevabının verilerek ilerlenmesi olacaktır. Bu örnekte, “arabanın bakımının yapılması” projesinin ilerletilmesi için gerekli olan “arabanın, 3 Mart’ta, küçük bakım için özel servise götürülmesi gerekiyor; bu nedenle hem işten izin al hem bütçeyi ayarla hem de servisten randevu al.” şeklinde üç yalın eylem belirleyerek bu proje ilerletilmiş; sırasıyla işten izin alınarak, servisten randevu alınarak, 3 Mart’ta araç servise götürülerek bu proje yerine getirilmiş olacaktır.
Neden Zeki İnsanlar Daha Çok Bocalar?
Genellikle bakıldığı zaman, daha akıllı veya daha hassas olan kimselerin masalarının daha kalabalık, akıllarının daha karışık olduğu, yaşamlarında karar verilmesi gereken bir çok konuyu açık tuttukları görülür. Bunun sebebi, bu tür insanların, önlerindeki konuların kötü ilerlediği takdirde ortaya çıkacak olan olumsuz durumları öngörmeleri ve bu olumsuz durumlardan kaçınmak için o konuda herhangi bir eylemde bulunmamayı tercih etmeleri; bir başka ifadeyle, eyleme geçmekten bilinçli olarak kaçınmalarıdır.
Bir örnek vermek gerekirse kişinin geliri bir noktada çok yüksek olmayabilir ve aracının lastiklerinin değiştirilmesi, evcil hayvanının aşılarının yaptırılması, apartman aidatının yatırılması, kendisine yeni bir takım elbise alması gereken bir durum içerisine girebilir. Böyle bir durumda bu kişi, tüm bu eylemlerin meydana getireceği maddi yükü karşılamakta zorlanacağını öngörmekte, ancak tüm bu yapılması gerekenler ile uygun bir şekilde baş etmeyi tercih etmek yerine, bu durumun kendisinde uyandırdığı olumsuz duygulardan kaçınmak için bu konuları ertelemeyi tercih etmektedir.
Ya da evladının bir takım davranış sorunları içerisinde olduğunu görmekte, onunla bu konuda konuşması gerektiğini bilmekte; ancak böyle bir konuşmanın sonucu olarak kendisinin yaptığı ebeveynlik hatalarının da meydana çıkacağını ve kendi hatalarını düzeltmesi gerekeceğini öngörmekte ve bu nedenle evladı ile konuşmayı sürekli ertelemektedir.
Böylece bu konulara eğilmeyi bilinçli bir şekilde kenarda bırakırken bunların üzerine gelen yeni konulara da tepkisiz kalmakta ve bir noktada bir çok konunun, kendileri ile ilgilenilmeden, sanki sihirli bir şekilde ortadan kaybolacaklarını bekler şekilde hareket etmektedir. Elbette bu tür bir yaklaşım, bu konuların kendiliğinden ortadan kalkmasına neden olmadığı gibi daha kötüsü, birikerek artan sorunların, kişiyi en uygunsuz zamanda yakalamaları da kaçınılmaz olacaktır. Yukarıdaki örneklerden hareket etmek gerekirse, uzun zaman değiştirilmeyen lastiklerden bir tanesi, önemli bir görüşmeye giderken yolda patlayacak; aşıları yaptırılmayan evcil hayvan hastalanacak, yatırılmayan apartman aidatı, yönetim tarafından icraya verilecek, ya da önemli bir görüşmeye giderken kişinin giyecek uygun bir takım elbisesinin olmaması gibi. Benzer şekilde, evladı ile konuşmaktan kaçınılarak birikmesine neden olan sorunlar, bir süre sonra evladın okulda ya da evde daha büyük sorunlar meydana getirmesine neden olacaktır.
Şu önemli kuralı unutmamak gerekir; konular, kendileri ile ilgilenilmedikleri zaman kendiliğinden ortadan kalkmaz; genellikle daha sorunlu bir şekilde büyüyerek, en kötü zamanda kişinin karşısına çözülmesi çok daha zor ve büyük konular olarak geri gelir! Bu nedenle, kişinin, önüne gelen konular ile ilgili olarak, ne yapılacağı ya da ne yapılmayacağı ve yapılacak olan bir şey varsa bunun bir sonraki adımının ne olduğuna ilişkin olarak uygun şekilde düşünerek karar alması pratik bir zorunluluktur.
Yukarıdaki örnekler üzerinden devam etmek gerekirse, kişinin önünde bulunan sorunları tek tek ele alması, ör. aracının lastiklerinin değiştirilmesi bakımından, sadece yıpranmış olan ve çok kullanılan iki lastiği şimdilik değiştirmeye karar vermesi ve bunun için lastikçiden bir randevu alması, veteriner ile görüşüp evcil hayvanının sadece o anda gerekli olan aşısının yaptırılmasını istemesi, apartman aidatının belirli bir bölümünü ödeyip durumu yönetim ile konuşarak geri kalan borcu için erteleme istemesi, yeni bir takım elbise almak yerine elinde bulunan iki tanesini iyi bir kuru temizleme ve terzi bakımından geçirmesi, ardından evladı ile ertelediği konuşmayı yaparak aslında ortada çok daha büyük bir sorun olmadığını görerek rahatlaması hiç de zor olmayacaktır.
Bu nedenle kişinin, durmaksızın ve düzenli olarak yaşamındaki önemli şeyleri, listelerine yakalaması, düzenli olarak bunlar üzerinden geçip, ne yapılacağına karar vermesi ve konuları ilerletmek için atılacak olan sonraki somut adımları, ne zaman, nasıl atılacağını belirleyerek vakti gelince yerine getirmesi; ardından haftalık olarak geriye dönüp yapıp yapmadıklarını tekrar gözden geçirerek bu döngüyü sürdürmesi olmazsa olmaz bir gerekliliktir.
İnsanların, listelerine baktıkça ya da masalarının üzerinde kendilerini bekleyen konulara göz gezdirdikçe kendilerini baskı altında ya da olumsuz bir durumda hissetmeleri normaldir ancak bundan kurtulmanın yolu da kolay bir şekilde mevcuttur ve bu yol, bu konuları en uygun ve kısa zamanda ele alarak haklarında bir sonraki somut eylemin ne olduğuna karar vermektir. Tek başına bunu yapmak dahi insanın üzerinden büyük bir yük kaldıracaktır.
Bu noktada yine unutmamak gerekir ki gerek kişisel yaşamda ama özellikle iş yaşamında bir çok konu aslında son anda bir karar verilene kadar halı altına süpürülmekte; ve yine bir çok konu hakkında önemli kararlar, önceden üzerinde düşünülerek karar verilmesi gereken zamanlarda değil son anda acele ve panik ile verilmekte bu da bir çok hatalı karara ve olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.
Bu nedenle katıldığınız toplantı ve görüşmelerde, konunun ilerlemesini mecburi kılmak için “Peki şimdi bu fikri hayata geçirmek için gerekli bir sonraki adımımız nedir? Bu adımı kim ve ne zaman atıyor?” sorusunu sormaktan kaçınmayın.
Bu soru öncelikle, üzerinde düşünülen ya da konuşulan konunun berraklaşmasını sağlar. Toplantı veya düşünme seanslarının muğlaklık ve belirsizlikle sona ermesine engel olur. Tecrübeler, özellikle bir toplantıda, bu sorunun ortaya atıldıktan sonra sağlıklı bir cevaba varılabilmesi için ortalama yirmi dakika kadar bir süreye ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bu nedenle süreli toplantılarda bu soruyu son dakikalara bırakmamakta fayda vardır.
Bu soru ikinci olarak, üzerinde düşünülen ya da toplantıda konuşulan konunun sahibinin, sorumlusunun ortaya çıkmasını sağlar. Herhangi bir konu hakkında görüşüldükten sonra o konuda yapılması gerekeni belirli bir kişi ya da grup olarak sahipsiz bırakmak, aynı zamanda o konunun sahipsiz ve sorumsuz bırakılmasına da neden olur. Sorumluluğun genele yayıldığı durumlarda genellikle bireyler, kişisel sorumluluk üstlenmekten çekinir ve bu durum, aslında o konunun ilerlemeden kalmasına neden olur. “Biz bir takımız”, “Bu işyerinde bir aileyiz.” sloganları bir yönüyle güzeldir ancak iş yaşamının getirdiği bireysel sorumlulukların netleşmesine de engel olur. Dolayısıyla bir toplantıda asıl kaçınılması gereken, “Hadi yapalım şu işi!” şeklinde bir bitiriş yerine “Hadi Ali, yap şu işi; hadi Ayşe tamamla bu görevi!” şeklinde bireysel olarak tanımlanmış görev ve sorumluluklar üzerinden kapanışı yapmaktır. Ancak bu şekilde kişiler kendi görev ve sorumluluklarını net bir şekilde bilecek, ileride bu görevleri dolayısıyla sorumlu tutulacaklarını da anlayacaktır.
Bu soru üçüncü olarak, verimliliği artırır. Gerek bireysel anlamda gerekse bir organizasyonun parçası olarak kişiler, ne olduğunu bilmedikleri iyi tanımlanmamış görevlerinin peşinde anlamsız bir şekilde vakit ve emek kaybetmek yerine kendileri bakımından süre, tarih, bütçe, kapsam bakımından iyi tanımlanmış eylemleri yerine getirmekte çok daha başarılı olmakta, bunun sonucu olarak da üzerlerinde çalıştıkları konu ya da projeler verimli bir şekilde ilerleyebilmektedir.
Bu soru dördüncü ve son olarak, kişinin kendisine olan güven duygusunun da gelişmesine yol açar. Kişi, önündeki konuların, bu anlatılan yaklaşımla birer birer, başarılı şekilde ortadan kalktığını görünce kendisine olan güveni artacak, bu artan güven, önüne gelecek yeni ve daha zor konuların da üstesinden başarı ile gelmesini sağlayacaktır. “Bir sonraki eylem nedir?” sorusu kişiyi geliştiren, özgürleştiren, zenginleştiren bir sorudur. Kişinin önünde yer alan ancak kendisinin dahi farkında olmadığı yeni yol ve imkanların açılmasını sağlar. “Bir sonraki eylem nedir?” sorusu mazeretleri ortadan kaldırır, kişiyi harekete geçirir, değişimi tetikler.
Onüçüncü Bölüm: Sonuca Odaklanmanın Gücü
Kişinin hayal gücü ve odaklanma yeteneğini, meydana gelmesini istediği sonuçlara yönelik olarak kullanması bugüne kadar bir çok kitapta farklı şekilde ele alınmış bir konudur. Bizim konumuz açısından önemi ise İşleri Halletmek bağlamında da bu metodun iyi bir uygulama alanı bulduğudur.
Önceki bölümlerde anlatıldığı üzere, bir sonraki eylemi belirlemek, bunun üzerinde bilinçli bir şekilde düşünmeyi gerektirir. Bu düşünmenin mümkün mertebe somut hedeflere yönelik olarak gerçekleştirilmesi ise uygun olacaktır. Ör. bu sene biyoloji dersinden başarılı olacağım şeklinde bir canlandırma yerine, biyoloji derslerine düzenli girip, not tutacağım ve sınavlarına da sistematik şekilde çalışacağım demek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ya da benzer şekilde, düzgün bir vücut istiyorum şeklinde soyut düşünmek yerine düzenli olarak egzersiz yapıp, sağlıklı bir beslenme rejimi takip edeceğim şeklinde bunları somuta indirgemek daha olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Bir sonuca ulaşıp ulaşmadığımızı kontrol etmenin yolu, o sonuca ilişkin hedeflerin açık ve somut bir şekilde önceden tarif edilmiş olmasıdır. Yukarıdaki örnekten hareketle, “düzgün bir vücut istiyorum” açık ve somut bir hedef değildir; ancak belirli kilo ve vücut değerlerini ortaya koyup, buna ilişkin bir yol haritası belirlemek çok daha doğru olacaktır. Elbette yol haritasından kasıt, bir sonraki somut eylemin belirlenmesidir. Hedef açık ve somut şekilde belirlenmemişse bir sonraki somut eylemin belirlenmesi de mümkün olmayacak, devamında bu hedefe ulaşılıp ulaşılamadığını tespit etmek de kolay olmayacaktır.
Bir yanıyla bu çalışmada ortaya konulan hususlar aslında yeni ya da bilinmeyen metotlar da değildir. Aslında bu metotların çoğu uzun zamandır insanlar tarafından uygulanan ancak bugüne kadar sistemli bir şekilde üzerinde çalışılıp da bir metot haline getirilmiş olmayan kişisel uygulamalardır.
Bu çalışmanın faydalı olduğu konulardan bir tanesi, kişinin o güne kadar aklında olup da nasıl gerçekleştireceğini bilemediği şeyleri hayata geçirmek ya da hiç aklında olmayan ancak imkanı altında bulunan yeni hususları meydana çıkarmaktır.
Bu anlamda, özellikle bir fikrin ya da projenin yaşama geçirilmesine yönelik olarak, “Bir sonraki eylem ne?” sorusunun yanıtını ararken, “Bu bana ne ifade ediyor?”, “Bu durumda gerçekten ulaşmak istediğim amaç nedir?”, “Bu amaca ulaşmak için nasıl hareket etmem gerekiyor?” gibi sorular, kişinin aklındaki soyut düşünceleri, yaşama geçirilecek somut hedefler haline getirmek açısından faydalıdır.
Şurası bir gerçektir ki kişi, gerek özel gerek iş yaşamında, sürekli olarak karar verip harekete geçmesi gereken durumlar ile karşı karşıya kalır. İşte bu gibi durumlarda ne kadar bilinçli ve dikkatini bir noktaya toplayarak karar verirse bunun sonuçlarının çok daha olumlu şekilde gerçekleşeceği de açıktır. Bu noktada kişinin, “bir şeyin tamam olması” ile ne kastettiği ve “bir şeyi yapmaktan” neyin anlaşılması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyması gerektiği de açıktır. Örneğin bir evinizde arkadaşlarınıza bir davet verecekseniz bu davetin hazırlıklarının tamamlanmasından ne anlamak gerekir; ya da benzer şekilde, bu davetin hazırlıklarının yapılması tam olarak hangi iş ve işlemleri içermektedir gibi.
Sıradan işlerde ustalaşmak ise başlı başına önemli bir konudur. Bu zamana kadar fark etmiş olacağınız üzere, bu metotta yapılan işlerin bir kısmı bir süre sonra kişiye sıradan ve/veya sıkıcı hale gelebilir. Bu noktada, bu işlerin süreklilik gerektiğini tekrar vurgulamak gerekir. Kısa vadede yapılan ya da yapılmayan şeyler, uzun vadede olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurur. Bu metodun güzelliği, düzenli yaşama geçirildiği ölçüde, kişinin yaşamı ve hedeflerinden bağımsız olarak, orta ve uzun vadede olumlu sonuçlarının mutlaka ortaya çıkmaya başlamasıdır. Bu sonuçlar bir iş insanının kariyeri ile ilgili olabileceği gibi bir sporcunun kariyerine ilişkin de olabilir. Önemli olan, burada anlatılanları düzenli bir şekilde yaşama geçirmektir.
Doğal planlama süreci, önceki bölümlerde anlatılmıştı. Bu süreci yaşama geçirmek için geri durmamalı, mümkün olan her fırsatta kişi bunu uygulamaya dökmelidir. Nasıl ki kitabın başından bu yana anlatılan beş aşamalı yakalama, berraklaştırma, organize etme, üzerine düşünme ve girişme aşamaları kişisel yaşamın her alanına yayılmalıysa, aynı şekilde son derece esnek ve faydalı bir süreç olan ve önceki bölümlerde detaylı olarak anlatılan doğal planlama sürecine de bu şekilde bakılmalıdır.
Ondördüncü Bölüm: GTD ve Bilişsel Bilimler
Bu kitabın ilk yayınlandığı tarihten sonra bilişsel psikoloji alanında yaşanan gelişmeler, kitapta anlatılan metodun bilimsel olarak da geçerliliğini bir kez daha kayıt altına almıştır. Önemli olanı yakalamak, bunu berraklaştırmak, ardından organize etmek ve sonuçlar üzerinde düşünmek hemen her seferinde, bunları uygulayanlar yönünden aynı sonuçlara yol açtı; kişinin yaşamında sağlanan berraklık, kontrol ve odaklanma ve bunların organizasyonel süreçlere de olumlu yansımaları. Bu bölümde, kitabın yayınlanmasının ardından, ortaya konulan metoda ilişkin saptanan kimi bilimsel yaklaşımlara değinilmektedir. Bu alanlar şunlardır:
- Pozitif psikoloji
- Dağıtık bilişim: harici bir zihnin değeri
- Tamamlanmamışlıkların bilişsel yüklerinden kurtulmak
- Akış teorisi
- Kişisel liderlik teorisi
- Uygulamaya geçirme vasıtasıyla hedeflere ulaşma
- Psikolojik sermaye (PsyCap)
GTD ve Pozitif Psikoloji: Martin Seligman, 2000 yılında, Amerikan Psikoloji Derneği’nin başına geçtiğinde yaptığı konuşmada, psikolojinin artık insanın olumsuz yönlerine odaklanan, bu konuları araştıran bir alan olmaktan ziyade, olumlu yönlerine odaklanan, insanın iyiliğini amaçlayan çalışmalara odaklanan bir saha olarak ele alınması gerektiği söyledi; ardından bu alandaki kuramsal ve uygulamalı çalışmaların sayısı inanılmaz ölçüde arttı.
Pozitif psikoloji oldukça geniş bir alan olmakla birlikte genel olarak kişinin mutluluğu, psikolojik iyiliği, akış / en iyi deneyimi, anlam, değerler, tutku, amaç, özgün liderlik, kişinin karakteri, kuvvetli olduğu yönleri ve erdem gibi konuları araştırmaktadır.
GTD sadece iş ve projeleri yönetmeyi amaçlayan bir metot değildir. Başından bu yana ortaya koyduğumuz üzere, anlamlı çalışma, farkındalık altında bir yaşam, bilinçli kararlar ve odaklanma üzerinde duran genel bir yaklaşımdır. Bu kitapta anlatılan metodun ortaya koyduğu yaklaşımlar, kişinin, yaşamını, daha berrak, odaklanmış ve bilinçli bir şekilde yönetmesine imkan sağlamakta ve güçlü, olumlu yönlerini kullanmasını, böylece iyi sonuçlar almasını mümkün kılmaktadır.
Dağıtık Bilişim: Harici bir zihnin değeri: Zihniniz fikirleri meydana getirmek için vardır, onları saklamak için değil. 2008 yılında, Belçika’da, Francis Heylighen ve Clement Vidal tarafından yazılan, bu kitapta anlatılan metodun bilimsel arka planını inceleyen bir çalışma yayınlandı.
Bu çalışmanın kendisi başlı başına derin okumayı hak etse bile özeti şudur; zihnimiz, örüntü tanımayı temel alarak, fikirlere sahip olmak konusunda tasarlanmıştır ve bu konuda çok iyidir; ancak zihnin tasarımı, bu şeyleri uzun süre saklamak üzerine değildir. Bu tasarım dolayısıyla, geçmişte gördüğünüz bir örüntüyü tekrar görünce hatırlarsınız ancak sıfırdan hatırlamaya çalıştığınızda çok zorlanırsınız. Örneğin, takvime bakıp bu günkü iş listenizi gözünüzün önünden başarılı bir şekilde geçirebilir ancak önünüzdeki iki haftalık iş listenizi aklınızda tutmakta büyük zorluk yaşarsınız.
Bu konu üzerine çalışan Daniel Levitin, “The Organized Mind” isimli kitabında, bu konudaki gelişmeleri iyi bir şekilde anlatırken, insanın neden harici bir zihne daha ihtiyacı olduğunu çok iyi ortaya koyar. Konunun özü şudur ki, dünya üzerinde bir çok kişinin yaptığı şekilde, yaşamınızı düzenlemek için sadece hafızanıza güvendiğinizde, bir süre sonra, zihne, çok iyi tasarlanmadığı bir konuda fazlasıyla yüklendiğiniz için hem bu organizasyonun altından kalkmakta zorluk çeker hem de zihnin fazlasıyla dolması yüzünden kendinizi zorluk ve baskı altında hissedersiniz. Halbuki, zihninizi asıl tasarlandığı konu olan, fikirler üzerine düşünmeye yoğunlaştırdığınız zaman, ör. önünüze çıkan bir konuyu kayıt altına aldığınızda, ya da yapılacak şeyi takvime işlediğinizde, zihninizi, bunu saklamak zorunda kalmaktan kurtarır ve onu asıl tasarlandığı şekilde, bunlar üzerinde daha etkili ve verimli kullanabilirsiniz.
GTD metodu, tam da buna yönelik olarak, geçekten yoğunlaşmış dikkatinizi gerektiren şeyleri tanımlamanızı ve tam da gerektiği zaman, emek ve enerjinizi bunlar üzerine vermenizi sağlar. Yukarıda alıntılanan Belçikalı araştırmacılar, özellikle bu konu üzerine eğilmiş ve optimum zihni çaba ile daha verimli çalışmanın yolları üzerine fikirler sunmuştur.
Tamamlanmamışlıkların bilişsel yüklerinden kurtulmak: Başlanıp da tamamlanmadan bırakılan iş ve projelerin, zihin üzerindeki etkileri üzerinde yüzyılın başında, Dr. Roy Baumeister tarafından bilimsel çalışmalar yapılmış ve tamamlanmayan işlerin, zihinde, tamamlanana kadar yer kaplamaya devam ettiği, bu durumun da zihnin verimli ve berrak bir şekilde çalışmasına engel olduğu ortaya konulmuştur.
Ancak ilginçtir, tam olarak GTD metodunun da ortaya koyduğu şekilde, zihnin bu verimsiz ve berrak olmayan durumdan kurtulması için illa ki tüm yarım kalmış fikir ve projeleri tamamlamaya gerek de yoktur. Öncelikle ve tek ihtiyaç olan, bunların tamamlanmasına yönelik olarak ortaya konulacak doğru taahhüt ve planlardır.
Baumeister’ın modeline göre, yarım kalmış bir fikir ya da projeyi ilerletmek için gerekli plandan kastedilen sadece bir sonraki somut eylemin belirlenmesi olup, bu somut eylemin belirli aralıklarla gözden geçirilmesi yeterlidir. Baumeister, Willpower isimli nitelikli kitabında, tüm bu kavramları, zihni, bir “adale, kas” olarak ele alarak derli, toplu şekilde açıklamaktadır.
Akış Teorisi: Bu alanda en popüler çalışmalardan bir tanesi, aynı zamanda GTD ile de özdeşleştirilen ve “su gibi berrak bir zihin” kavramı ile de ifade edilen akış teorisidir. Ör. sporcular, müsabaka esnasında, kendilerini tam olarak önlerindeki aktiviteye verdikleri zaman kendilerini böyle bir ruh hali içerisinde hissederler.
Akış teorisinin ortaya koyduğu hususlardan bir tanesi, kişinin önündeki konunun, ne kendisini sıkacak kadar kolay ne de üstesinden gelemeyeceği kadar zor bir şekilde seçilmiş olmasıdır. Optimal zorluktaki bir konu üzerinde kişi en verimli şekilde çalışacak ve sonuç üretecektir. Akış içerisindeki kişiler genellikle bir sonra karşılaşacakları şeyin ne olduğunu bilirler ve üzerlerinde çalıştıkları konu üzerinde de derinlemesine bilgi, fikir sahibidirler. Aynı zamanda bu konu üzerine öylesine yoğunlaşmışlardır ki zamanın nasıl geçtiğini de anlamazlar. Çoğunlukla asıl olan üzerinde çalışılan konunun kendisidir; bunun getireceği ödüller değil. Yine üzerinde çalışılan konunun tekrar tekrar isteyerek ele alınması da bu kavramın bir başka özelliğidir.
“Dikkatinizi aynı anda sadece bir şeye yoğunlaştırabilirsiniz. Ve o şey, gerçekten, tüm dikkatinizi almış durumdaysa, akış içerisindesiniz.”
Önceleri akış hali genellikle sportif aktiviteler ile birlikte değerlendirilirken, araştırmacı Csikszentmihalyi ve LeFevre, yüksek yetenek ve zorluk gerektiren faaliyetlerle uğraşan diğer kişilerin de bu zihin durumuna girdiğini, müzik çalmak, resim yapmak, bir proje üzerinde çalışmak gibi bir çok aktivitenin de bu kapsamda yer aldığını ortaya koydu.
GTD metodu da, akış teorisi ile bir çok ortak kavramı ele almaktadır: berrak hedeflere sahip olmak, geri bildirim almak, kişinin dikkatini, o anda elinde olan işe vermesi, aynı anda sadece tek bir şey ile uğraşması vb. GTD metodu, kişilerin akış haline daha kolay girmelerine imkan sağlar; özellikle harici ortamları kullanarak, o anda gerekli olmayan şeylerin, dış mecralarda kayıt altına alınması ve düzenli aralıklarla bunların üzerinden geçilmesi, hem kişinin doğru şeyler üzerinde çalışmasını hem de bunlara gerekli şekilde yoğunlaşabilmesini sağlar.
Kişisel liderlik teorisi: Kişisel liderlik konusunun geçmişi, kişisel yönetim kavramının popüler olduğu 1980’lerin ortalarına kadar geri götürülebilir. Neck ve Manz’a göre, kişisel liderlik, kişilerin belirli davranışsal ve bilişsel stratejiler ile davranışlarını düzenleyerek kendilerini kontrol etmelerine verilen isim olarak adlandırılmaktadır. Kişisel liderlik konusundaki çalışmalar, bu alanda yazılan kitaplar, yayınlanan makaleler, eğitim programları ile son derece geniş bir alana yayılmıştır.
Kişisel liderlik teorisi genel olarak, davranışsal odaklı, doğal ödüllendirme ve yapıcı düşünce örüntüleri olmak üzere üç kategoriye ayrılmaktadır. Davranışsal odaklı stratejiler, davranış değişikliklerini sağlamak üzere kişisel farkındalığı artırmaya odaklanır. Bu strateji özellikle, hoş olmayan ancak gerekli olan işlerin yapılmasına önem verir. Kişisel gözlem, kişisel amaç koyma, kişisel ödüllendirme ve cezalandırma ve kişisel hatırlatıcılar bu kategori altında işlenir. Doğal ödüllendirme stratejileri, kişileri, eylemlerin kendisinden keyif alır ve ödüllendirir hale getirmeyi amaçlayan stratejilerdir. Özellikle keyifli olmayan ancak gerekli olan faaliyetleri daha keyifli hale getirmeyi ya da bu aktivitelerin, nasıl olur da yapılırken daha ödüllendirici bir şekilde yapılacaklarına odaklanır. Yapıcı düşünce örüntü stratejileri ise kişisel performansı artırıcı düşünce metodlarına yoğunlaşır. Örneğin kişinin kendisi ile yaptığı motivasyon konuşmaları, zihinde canlandırma, ya da faydalı olmayan kişisel düşüncelerden kurtulma yolları bu kategoride yer alır.
GTD metodunun bu üç alana da dokunan yanları vardır. Bunlardan en öne çıkan ise kişisel hatırlatıcılardır. İyi yapılandırılmış bir GTD uygulaması, kişinin önüne düzenli ve vaktinde çıkardığı kişisel hatırlatıcılar ile kişinin sürekli olarak doğru zamanda doğru eylemi yapmasına olanak tanır. Benzer şekilde, GTD metodu, doğal ödüllendirme stratejileri ile de doğrudan bağlantılıdır. GTD metodunun uygulanması ile kişinin, bir çok şeyi sorunsuz bir şekilde hallediyor olması, onda doğrudan bir ödül hissi uyandırır. GTD metodunun son bir olumlu yönü ise düşünme sürecine soyut bir şekilde yaklaşmakla yetinmeyip, her seferinde bu düşüncenin yaşama geçmesi için gerekli olan bir sonraki fiziki eyleme odaklanarak kişinin yaşamına fiili bir etki sağlamasıdır.
Kişisel liderlik stratejilerinin doğru uygulanması kişisel yetkinliği geliştirir. Kişisel yetkinlik ise organizasyonel psikolojinin en önemli kavramlarından bir tanesidir. Bu kavram kişinin çalıştığı kurumdan aldığı tatmin duygusu, iş performansı ve verimliliğine doğrudan etki eder.
Uygulamaya geçirme vasıtasıyla hedeflere ulaşma: Hedefler ya da amaçlanan sonuçlar, yaşamın kaçınılmaz birer parçasıdır ve GTD metodu gerek kişisel gerek mesleki hedeflere ulaşmaya yardımcı olur. Gollwitzer ve Oettingen, bu konuda yaptıkları çalışmalarında, “uygulamaya geçirme isteği” üzerine yoğunlaşmıştır. Özetlemek gerekirse, kişinin, hedefine yönelik olarak eyleme geçmesine yönelik olarak en iyi yol, kişinin o hedefe ulaşmasına ilişkin olarak hangi eylemlerin ne zaman gerçekleştirileceğine ilişkin bir neden - sonuç zinciri kurmasıdır. Kişi ileriye yönelik olarak plan yaptığı zaman ve hangi eylemin hangi bağlamda yerine getirileceğine karar verdiği zaman bir başka ifade ile “uygulamaya geçirme isteği” üzerine çalıştığı zaman, bunun vakti geldiğinde, eyleme geçmek için ayrıca bir irade gücüne gerek duymamakta, neredeyse otomatik olarak, önceden belirlenmiş olan eylemi yerine getirmektedir. Bir başka deyişle, bir şeyi ne zaman yapacağınıza karar verdiğinizde, o zaman geldiğinde, genellikle o şeyi yapmaya eğilimli olacaksınız; o zaman geldiğinde ayrıca neyi, nasıl yapacağınıza ilişkin endişe duymayacak ya da karar vermek için tekrar enerji ya da vakit harcamayacaksınız.
GTD metodu, bu metot ile de paralellikler taşımaktadır. Örneğin kendinize şu şekilde niyetler oluşturabilirsiniz: “Her Çarşamba günü, iş yerimde, öğlen vakti, eğer bir toplantıda değilsem, aranacak kişiler listemdeki en az üç kişiyi arayacağım.” gibi.
Psikolojik Sermaye - (PsyCap): Psikolojik sermaye, organizasyonel psikologların üzerinde yakın zamanda çalışmaya başladıkları bir kavramdır. Şu dört alt kavramdan oluşur: kişisel yetkinlik, iyimserlik, yılmazlık ve ümitvar olmak.
Kişisel yetkinlik, zorlayıcı görevlerde başarılı olmak için lazım olan güven ve kendini adamaya verilen addır.
İyimserlik, şimdi ve gelecekte, başarılı olmaya dair olumlu duygu durumunda olmaya verilen addır.
Ümitvar olmak, durmaksızın hedeflere yönelik olarak yol almak ve gerektiği zaman bu yolun istikametini değiştirebilmek anlamına gelir.
Yılmazlık ise zor sorunlar veya durumlar ile karşılaşıldığında, ya da başarısızlık meydana geldiğinde bir önceki duruma, bazen de ötesine tekrar dönmek anlamına gelir.
Psikologlar, bu dört kavramı bir arada kullanarak kişinin psikolojik sermayesini ölçmekte, bu sermayenin kuvvetli olduğu, bir başka deyişle, bu dört özelliğin birden kişide kuvvetli olarak bulunduğu durumlarda kişilerin bireysel ya da mesleki hedeflerine daha yüksek oranda ulaştıklarını ortaya koymaktadır. PsyCap, her bir yanı ile değişken ve geliştirilebilir bir özelliktir.
GTD metodu, bu dört alanla da ilgilidir. Kişileri, belirli bir şeyi yapmak ya da yapmamak konusunda bilinçli tercihlerde bulunmaya sevk ederek, her zaman için altında bulunduğu kişisel ve başkalarına karşı taahhütlerini belirli ve yönetilebilir hale getirir; bu durum kişisel güven ve kontrolu, bir başka deyişle kişisel yetkinliği geliştirir. Gerçekten de tüm açık uçları tespit ederek bunları harici bir ortamda kaydederek hayata geçirilebilir eylem adımlarına bölmek ve bunlar üzerinden düzenli olarak geçmek saf bir kişisel kontrol ve yönetim deneyimidir. Bir GTD uygulayıcısı, elindeki imkan, enerji, zaman ve bağlamsal engellere bağlı olarak hangi zamanda hangi adımın atılması gerektiğini bilir. Benzer şekilde GTD’yi yaşama geçirmek, kişinin arka arkaya atacağı başarılı eylem ve adımlar ile kişide bir iyimserlik duygusu meydana getirir. Bu iyimserlik duygusu kişinin potansiyelini çok daha olumlu kullanmasına yardımcı olur. Yine, kişinin ne yapıp yapmayacağına ve bunun koşullarına karar vermesi, hedeflere ulaşması ve ümitvar olması konusunda da kendisine yardımcı olur. Son olarak, her ne kadar GTD metodunu uygulayanların, başarısızlık ile daha kolay baş ettikleri ve tekrar daha sorunsuz ayağa kalktıklarına ilişkin bilimsel veri olmasa da ampirik gözlemler kişilerin, kompleks sorunların altından GTD metodunu uygulayarak nispeten daha kolay kalktıklarını göstermektedir. Özellikle stres altında karar vermeyi ve berrak düşünmeyi sağlayan önemli bir araçtır GTD.
GTD metodu üzerine yapılan çalışmaların sayısı sürekli olarak artmaktadır ve bunların devamının geleceği de kuşkusuzdur.
Onbeşinci Bölüm: GTD Ustalığına Giden Yol
GTD metodu, yaşam boyu süren bir etkinliktir; keman çalmak, araba kullanmak, kek yapmaya benzer; bu alanların her birinde ayrı ayrı kısımlarını öğrenir, ardından bunları bir bütün olarak yaşama uygularız. Ör. araba kullanmak için hem arabanın nasıl çalıştığının teorik bilgisini öğrenir hem de direksiyon başında çalışmalar yapar, gaz, fren pedallarını kullanır, vitesin nasıl değiştirildiğini öğreniriz; dönüş yapacağımız zaman sinyal verir, yağmur başladığı zaman silecekleri çalıştırırız; dolayısıyla araba kullanmak kendi içerisinde bir çok alt yetkinliğe bölünebilir ama bir noktadan sonra araba kullanmayı normal hale getirip yaşamımızın doğal bir parçası haline getirdiğimizde artık araba kullanırken tüm bu tekil parçaları nasıl yaptığımıza bakmayız bile; bu davranışlar otomatik hale gelmiştir; GTD metodu da böyledir.
GTD metodu yaşamın her alanında insanın karşısına çıkacak tüm durumlara cevap verecek şekilde esnek bir yapıdır. Kişinin bu konulara karşı bilinçli kararları nasıl alıp yaşama geçireceği ve belirli aralıklarla bunlar üzerinden geçerek açık bir nokta kalmadan nasıl ilerleyeceğini gösterir. Bu metodda ustalığın bir sonu yoktur; kişi, uyguladıkça her seferinde bunu daha kolay ve yetkin şekilde yapar hale gelir. Kişinin bu metodda ne kadar ustalaştığı önüne çıkan konulara ne kadar yetkin bir şekilde uyguladığı ile anlaşılacaktır. Başlangıçta uygulamasının bir parça emek, vakit ve enerji alması normaldir; zaman içerisinde bu durum ortadan kalkacaktır.
Ustalığın Üç Aşaması: Yıllar içerisinde yapılan gözlemler, GTD uygulayıcılarının genellikle şu üç ustalık kategorisinde ilerlediğini göstermektedir. 1. İş akışının temellerini uygulayan grup, 2. GTD sistemini daha genel olarak tüm yaşamı organize etmekte uygulayan grup, 3. GTD sistemini sadece günlük yaşama geçirmekle kalmayıp bunu daha da geliştirmek için gerekli diğer yetenekleri de öğrenen ve kişisel anlamda ilerlemeyi kendisine hedef olarak koyan grup. Yukarıda verilen araba kullanma benzetmesi üzerinden ilerlemek gerekirse, ilk grup temel araç kullanma bilgi ve becerilerine sahip ancak bunu sadece evinden işine gidip gelmekte kullanan bir kişi olarak örneklendirilebilir. İkinci grup ise artık araç kullanma hakimiyeti ilerlemiş uzun yol ve şehirlerarası seyahatlere çıkan bir kişiye benzetilebilir. Üçüncü grup ise araba kullanmayı teorik ve pratik olarak çok iyi bilen; bu alandaki bilgi ve becerilerini geliştirmek için ör. ilave sürüş kurslarına giden, Youtube üzerinden araç yarışı videoları takip eden, kendi temel bakımlarını kendisi yapan bir kişi olarak ifade edilebilir. Her üç grup uygulayıcı da vardır ve kişinin kendisini herhangi bir grupta hissetmesi doğal ve normaldir.
Temeller Üzerinde Ustalaşmak: Her ne kadar bu aşamaya kadar gelmiş olsanız ve kitapta anlatılanları düzenli olarak uygulamaya dökmek ilk bakışta kolay gözükse de bunun başlangıçta zaman ve emek aldığı, bir noktaya kadar kişinin zorlanacağı da doğrudur. Sonradan öğrenilen her beceri gibi (araba kullanmak, tenis oynamayı, gitar çalmayı öğrenmek vb.) GTD metodunun öğrenilmesi ve yaşama geçirilip kişinin yaşamının ayrılmaz bir parçası olması vakit alıcı bir süreçtir. Ancak bu durumda bir beis olmadığı gibi bu durum gözü de korkutmamalıdır. Çünkü metodun düzenli uygulanmasının kişinin yaşamına katkıları bu baştaki zorlukların fazlasıyla üzerinde olacaktır.
Örneğin ilk başta kişinin yaşamındaki şeylerin yakalanması zor ve vakit alıcı gelecek ya da yakalanan şeylerin üzerinden düzenli olarak geçerek bunlar hakkında ne yapılacağı konusundan geri adım atılacak ya da haftalık gözden geçirme seansları unutulabilecektir; bunlara dikkat etmek gereklidir. Şu temel noktalara özellikle işaret etmek istiyoruz:
- Yapılacak şeylere ilişkin olarak mutlaka bir sonraki somut adımın belirlenmesi,
- “Beklenenler Listesi”nin tam, doğru, güncel tutularak başka kişilerden beklenen şeylerin tarih ve içeriklerinin mutlaka düzenli olarak gözden geçirilmesi,
- Diğer kişilerle yapılan görüşme içeriklerinin tutulması için “Gündem Listesi”nin tutulması,
- Son derece yalın ve idaresi kolay bir liste ya da içerik dizinin tutulması,
- Takvimin, kontrolden çıkmasına engel olmak için son derece yalın ve sadece yapılması gerekli şeyleri saklamak için kullanılması,
- Haftalık gözden geçirmelerin düzenli olarak yerine getirilmesi.
Şu hususlara dikkat edilmezse ise raydan çıkmak çok kolaydır:
- Metodu uygulamaya başladıktan sonra otomatik davranışlar haline gelmesine izin vermeden metodu uygulamaktan vazgeçmek,
- Günlük yaşamın yükünün aniden arttığı durumlarda metodu uygulamaya ara vermek,
- Kendine fazla güvenip bir takım şeyleri listelerde değil tekrar hafızada tutmaya çalışmak,
- Bir sonraki eylemlere karar vermenin bilinçli bir çaba gerektirmesi nedeniyle bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu kararları vermeyi ertelemek,
- Haftalık gözden geçirmeye gerekli zamanı ayırmamak,
Ancak aynı şekilde şunlara dikkat edildiğinde yola geri girmek de kolaydır:
- Temelleri tekrar ziyaret etmek: Ele kalem, kağıt alıp, o ana kadar akılda birikenleri tekrar yazıya, listelere dökmek,
- Eskiden gelen listeleri ele alıp içeriklerini güncellemek; eski verileri silip, yenilerini eklemek,
- Mevcut projeleri güncellemek, varsa yenileri eklemek ve her bir projenin ilerlemesi için bir sonraki atılması gereken somut adımı belirlemek,
Temeller üzerinde ustalaşmak vakit alır; yoldan çıkmak da geri girmek de kolaydır; tecrübeler, bir kişinin bu metodu tümüyle yaşama geçirmesinin iki yıla kadar vakit alabildiğini ortaya koymaktadır. Ancak bu süre kişinin gözünü korkutmamalıdır. Çünkü metodun tümünün uygulanması ideal olsa da bu şart değildir. Bu metot içerisinde anlatılan temel tekniklerin her biri kendi başına son derece etkili ve faydalı tekniklerdir. Örnek olarak “iki dakika” kuralı, “haftalık gözden geçirme” kuralı ya da “bir sonraki eylem” kuralı tek başlarına uygulandıkları zaman bile kişinin yaşamında doğrudan sonuçları olacak kadar etkili kurallardır; tüm sistemi uygulamasa bile tek başlarına bu kuralları uygulasa bile kişiye son derece olumlu sonuçlar ile dönecektir. Elbette, bu tekil kuralların birlikte ve düzenli uygulandıkları sürece etkilerinin çarpan etkisi ile fazla olacağını söylemeye gerek dahi yoktur.
Orta Düzey Yetkinlik - Bütünleşik Yaşam Yönetimi: Yukarıda anlatılan temel aşamayı, orta düzey yetkinlik takip eder. Artık bu aşamada GTD metodunun kendisi değil uygulaması üzerinde durulmaya başlanmıştır. Bu aşamada temel konular hangi aşamanın ne zaman ve nasıl uygulanacağı değil; doğrudan uygulamaya yönelik olarak tamamlanması gereken projeler, çözülmesi gereken sorunlar, üzerine odaklanılması gereken alanlar gibi daha genel meselelerdir. Ör. Bu toplantıya neden katılıyorum? Bu konu neden benim önüme geliyor? Önümdeki ay ele almam gereken konular nelerdir? Bu proje neden ilerlemiyor? gibi.
Bir üst bölümde anlatılan temel tekniklerdeki düzenli uygulama ve ustalık, bu düzeydeki soruların cevaplanması ve konuların ilerletilmesinde de kolaylık sağlayacaktır. Özellikle kişisel yaşamın bir çok faaliyetine “orta ve uzun vadede yaşama geçirilecek; sürekli ve birden çok eylem gerektiren birer proje” olarak ele alınıp bu projelerin ilerletilmesi ve projelerin ilerletilmesinde GTD metodunun kendiliğinden uygulanması bu yetkinlik düzeyinin güzel bir ölçüsüdür. Harici bir zihnin artık vazgeçilmez ve düzenli olarak kullanımı kişiye yaşamında, öncesinde olmadığı kadar farklı kapılar açacaktır. Şu alt başlıklar da bu ustalık düzeyinin diğer göstergeleridir:
- Tam, güncel ve akıllı bir proje listesi,
- Kişinin bireysel ve mesleki anlamda farklı rollerine ilişkin yükümlülükleri ve ilgi alanlarına yönelik haritaları,
- Kişinin ihtiyaçlarına yönelik tasarladığı ve dinamik olarak içeriğini güncellediği bir yaşam yönetim sistemi,
- Kişinin karşısına çıkan zorlukların onu metodun dışına itmek yerine düzenli olarak metotta değişiklikler yaparak uygulamaya devam etmesine sevk eden bir uygulama alışkanlığı.
Projelerin, Kişinin Yaşamının Merkezi Olduğu Zaman: GTD metodunda ustalaştıkça bir nokta gelecek ve kişi, günlük meselelerin peşinden gitmek yerine, yaşamını daha yukarı bir ufuk çizgisi düzeyinden yönetir hale gelecektir. (Yukarıda belirtilen ilk iki ufuk düzeyinin arası) Elbette bu çok az kişinin ulaşabildiği bir ustalık düzeyidir ancak yine de mümkündür. Bu ustalık düzeyine gelebilen kişiler artık hayatlarında karşılaştıkları gelişmelerin ve olayların etkisi altından olmaktan kurtulup yavaş yavaş, hayatlarında karşılaştıkları gelişme ve olayları kendileri meydana getirir duruma gelmektedir. Özellikle, kişinin yaşamında yer alan ve orta uzun vadede, birden çok eylem ile yaşama getirilecek projeler, bu konunun tam da ortasında bulunmaktadır. “Yeni bir asistan göreve başlat”; “kilo ver”, “… konulu makaleyi yaz” gibi örnekler hep projelere örnektir. Burada anahtar, kişinin karşısına çıkan tüm zorluk ya da sorunları, mümkün olduğunca birer proje olarak ele alması ya da proje haline getirerek bu zorluk ya da sorunların üstesinden gelmeyi başarabilmesidir. Örneğin “fazla kilolu olmak” bir sorundur; ancak “fazla kilolardan kurtulmak” bu sorunun proje haline getirilmesidir ve bir sorun, proje haline getirilerek kişinin yaşamında daha olumlu bir sonuca getirilebilir. Bir çok kişi karşılarına çıkan zorluk ve sorunlar karşısında ne yapacaklarını bilemeden kala kalmakta, halbuki bu zorluk ve sorunların aslında kendi yaşamlarını daha iyiye gitmekte kullanılabilecek birer imkan olarak görme fırsatını da kaçırmaktadır. Yine aynı örnek üzerinden fazla kilolu olmak bir sorundur; ancak bu durumu “Fazla kilolardan nasıl kurtulabilirim?” şeklinde bir proje olarak ortaya koymak, bu proje içerisinde mecburen yer alacak olan sağlıklı bir beslenme diyeti, düzenli fiziksel aktivite ve olması gereken bir uyku düzeni ile kişinin yaşamına çok daha sağlıklı olarak devam etmesini sağlayacak bir fırsat olarak görmek kişisel bir tercihtir.
İlgi & Sorumluluk Alanları Üzerinden Projeler Üretmek: Aslında herkesin yaşamı, bir ölçüde, başkaları için yaptığı eylemler ve verdiği hizmetler üzerinden de tanımlanabilir. O zaman kişinin, ilgi ve sorumluluk alanlarını inceleyerek bu alanlardan kendisine projeler yaratması ya da aslında var olup da durmuş olan projeleri ilerletmesi mümkündür. Ör. aile üyelerimize karşı bakım yükümlülüğümüz dolayısıyla birinci dereceden yakınlarımızı düzenli olarak arar, onlarla ilgileniriz. Dolayısıyla bu alana daha dikkatli bakarak ör. bir yakınımız ile aramızdaki kişisel bir sorunumuzu düzeltebilir ya da bizden beklenen ancak atlanan bir görevi yerine getirebiliriz.
Bütünleşik ve Kapsayıcı Bir Yaşam Yönetim Sistemi: Orta düzey yetkinlik aşamasının üçüncü sac ayağı ise GTD metodunun ayrı ayrı teknikler yerine, tam olarak bütüncül şekilde, kişinin, tüm yaşamını kontrol ettiği bir “kontrol odası” şeklinde hareket ettiği aşamadır. Bu aşamada artık kişi, katıldığı bir davette yeni tanıştığı kişinin kendisine vereceği kartviziti nereye kaydedeceğini; bu kişinin faaliyet alanına göre kendisinin bir projesinin ilerletilmesine yönelik olarak nereye kaydedeceğini, bu kaydın ardından, haftalık düzenli kontrolüne geçtiğinde karşısına çıkan bu bilgi üzerinden ne yapacağına karar vermeyi ve bu kararın yaşama geçmesi için gerekli bir sonraki somut eylemi belirlemeyi, bu eylemi ne zaman ne şekilde yerine getireceğini belirledikten bu sonra bu yapma tarihini - “do date” - takvimine işleyeceğini, kendiliğinden, GTD metodunun aşamalarını teker teker düşünmeye gerek olmaksızın, bilecektir. Bu bilme ve farkındalık zaman içerisinde GTD metodunun düzenli olarak uygulanması ile kendiliğinden gelişecek; kişi, gerektiğinde kendi sisteminin daha iyi işlemesi için gerekli dinamik güncellemeleri de yapacaktır. Ör. belirli listelerin takibi için sadece kağıt kalem ve defter kullanacak, takvim için bir bilgisayar programı kullanacaktır. Kişinin, katıldığı davette kendisine sunulan bir kartvizit üzerine ne yapacağını kendiliğinden biliyor olması bu ustalık düzeyine erişildiğinin güzel bir göstergesidir. Kişi, artık bu aşamada GTD metodunu bir bütün olarak kişisel ve mesleki yaşamına tam bir yetkinlik ile uygulamaya başlamıştır.
Baskı, GTD Metodunun Uygulanması Bakımından Bir Zorluk Değil Aksine Kolaylıktır: GTD metodunu iyi niyetle uygulamaya koyulanlar bir noktada yaşamlarının akış hızına bağlı olarak gerek bireysel gerekse mesleki açıdan baskı altında oldukları bir dönem ile karşılaşırlar. Bu dönemde bir kısım aniden ortaya çıkan yükümlülük ve zaman darlığını bahana ederek GTD metodunu uygulamaktan vaz geçerken bir kısım ise, bu baskının, GTD metodunu daha da verimli uygulamanın tam zamanı ve fırsatı olarak görüp uygulamaya ağırlık verirler; elbette daha doğru davranan grup, ikinci gruptur. GTD metodu, daha baştan bu nedenle esnek bir şekilde tasarlanmıştır ve asıl gücünü bu tür karmaşık zaman ve konuların üstesinden gelmekte gösterir; tek yapılması gereken kişinin, metodu, önüne çıkan zorluklara göre uyarlamasıdır. Örnek olarak kişi, kendisine düzenli haftalık değerlendirme günü olarak boş olan Cuma öğleden sonrasını belirlemiş ve uygulamaktadır ancak birden Cuma öğleden sonraları dolmuştur; o zaman yapılacak olan şey bu gözden geçirme gün ve saatini ilk uygun zamana kaydırmaktır. Ya da bilgisayara erişimi kısıtlanmıştır; o zaman sistemini kağıt, kalem ve defter üzerinden ilerletecektir gibi. Kişinin bir kaç gün içerisinde iş ve bireysel, ailevi yaşamındaki yükümlülükleri bir kaç kat artmıştır; o zaman ilk yapması gereken kendisine bir on beş dakikalık vakit ayırıp yeni ortaya çıkan tüm bu yükümlülükleri kafasından, harici beyni, ilgili listesine kayıt altına almak olacaktır. Bu kayıtlar üzerinden kişinin istediği sonuçları, bu sonuçlara götüren projeleri ve bu projeleri ilerletecek bir sonraki adımları belirleyerek bunların yapılacağı tarihleri hemen takvimine işlemesi onun bu metottaki ustalığını ortaya koyacaktır. Şurası bir gerçektir ki yaşamlarında uzun dönemli olarak GTD metodunu uygulayan kişilerin bir çoğu bu ikinci kategori içerisinde yer almaktadır. Bu tür bir ustalık düzeyi mümkün ve yaşama geçirilebilir niteliktedir; kişinin önündeki zorluklar bu ustalık düzeyine ulaşmak için birer engel değil fırsat olarak görülmelidir.
Üst Düzey Uzmanlaşma: Odaklanma, Yön ve Yaratıcılık: Yukarıda anlatılan ilk düzey ustalık aşamasının bir sonraki ve en üst düzeyi ise üçüncü ve son aşamayı meydana getirmektedir. Hemen ifade etmek gerekir ki bu aşamada bir uzmanlık mümkündür ve bir çok uygulayıcısı da mevcuttur; ancak bu gruptaki kişilerin sayısı ilk iki gruba nazaran daha azdır. Bu aşamanın temeli kişinin artık berrak hale gelmiş zihnini kullanarak yaratıcılığını artırması ve bunu, yaşamını olumlu şekilde etkileyecek şekilde hayata geçirmesidir. Bu aşamanın iki temel göstergesi şunlardır:
- Kişinin artık sahip çıktığı dikkatini taahhütleri ve değerlerine yönelterek bunlar üzerine eylemde bulunması,
- Kişinin, harici zihnini, gündelik yaşamın getirdiği iş ve projelerin ötesinde, nitelikli değer üretmeye başlamasıdır.
Kişinin, Kendisi İçin Gerçekten Anlamlı Şeylere Girişmesi: Kişinin, GTD metodunda uzmanlaşarak, yaşamında karşısına çıkan şeylerle neredeyse kendiliğinden başa çıkmayı ustalıkla becermesi, onu sadece bu şeylerle bağlı kılmaktan azad edecek ve yaşamında gerçekten meydana gelmesini istediği şeylere yöneltecektir. Hayalindeki kitabı yazmak; o sosyal sorumluluk projesinde görev almak; ileri yaştaki bir yakınının gerçekte isteyip de yerine getiremediği bir dileği yerine getirmek gibi. İşin güzel yönü; bu çarkın bir kez dönmeye başladıktan sonra daha hızlı ve etkili sonuçlar yaratmaya başlamasıdır. Bu metodun başından bu yana tekrar tekrar vurgulandığı gibi, kişinin gerçekte kendisi için önemil ve değerli şeyleri yaşama geçirmesinin anahtarı, gerçekte belki o kadar önemli olmayan ancak günlük yaşantısının bir parçası haline gelmiş şeylerin, zihnini esir almasına engel olmak, o şeyleri neredeyse kendiliğinden ve zahmetsiz bir şekilde ilerletecek doğru sistemi kurmaktır. Ne zaman ki ödenecek faturanın tarihi, marketten alınacak süt, ertesi gün servise götürülecek aracın bilgisi kişinin aklı yerine uygun bir harici ortamda tutulur, işte ancak o zaman kişinin zihni özgürleşebilir ve kendisi için gerçekten önemli, anlamlı ve değerli şeyler için işlemeye başlayabilir. Bu nedenle kişi, dikkatini isteyen hemen her şeyi otomatik hale getirmek ve bir sistemin parçası haline getirmekle yükümlüdür. Kişinin, bir sistem kullanmadan, karşısına çıkan şeylerle gelişigüzel şekilde baş etmeye çalışması belki günü kurtarır ama onun için asıl önemli ve değerli olan daha üst düzey ilke, değer ve hedeflerin peşinden gitmesine engel olur.
Zihninizin Kabiliyetini Artırmak: GTD metodunun uygulaması bu en üst düzeye geldiğinde kişi artık sadece gündemindeki şeyleri yerine getirmekle kalmıyor; bunun ötesine geçerek yaratıcı fikir, perspektif ve eylemlerin peşinden koşuyordur; ki bunlar zihnin meşgul yapısı içerisinde kendiğilinden kolay kolay ortaya çıkmaz. Ör. üç ayda bir düzenli olarak üzerinden geçilen bir Önemli Kişiler Listesi, bir kişiyi listeye eklerken gündemde olmayan ancak şu anda önemli bir olan bir fırsatı önünüze serebilir; ya da altı ayda bir düzenli olarak üzerinden geçtiğiniz “Bir Gün Hayata Geçirilecek Fikirler / Projeler Listesi” altı ay önce önemsiz duran ancak tam da şu anda yaşama geçirilmesi mümkün ve son derece olumlu sonuçlar doğuracak bir fikrin tekrar gündeminize getirebilir. Şimdi bu örnekleri, yakalayıp, ilgili listesine kaydettiğiniz diğer tüm kişi, fikir, proje, etkinlik, hatırlatıcı ve eylemler için düşünün ve tüm bunların aslında size ve yaşamınıza katacağı muhtemel etki ve katkıları gözününüzün önüne getirin. Halbuki tüm bu yaratıcılık ve yeni imkan, fikir, proje ve eylemler basit bir şekilde listelerinize zamanınızda yaptığınız kayıtların ileriki bir tarihte üzerinden geçmekle ortaya çıkmıştır. Bir başka ifade ile GTD metodunun düzenli ve ustaca uygulanması, orta ve uzun vadede, kişinin önünde o zamana kadar bulunmayan fırsatları kolay ve etkili bir şekilde yaşama geçirmesine imkan sağlamıştır; bunun yaratacağı sonuçları hiç de küçümsememek gerekir; olasılıklar neredeyse sonsuzdur. Tekrar etmek gerekir ki, kontrol listeleri bu anlamda son derece önemlidir; insan zihni, önüne konan şeyler üzerinde yaratıcı olarak düşünmek için çok iyidir ama hafıza olarak kullanmak için çok kötü. Özellikle zihin tam olarak dolu bir hafıza olarak kullanılıyorsa bu yük, onun yaratıcı gücünü de azaltır ve verimli bir şekilde kullanılmasına da engel olur. Bu nedenle, kontrol listelerini aklımızda yapılması gereken iş ve görevlerin tutulduğu listeler olarak düzenli ve güncel tutmalı; görevler tamamlandıkça bu listelerden silmeli ve zihnimizi de bu şekilde berrak tutmalıyız.
GTD metodu düzenli uygulandığında, özellikle bu en üst ustalık düzeyinde, kişinin önüne o güne kadar gelmeyen bir çok fırsatı çıkarır ve sonuçların elde edilmesine yardımcı olur. Yaşamlarında büyük hedeflere ulaşanlar genellikle bu tür bir sistemi kuran, kendi ihtiyaçlarına uygun olarak uyarlayan ve en sıkıcı anlarda dahi işletmekten geri durmayanlardır. Çoğunlukla çalışan kendilerinden ziyade bu sistemlerdir. Bu nedenle bu sistemi parça parça uygulamak da son derece faydalı olmakla birlikte, mümkün olduğunca bir bütün olarak uygulamaktan geri durmamalı; sistemin çalıştırılmasının zaman içerisinde kişiye sunacağı olumlu sonuçların gerçekleşmesi için gerekli miktarda emek, zaman harcamaktan geri durmamalı, bunun için gerekli sabrı da göstermelidir; buna fazlası ile değecektir.
Sonuç
Daha fazlasını daha az çaba ile yerine getirme konusunda bu kitabın yararlı olmasını umut ediyoruz. GTD metodunu uygulayanlar, pratikte, bu kitapta anlatılanların çok daha fazlası olduğunu bilirler. Bu kitapta anlatılan bir çok bilgi yeni değildir ama bu bilgilerin bir sistematik dahilinde bir araya getirilerek sunulması yenidir. Bu sistemin bir bütün halinde uygulanması ise kişinin yaşamını olumlu olarak etkileyecektir. Bu kitabın amacı kişinin yaşamda nasıl başarılı olacağına dair ortaya yeni bir teori, fikirler bütünü atmak değil; aksine, modern yaşamın değişen koşullarına göre sürekli ayakta kalabilen esnek ve yalın bir sistem ortaya koyabilmektir.
Bu çalışmayı tamamlarken şu pratik ipuçlarını tekrar etmek faydalı olacaktır:
- Kişisel fiziksel donanımınızı tamamlayın,
- Kişisel çalışma ortamınızı düzenleyin,
- Gelenleri yakalayacak harici ortamlarınızı hazırlayın,
- Üzerinde rahat bir şekilde çalışabileceğiniz, her daim elinizin altında bulunan kişisel referans sisteminizi hazırlayın,
- Üzerinde çalışmaktan keyif alacağınız bir liste düzenleyiciniz olsun,
- Çalışma alanlarınızı geliştirmek için bunlar üzerinde değişiklikler yapmaktan çekinmeyin,
- Gerek işyerinizin gerek evinizin parçalarını düzenlemek için kendinize uygun zaman yaratın,
- Sistemi uygulayın, uyguladıklarını başkalarıyla da paylaşın,
- GTD metoduna dair kitabı her üç ya da altı ayda bir tekrar baştan okuyun ve atladığınız, önceki okumalarda dikkatinizden kaçan hususlara tekrar bakın,
- GTD metoduna ilişkin internet ortamında bir çok kaynak vardır; detaylı olarak bunlara bakın.
10.07.2023 - Son.