Bu sene ikincisi düzenlenen Varda Ultra Trail’e yine aynı ekip Haldun Abi ve Cihan ile birlikte katıldık. Daha önce yine birlikte katıldığımız Skytrail ve Aladağlar yarışlarının yazılarını da buraya bırakayım; dönüp bakarsınız.
Varda Ultra Trail, patika yarışları camiasında tanınan Polat Dede’nin sahibi olduğu Rossist’in bir organizasyonu; Adana Büyükşehir Belediyesi’nin talebi ve desteği ile geçen sene ilk kez düzenlenmiş, bu sene ikincisi düzenlendi. 14K, 27K ve 67K kategorilerinde düzenleniyor; Haldun Abi ile ben 27K’da koştuk; Cihan ise 67K! Yarışın yapıldığı yer ise büyüleyici Toroslar.
Train olarak isimlendirilen 27K parkuru, Adana’nın Pozantı ilçesi sınırları içinde bulunan, 1. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından yapılıp bitirilmesi planlanan Bağdat-Hicaz Demiryolunun Belemedik kasabasının Meydanı’ndan başlamak üzere planlanmış. +1925 metre irtifa kazanımına sahip olan bir dağ patika koşusu olarak tanımlanıyor; gerçi benim Garmin saat farklı veri sundu yarış sonunda; şuraya bırakayım.
Belemedik Tabiat Milli Parkı içerisinde bulunan ve diğer ucunda yüz yıllık bir tarihe sahip, 1. Dünya Savaşı esnasında inşası yapılmış olan ve halen aktif olarak kullanılan tarihi Varda Köprüsü arasındaki Çakıt Vadisi’nde koştuk; yarış Varda Köprüsü Meydanı’nda sona erdi. Cumartesi saat 10:30’da Belemedik Meydanı’ndan başlayan yarış için 27K bakımından 6 saat cut off tanımlanmıştı. Yarışa katılmak için biz yine arabayla üç kişi Ankara’dan yola çıktık ve 8 Kasım Cuma akşamı, yarış kitlerimizi Adana Tren Garı’ndan aldık.
Belgenin alt kısmının ters basıldığı gözden kaçmasın; üst kısmı karşıdan bakana alt kısmı koşucuya hitap ediyor; yarış sırasında kafanızı rotanın hangi bölümünde önünüzde daha ne kadar yükselti profili kaldığını görebiliyorsunuz, ayrıca acil durum ile karşılaşırsanız gözünüzün önünde çağrı numarasını görebiliyorsunuz!
Adana’da konaklamak için opsiyon çok; ancak biz Taşköprü Otel’i tercih ettik; biraz eski ama konumu ve mutfağı ile açığı çok iyi kapatıyor; tam bir fiyat & performans oteli, samimiyetle tavsiye ediyorum. Özellikle sabah gün doğarken Seyhan Nehri üstüne kurulmuş olan taş köprünün manzarası hakikaten enfes oluyor.
Yarışın yapılacağı Cumartesi sabahı ortam cıvıl cıvıldı; program gereği erkenden herkes Adana Tren Garı’ndan, başlangıç noktasına götürecek olan trene binmek için yerini almıştı.
Nitekim, tren, başlangıç noktasına ulaştığında bizi çok güzel bir manzara karşıladı.
Ağaçlar arasından yürüyerek başlangıç noktasına ilerledik.
Yarış başlamadan hemen önce ise cıvıl cıvıl bir ortam vardı.
Nitekim bir süre sonra yarış başladı ve kendimizi birden derin vadiler, göz alıcı bir manzara içerisinde bulduk.
Bu başlangıç bir yerden sonra kendini dik ve uzun rampalara bırakmaya başladı.
Bu arada dakikalar hızla ilerlemeye başlamış ve aradan geçen bir buçuk saat ve 10K sonrasında ilk kontrol noktasına gelmiştim. İlk kısmın son kilometresindeki tırmanış diğerleri gibi beni de yormuş ancak görevlilerin güler yüzü, zengin atıştırmalık ve sıvılarla sonrasına da keyifle devam etmiştim.
Derken ikinci etap başladı ve bu etap, koşucular ile birlikte tırmanan başka meraklı dostları da içeriyordu:
Diğer yandan da altımızda Toroslar’ın o muhteşem manzarası yükseliyordu:
Daha da tırmandığımızda ise içinde bulunduğumuz enfes doğa güzelliği karşısında büyülenmeden durmak mümkün değildi.
Bu arada epey ilerlemiş ve ikinci kontrol noktasına yaklaşmıştık; bunu da Adana’da olduğumuzu hatırlatan tabelalardan anlıyorduk:
Ancak bundan sonra, ikinci kontrol noktasına yaklaşık bir km kaldığında, oldukça teknik olarak ifade edebileceğimiz vadi tabanına iniş bölümü başladı ki sanıyorum o noktada organizatörlerin kulağı iyice çınlamıştır :) Sürekli sivri ve dik kayalıkların üzerinden inilen bu noktada bir yandan fotoğraf ve video çekemediğim için hayıflanıyorum ama bir yandan da gerek yedi sekiz kişilik bir iniş grubunun ortasında kalmış olmam gerekse bulunduğumuz patikanın hata affetmeyecek ve güvenlik riski yüksek yapısı nedeniyle bunu yapmanın mümkün olmadığının da hakkını veriyorum. Belki bir dahaki sefere böyle noktaları çekmek için şu ufak DJI kameralarından alabilirim; aksi mümkün değil. Derken ikinci kontrol noktasına geldim; vakit 3 saat 37 dakika, mesafe ise 20K olmuştu. Alttaki kısa videoda göreceğiniz üzere, bayağı bir yorulmuştum.
İkinci kontrol noktasını geçtikten sonra yaklaşık bir kaç km düz olarak devam ettikten sonra, oldukça dik bir tırmanış içeren son bölüme geldik. Artık bu noktada fiziksel olarak da epey yıpranmış olduğum için çok daha az video / fotoğraf çekebildim. Yine de şunu söylemeden geçmek mümkün değil; yarıştan önce Haldun Abi’ye sürekli takılıyordum, ona ne kadar fark atacağım diye; nitekim ilk ve ikinci kontrol noktalarına da ondan önce girdim ve çıktım ama bakın ne oldu; son beş yüz metreye girdiğimde ben oflayıp puflayıp ilerlerken, bir baktım sessiz sedasız yanımdan birisi çıkıp yürüyor!
Meğerse Haldun Abi beni geçmeyi kafasına koymuş ve son düzlükte atağa kalkmış :) Nitekim enerji kalmadığı için bende ona yetişemedim; bastı geçti ve on numara beş yıldız bir performansa imza atmış oldu. Merak edenler için özellikle ifade edeyim; Haldun Abi 65, bense 47 yaşındayız; maşallah diye buraya da yazmış olayım. Balenli dizlikleri ise özellikle önemli, rampa iniş ve çıkışlarda dizlere binen yükü oldukça azaltıyor, böyle de bir tüyo bırakmış olayım. Bense onun biraz arkasından bitirişi aşağıdaki gibi yaptım:
Yarışı 5 saat 17 dakikada 27K olarak tamamlamış oldum; ardından şu keyifli pozu verdik:
Resmi sonucum şu şekilde ve bu sonuçtan oldukça memnunum.
Şuraya da Strava linkini bırakayım:
Yarış bittikten sonra tekrar bol sıvı ve yiyecek alımı ile tamam olduk. Bir noktayı belirtmeden geçmek istemiyorum. Kimi patika yarışlarında, genellikle, en uzun parkuru bitirenlere, herkese dağıtılan hoodie - sweat shirt şeklinde ücretsiz bir giysi verilir; bu yarışın bir özelliği 27K bitirenler için de aşağıdaki şekilde güzel bir giysinin dağıtılıyor olmasıydı; sonda karşılaştığımız bu güzel sürpriz bizi daha da mutlu etti. Oldukça kaliteli bir kumaştan imal edilen bu sweat shirt çok güzel bir koşu anısı oldu.
Bu arada elbette bir mesele daha vardı; bizden çok daha önce ve sabah erkenden yarışa başlayan Cihan henüz yarışı bitirmemişti; onu da telefonla arayıp yorgun olduğunu ancak sorunsuz bir şekilde finişe yaklaştığını duyduktan sonra rahatladık ve organizasyonun ayarladığı otobüs ile tekrar Adana merkeze dönerek otelimize geçtik. Cihan da kendi koşusunu on numara beş yıldız, büyük tezahüratlar eşliğinde bitirmiş, işte videosu, çok iyi bir finiş olmuş hakikaten :) İzlemeden geçmeyin derim; sabah güneş doğmadan başladığı yarışı, gece güneş battıktan sonra bitirdi; 67K, madalyasını Polat Dede’den aldı, çok iyi bir yarış çıkardı, hakikaten ayağına sağlık.
Akşam Cihan’ın da otele gelmesinin ardından, Haldun Abi’nin kadim dostlarının da katıldığı bir kebap turu ile bu güzel Adana turunu tamamlamış olduk.
Sonuç olarak gidişi ile gelişi ile konaklaması ve yarışı ile son derece güzel bir o kadar da yorucu bir Adana organizasyonunu tamamlamış olduk; darısı seneye diyelim; bence her şeyiyle çok iyiydi; imkan olursa tekrar katılmak isterim.
Bu arada Haldun Abi de çok güzel bir vlog yayınladı bu yarış üzerine, onu da buraya bırakıyorum, lütfen izlemeden geçmeyin, yukarıdaki fotoğraf ve videolardan çok daha güzel görseller ve sıcak bir anlatım barındırıyor:
Bir başka yarışta görüşmek üzere!